- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KILIÇZADE HAKKI BEY
Kılıçzade Hakkı Bey (1872-1960), Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce dünyasını şekillendiren birkaç seküler aydından birisidir. Bu nedenle kendisini araştırarak biraz daha yakından tanımak istedim.
Asker, gazeteci, eğitimci, milletvekili Kılıçzâde Hakkı Bey, günümüzde Sırbistan sınırlarındaki Niş kasabasında, çiftçi bir Türk ailenin çocuğu olarak doğdu. Asıl adı İsmâil Hakkı’dır. Hakkı Bey’in ailesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi neticesinde Niş’ten Manastır’a göç etti. Babasını bu dönemde kaybetti. İptidai, rüştiye ve idadi eğitimini tamamladı. Bu nedenle bu yıllarını “Babasız, yurtsuz ve servetsiz bir muhacir çocuğuydum” ifadeleriyle tanımladı.
Kılıçzâde Hakkı Bey, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanının ardından Selanik’te Mustafa Kemal ile tanıştı. 1911’de Mustafa Kemal’in Erkân-ı Harbiyye seyahatinde yer aldı. Ardından sağlık sorunlarından dolayı, aynı yıl Sütlüce’deki silah deposunda müdür olarak göreve başladı. Ertesi yıl İstanbul Merkez Kumandanlığı Efrâd Divân-ı Harp riyasetine, akabinde Divân-ı Harp üyeliğine atandı ve binbaşı rütbesine yükseldi. Askerî görevlerinin yanında, eğitimci yönü de olan Kılıçzade, Çanakkale Muallim Mektebi ve İzmit Orta Mektebinde idarecilik ve öğretmenlik yaptı.
Kılıçzâde Hakkı, gerek yazmış olduğu makalelerde ve gerekse İtikadat-ı Batılaya İlan-ı Harb isimli eserinde, siyer yazıcılığı (Hz. Muhammed’in Hayatını anlatan yazılar) ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Kılıçzâde’nin yazmış olduğu makalelerde; pozitivizmin ve dini doğal bir evrim sonucu gösteren biyolojik materyalizmin etkilerini görmek mümkündür.
Türk kadınlarının tesettürden kurtulması, cuma hutbelerinin Türkçe okunmasına dair makalelerle pozitivist ve materyalist yazıların çıkmasından dolayı yayımına birkaç defa ara verilen Hürriyet-i Fikriyye’de Latin harfleriyle ilgili makalelerin neşri hükümet tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Kılıçzâde, Dahiliye Nâzırı Talat Paşa’nın huzuruna çağrılarak uyarıldı. Söz konusu makaleler yayımlanmaya devam edince dergi kapatıldı.
Kılıçzâde’ye göre; Tanrı vardır, tektir. Semavi kitapların tanımladıkları Allah’ı kabul etmek en doğru harekettir. İslamiyet ise akla uygun en mükemmel dindir. Ancak İslamiyet’in ortaya koymuş olduğu fikirlerin, asli olanlarını korumak kaydıyla zaman ve mekâna uygun değişiklikler yapmaya şiddetle ihtiyaç vardır. Kılıçzâde ayrıca Hz. Muhammed’i, zamanın ilim ve fennini kavramış, aklı ile diğer insanlardan üstün vasıflar taşıyan bir dahi olarak gördüğünü ifade etmektedir.
Kılıçzâde, “içtihat kapısının kapanmadığını” belirterek din alanında bazı reformların yapılması gerektiğini savunmuştur. Kılıçzâde, kendi döneminde yaşayan ve kendilerini İslam âlimi olarak değerlendiren kişileri, çokça eleştirmiştir. İslam ve Kur’an hakkında topluma öğretilenlerin, yanlışlar ve hurafelerle dolu olduğunu belirtmiştir. Hz. Peygamberin hayatını anlatan “siyer” kitaplarının da hurafelerle dolu olduğunu, akıl, mantık ve pozitif bilimin kuralları göz önünde bulundurulmadan yazıldıklarını iddia etmiştir.
Kılıçzâde, yazmış olduğu makalelerde ve kitaplarında toplum yaşamı, din ve dinin hayattaki etkileri, inançlar ve ibadetler gibi konularda fikirlerini beyan etmiştir. Kılıçzâde, hurafe ve masallardan uzak sade ve anlaşılır bir siyer yazmanın gerekli olduğunu savunmuştur. Kendisi bir siyer kitabı yazmamış ancak, mevcut yazılmış eserlerde yer verilmiş olan bazı konuları tenkit ederek nasıl bir siyer yazılması gerektiğini ortaya koymaya çalışmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.