- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GERMİNAL
’’Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyecek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü. Dizginlerini koparan, gemiyi azıya alan halk, böyle dört nala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaktı. Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tıkırtıları, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşaltacağı o müthiş şehvet ve yemek sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti. Belki de yeni bir dünyanın geleceği güne kadar hiç bir şey kalmayacaktı. Ne para, ne şöhret. Doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan ve içerdikleri de yüzlerinde bunların korkunç rüzgarını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, ’’Marseillaise’i bastırdı: Ekmek! Ekmek! Ekmek!’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.