- 158 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YARIŞMA
Akifiye Ortaokulu’na gidip geliyoruz. Ekose bir takım elbisem var okul forması olarak. Kısa boylu birisiyim. Sınıfın ve okulun çalışkan bir çocuğuyum. Yazılılarda benden kopya çekerlerdi. Öğretmen kara tahtaya soruları yazar bizler de defterden kopardığımız bir kağıda veya bakkaldan aldığımız parşüman kağıdına yazılı yapardık. Andırın’da okullar arası bilgi yarışması yapılacaktı. Sosyal hocası beni yarışmaya götürmeye karar vermişti. Sabah erkenden yola çıkmak gerekti. Ben halamgilden okula gelip gitmem zaman alırdı. Hoca beni akşam kendi kiradaki evinde misafir etti. Bakkaldan hanımının siparişlerini tamamladı. Akşam karnımı bir güzel doyurdu. Sabah kahvaltısında hafif haşlanmış yumurtanın kabuğunu hafifçe kırdı. Çay kaşIğıyla afiyetle yedi. Biz üç öğrenci yarışmaya katıldık. Bir soru farkla son anda üçüncü olduk. Bize kitap hediye edildi. Hükümet konağı binasının zemin katında yarışma olmuştuk. Karanebili’nin altında arabadan indim. Develi tarlayı geçip halamgile geldim. Develi tarlanın yedi ortağı vardı. Otuz yıldır dava sürüyordu. Arkası cuburlu bir tarkaydı. Keşif geliyor gidiyor. Duruşmalar yapılıyor. Karar çıkıyor. Temize gidiyor, bozuluyor. Sonuçta mahkeme uzadıkça uzuyordu. Karanebililer keşif getirmişti. Keşif heyeti görevini tamamladı. Şahitleri dinledi. Yazdı ,cızdı gitti. Geride davalı ve davacılar kaldı. Ben okuldan yeni geliyordum. Anamın diktiği okul çantam sırtımdaydı. Köye gidecek yolun ağzında Karanebili’nin adamı moturun naylonundaydı. Deli Yaşar söğüyordu. Tekatlı Mustafa neden sövdürüyorsunuz bu deliyi der demez, saldırıya geçtiler. Akgala Ali’yle ben bir kaçtık bir kaçtık sanki mermi hızıyla kaçtık. İngiliz Kemal, Recep, Gısacık Mustafa...peşimizden bizi taş yağmuruna tutarak yıldırım hızıyla koştular. Garasuyu nasıl geçtik, anlamadım. Ali bağırıyor. Ulan yetişin ,bizi öldürecekler. Silahı getirin. Şunları vurayım. Anşa dezzem öfkeyle geldi. Ağır kiloluydu. Sesi yankılanıyordu. Torun tek gırmayı getirdi. Ali havaya ateş etti. Bize saldıranlar geri püskürtüldü. Tekatlı Mustafa da kaçmıştı. Muhtarlık seçimi zamanıydı. Gopil Mahmıt muhtarlığı bir olan beş köyün muhtarıydı. Girdiği her seçimi kazanırdı. Onu seçimde devirmek çok zordu. Beni okulda Aşılak Osman’ın Memmet’i dövmüştü. Yüzüm gözüm morarmıştı. Muhtar adayı Akgala Mustafa halamın gayınının oğluydu. Seni benim yüzümden dövdüler diyordu bana. Anam seçimde Akgalayı destekliyordu. Evimiz Güzelbeyli’deydi. Kardeşim ilkokul birinci sınıftaydı. Onbaşıgil Kadirli’den göçüp geldiler. Bizim evin üstündeki tarla Fallar’ındı. Darağılının İçi Fındık’ın en gözde tarlasıydı. Köse Masıt bin bir numarayla almak istemişti de alamamıştı. Otluk Depesi’nden çamı budadılar. Süvenleri armıdın dibine getirip attılar. Gızıl Kepir’in önündeki gızılcıkları budayıp çalılarını getirdiler. Haftalarca ağıl ördüler. Dayım ziraatçıydı. Bursada görev yapıyordu. Kılçıksız bir buğday getirmişti. Buğday bir boy verdi ki gökyüzüyle yarışıyordu. Dedem ekini biçti. Sapı Gısaoğlanın Çemi’nin kenarına yığdı. Bizim tavuğun birisi harmanı ditmeye başladı. Dedem bir daşla vurup keşerledi. Kesti benim elime verdi. Onbaşı’nın oğlu da Yılmaz’la okula gidiyordu. Öğretmen Hacı Hoca’ydı. Çok sertti. Korkudan Nuru Veli’nin Hacı’sı, Mecit Çavuş’un Efendi’si, Linlik Murat’ın Bekir’i korkudan sıranın altını göllendirirdi. Bilamin okula bazen gidiyor bazen gitmiyordu. Son zamanlarda iyice gitmez oldu. Yılmaz’a sen de gitme diye tembihledi. Nizipli’nin Daşı’nda saklambaç oynuyorlardı. Uzaktan okulu seyrediyorlardı. Kesmenin arkasında bir karartı belirdi. Ebem iyice yaklaştı. Baktı ki çocuklar. Onlara anan seni öldürür , çabık okula gidin diye tembihledi. İspir’in dükgenine geldiler. Bir şey almadan gittiler. Bilamin Kızıloluk’taki halasının evine gitmeye karar verdi. Yılmaz benim de orada halam var dedi. Ben de geleyim dedi. Kar çok yağmıştı. Ancak araba yolu açıktı. Üzerlerinde okul forması ,sırtlarında çanta, ayaklarında kara lastik vardı. Gocukları yoktu. Halalarının evini bulamadılar. Kimse de siz kimsiniz ,nereye giyorsunuz diye sormadı. Hava iyice karardı. Babam telaşlanmaya başladı. Anam çocuklar abılasının yanında zahar, diyordu. Babam ben bir yokliyem dedi. Eline çamı yaktı. Yola düştü. Daşarası’ndan geçip Onocak’a İspir’in evine geldi. Kapıyı çaldı. Ablam noldu baba dedi. Yılmaz burda mı diye sordu. Yook dedi ablam. Babam geri eve geldi. Hasan ve anam uyandı. Körün gızına sorayım dedi. Onların evi bize çok yakındı. Hepsi toplandı çocukları aramaya başladı. Hava çok soğuktu. Kar diz boyunu geçip çatala çıkıyordu. Bakmadık dam bırakmadılar. Herkese sordular . Sabaha kadar aradılar . Her yere baktılar. Çocuklar ilim yitiği olmuştu. Garıcık’ta yol bekleyen ormancılara sordular. Gören yoktu. Bekirağa Hakkın rahmetine kavuşmuştu o gün. Cenazeye gelenler bu olayı konuşuyordu. Ben sabah okula geldim. Güzelbeyli’den iki iki çocuk kaybolmuş dediler. Ben kim olduğunu bilmiyordum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.