- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖL VE GÜL..*'
Güzellikleri çoğaltmak mı, çirkinlikeri azaltmak mı?
Bana öyle geliyor ki aslolan çirkinlikleri azaltmak değil; güzel olanı çoğaltmaktır.
Beyaz değil yeryüzünün ana rengi, siyah. Beyaz, siyahtan kazınarak elde edilir. Güneş doğmaz. Karanlık, ellerini çeker sadece üzerinden.
Başını çevir bak. Gözünün alabildiği kadar karanlık, çirkinlik ve kötülük var zaten.
Ve yine dön kendine. Zerre kadar bir umut ışığı varsa çoğalt. Geniş bir aydınlığa dönüştürme çabası güt.
Yap. Onar. Tamamla ve kazan.
İslam’da olduğu gibi diğer bütün kadim öğretilerde de geçerli olan temel paradigmadır bu.
Yıkmak kolaydır, yapmak zor.
Sevgili Peygamber, nübüvetinin ilk yıllarından itibaren kendilerinden görünüp de başkası olan, dilinden bal damlayıp belinde hançer saklayan, yüzü gülüp içi zehir kaynayan, yanında görünüp de uzağında sabahlayan fasık ve münafıkların tek tek farkındaydı. Hepsini bir bir biliyordu; lakin bir gün olsun onlardan birine yüzünü ekşitmedi. Mütebessim bir çehreyle sabır, şefkat, merhamet ve muhabbet ile yaklaştı hep. Hatta bazılarına savaş ganimetlerinden dağıttı, onları kollayıp gözetti.
Bu davranış biçimi elbette onun üstün peygamberlik vasfının gereklerindendi.
Neden böyle davrandı peki? Elbette insan kazanmak için. Kaybetmek kolaydı. "Bizden değilsiniz." der, yollarını ayırır biterdi. Ancak kalplerinin ısınmasını dahi büyük bir kazanım olarak addediyordu.
Peygamberlik makamı son buldu bugün için ancak elçilik makamı devam ediyor.
Yeryüzünde güzel olana dair umut kırıntılarını yüreğinde büyütüp insanlık bahçesine gül bırakan her insan peygamberin dostu ve elçisidir.
Fuat Oskay
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.