- 678 Okunma
- 4 Yorum
- 8 Beğeni
...ve ben bir kez daha ölmedim
Zamanla alışıyor insan
Herşeyin
Ve
Herkesin yokluğuna
Aramak, sormak
Duymak yerine
Susup derin derin düşünmek
Ve
Kimler için kendimi heba eyledim,
Demek düşüyor du bir zamanlar
tam da zihnimin Başkentine
Oysa ki, öyle değilmiş
Aynı coğrafyanın insanıydık
Aynı sallantı da hopladı yüreklerimiz
ve aynı kaderi,
ve de aynı kederi,
ve aynı çaresizliği birebir yaşıyorduk günyüzü görmüş ama
Gün doğmadan karanlığa gömülmüş topraklarımızda
...
Sessiz sessiz uykuya dalmışken gözlerim
Rüya aleminde erken göçünü yüklemiş annem
-Duman sarmış memleketimin dağlarını korkuyorum anne
-korkma kızım korkma! ben seni hiç yalnız bırakırmıyım" diyen sözleri
-Anne oğlum uyuyor eski evimizin yatak odasında
Uyanamazsa?
-Korkma kızım uyanacak sen merak etme
dedi.
Ve gözlerim lab diye açıldı.
Rüyanın verdiği korku ile karışık
tavandan gelen zinciri paslanmış
avizenin gıcırtısı
Gardırop kapaklarının sağa sola dansı
"Ne oluyor böyle çok korkuyorum" demelerim
"Aman Allahım deprem mi? oluyor."
Koca odada ürperen yalnızlığım
Boğazıma doğru dilimin akmasının sağladığı susmalarım
Yorganı tepeme kadar çekip gecenin şerrinden Saklanmalarım
ve acı acı çalan telefonum
Yorganımdan kafayı çıkarıp telefonun ekranına uzaktan bakmalarım
tekrar duvarların gel gitlerinden sakınıp yorganın altına deve kuşu misali kafamı içeri çekişlerim
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim!
Ve dizlerimi dövüşlerim!
Ve nihayetinde teslimiyyet gösterip hakk’a
Usulca çalan telefonumu açmamla birlikte
"Anne" diyordu evladım "anneeeee"
"Oğlum" dedim
Sâdece "oğlum!"
Titriyordum
"Hayır hayır üşümüyorum"
Kaygı hastalığım ayaklanmış
Bilmem panik atak
Bilmem astım nöbetleri
Galiba ben çok korkağım hakaretleri
"Yok yok korkak değilim, gecenin süprizi korkunçtu" dedim avuturken kendimi...
Bir an kulağımda ki, ağıt sesi ile "annem"derken oğlum yüreğimde acıtan bir sızı
Tüm kemiklerim tuz buz
Ve bir ben miyim? paramparça
Evladım belki de ölüyor.
Belki de biz öleceğiz bilinmezlik.
Yârabbi yardım eyle
Allah’ım sen koru bizleri
Aklım yerinde çıktı çıkacak
Uzansam elim gitmiyor
Yürüsem ayağım gitmiyor
Çaresizliğin en uç noktası
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim
Ve dizlerimi dövüşlerim!
Hâlâ ağlıyor.
Hâlâ "anne anne" diyor "anneee"
-Annem deprem oluyor korkma anne olurmu korkma!
-Yok yok ben korkmuyorum
Sende korkma
Deprem hem Kayseri’de oldu
Siz Maraş’takiler buradaki depremin sallantısını hissetmiştir duracaktır birazdan korkma kuzum!
Ağlama oğlum ağlama diyordum ki,
Oda ne? Tekrar sallanıyoruz.
Yan odada uykudan uyanan minik kızlarımı aldım oturma odasındaki koltuğa oturduk.
Bir taraftan Maraş’ta ki oğlumu sakinleştirirken
Diğer taraftan minik kızlar bas bas bağırıyor.
Maviş gözlerini bize dikmiş halimize şaşıran kedimiz Karsu
Yağmur seslendi "gel Karsu korkma gel"
Kucağımıza aldığımız kedimiz ile
Hepimiz bir birimize sarıldık
İçimdeki annelik duygusu ile kollarımı öyle bir açtım ki,
Bir an kocaman olsun istedim ellerim
Kucağıma bastıkça bastım hepsini
Oturduğumuz Koltuk ile birlikte duvarlarda evin önündeki caddeye doğru gidip geliyor
Miniklerin çığlığı
Kapıların açılıp örtülmesi
Lambaların fır fır dönmesi
Herkesten çok ben korkuyor olsam da, duygularımı bastırıp metanet gösterilerim
Allah’ım çok korkuyorum diyen iç seslerim
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim!
Ve dizlerimi dövüşlerim!
Diğer tarafta hala ağlayan bir delikanlı
Kanının delisi çekilmiş
Çaresizlik kaplamış bedenini.
-Annee duyuyor musun? Beni anne
ben uyurken yataktan yere düştüm uyandım
Şuan evimin tavanı çöktü yatağımın üstüne
Ayağıma bir şeyler düştü çekemiyorum
Anne yardım et!
-Tamam oğlum şimdi birileri gelirler seni alırlar merak etme!
Anne anlamıyorsun deprem Kayseri’de değil
Maraş’ta oldu
Her taraf dümdüz oldu
Ben ilk depremde dışarı kaçmıştım ama, üzerimde ince pijamalarım var diye kıyafetlerimi almaya girdim,
İkinci depreme yakaladım.
Anne galiba ben ölüyorum!
-Oğlum ev arkadaşın Adem nerede?
Adem yok mu? dedim.
Adem yok mu?
Adem yok mu?
Sonrası aradığınız kişi’ye ulaşılmıyor sinyali:(
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim!
Ve dizlerimi dövüşlerim!
Yârabbi olduğum yerde dondum kaldım yeminle kurbanlık koyun misali
Bekliyoruz öylece
Aklım almıyor "Maraş yok oldu" dedi çocuk "Maraş yok oldu."
Bir an kapımız çaldı
Gelen komşum idi.
"Hadi evde durmayın dışarı çıkın" dedi.
Minik kızlarıma montlarını giydirdim
Kedimizi pusetine koydum, çıktık caddeye
Aman Allahım günlerdir pencere önünde kar yağsın diye bekleyen miniklerin hayâl kırıklığı
Kar sevinicinin hüzne bürünmesi
Deprem nerelerde oldu oralarda neler olduğunu bilmeden
yağan kar
Ne kadarda acı vericiydi.
Yol’un karşı tarafından bizim kimsesizliğimizi fark eden
merhamet sahibi bir abi yanımıza geldi.
"Bacım bu çocuklar üşümesin hadi bizim arabaya geçsinler kedinizde üşür
Yazık günah" dedi.
Bindirdim kızları komşunun arabasına
Herkes sokakta yadırganacak bir şey yok ama, biraz sonra baktım ki herkes sığındıkları arabalarında.
Bir ben kaldım koca caddede kar’ın altında
Bir taraftan artıçılar sallarken
Bir taraftan oğlumu arıyorum
"Kahretsin"çalmıyor.
Diğer taraftan abilerim ablalarım tüm ailem hatta sülalem aklımda!
Gün aydınlandı
Herkes evine girdi.
Bende kızları karşı komşuya emanet edip mecbur olduğum işime gittim.
Acele bir şekilde işlerimi halledip, patrona ben Maraş’a gitmeliyim
Kuzenlerim vefât etti.
Hem cenazeye katılıcam, oğlumu da alıp gelmeliyim dedim.
-Hadi boş ver işi hemen git kızım dedi.
Saat 13:00 gibi İş yerinden çıktım.
Koşar adım eve gidiyordum ki,
Ayağımın altında ki kaldırım dalgalanmaya başladı.
Bir an olduğum yere oturdum tüm Kayseri yine sokağa dökülmüştü.
Aldım telefonu elime minik kızlarımı arıyorum
Bir taraftan da koşuyorum
O an Yağmur ağlıyor, ablası ağlıyor, gökyüzü ağlıyor,
Ben ağlıyordum.
En son şebekesi kesilen telefon da oğlum ağlıyordu.
Bilmiyorum hala ağlıyormuydu?
Bu defa tekrar depremin nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum ki,
İnsanlar bağırıyor "korkmayın kayseri’de değil Kayseri’de değil!
(Elbistan’da) olmuş"
-Nerede? abi nerede olmuş Elbistan mı?
-Evet Elbistan
Sanırım gece ki olan depremde ki gibi tek korkması gereken ben idim.
Olduğum yerde duraksadım, vallahi de çok korktum!
Teyzeler benim halimi anlayıp
-Kızım sen niye ağlıyorsun niye korkuyorsun bi’şey yok!
-Teyze nasıl yok ben Elbistanlıyım dememle birlikte
Yeğenlerim aradı.
"Hala halacığım babam ölüyor babam ölüyor halaa"
Ablamın kızı bir taraftan Teyze dua et biz ölüyoruz
Abilerim eyvah ablalarım!
Yarabbi ben kaç parçaya bölünmeliyim üzülmek için?
Biliyorum binlerce...
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim
Ve dizlerimi dövüşlerim!
O an aklıma anneciğimin ani ölümü
ve kar yağışı nedeniyle yolların kapalı olup gidemediğim,
Ve yıllar önce aynı tarihte altı Şubat’ta
böyle karlı bir gün de Kayseri’ye taşınmam
Ve yine baştan dilime düşen acı sözlerim
Kayıplarım vedasızdır benim ağıtlarım!
Zaman, saat biraz ilerledikçe ailemden gelen üzücü haberler yok olan hayatlar
ve yıkılan hüzünlükent.
Ve ben bir kez daha ölmedim böyle deyişlerim
Ve dizlerimi dövüşlerim!
Hüzünlükent
YORUMLAR
Sanki benim duygularımı yazmışsın hüzünlü kent şu an aynı korkular içindeyim galiba panik atak oldum bir çıt sesi duysam kalbim yerinden fırlıyor iyi değilim.
Hiç birşeye konsantre olamıyorum ama yazını okudum kayıtsız kalamadım sanırım yarın günde olacak bu yazı .
Tebrikler ve sevgiler canım..
hüzünlükent
Sen çok değerli bir insansın BEN'im için
Senin kadar derin yaşamadık ama
Hepimiz iyi olalım inşallah
🥰