- 164 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KÖRLÜ BUĞDAY
Çıkak tıraşlamaydı. Gopil Mahmıt mıktardı.Sıkıyönetim zamanıydı. Tıraşlama telinin içinde kalan tarlalara dozerinen sürülüp çam dikildi. Ali Kuşçu bölge şefiydi. Deli Ekrem bölgeyi teftişe gelen şefe karşı gelince cendermeler falakaya yatırıp bir güzel benzettikten sonra tarlaların hepsi ormana gitti. Torpili olanlar traşlama bekçisi oldu. Harzavul, Yavız, Hacı Memmet, Boz Osman Hakkı, Memmet Ali’nin İsmail’i …bekçilikten emekli oldular. Melhamlı ekindi. Etrafını babam kepirden kepirden ağallamıştı. Davar ağıl dutmuyordu. Melhamlı’nın çukurunda ekin yutuyordu. Almalı’ya sırtımızda şelekle indirirdik. Bazen de ne kadar sap varsa Goca Harman’a toplardık. Davarı sabah guzluktan açar , dağa sürerdik. Davarlar Papa’ya varınca yayılarak geri vururdu. Gırpır’dan önü çıkınca meleşmeye başlardı. Garamaya, Keklik, Yılan ,Davşan …her geçinin bir adı vardı. Daşın üstüne dokurcun çizer oynardık. Mayıs ayı bazen ısıcak olurdu. Sığırlar büveleklenir. Kuyruğunu kaldırıp rastgele koşardı. Her biri bir yere giderdi. Tıraşlamaya mal salmak yasaktı. Bekçiler hemen zapıtlardı. İki çam yazsa malın hepsini satsan ödeyemezdin. Giren malı bekçi süre süre Büğöme’ye hana götürürdü. Mal sahibi mahkemeye verilirdi. Bir sürü ceza gelirdi. Ormancılar köyden hiç gitmezdi. Cinni Osaman vardı. Bir defasında Mezerin Altı’nda oduna bir guru çam boğunuyorduk. Babam nasıl farkettiyse ormancı geliyor deyince çil yavrusu gibi gaçmıştık.Hatta Nuru Vel’yi kesme keserken yakalayıp bir güzel dövmüşler ve baltasını almışlardı. Sığırları nerede otlu yer varsa oraya götürüyordum. Çıkak’ın kenarından traşlama telini takip ederek Öküz Ölen’in beri tarafına elettim. Akıllı bir tosunumuz vardı. Sırtının tüyü yaz gelince yenilenirken ceker top yapardım. Elimde havaya atar yere düşürmeden yakalardım. Aşağıdan bir adam bana bağırıyordu. Ulan beni oraya eletme .Niye otu yayıyorsun diye bağırıp çağırıyordu. Herkesin bir mıntıkası vardı. Başkasının mıntıkasına girmek yasaktı. Dal kesmek , odun getirmek ,mal yaymak ,dolaşmak hoş karşılanmazdı. Orman döletin olsa da onu gısganan harıs adamlar tarafından korunurdu. Yanımıza birini bulursak daşın üstüne kömürle sıçan çizerdik. Kuyruklu sıçan oynardık. Bir goyu gölgeye yere oyuncu başına üçer tane olacak şekilde yalak yapardık. Her yalakta dokuz daş goyardık. Çift olunca alırdık. Lenk diye bağırıp sevinirdik.Üç daşa denk gelince çüş gurardık. Anam pambık yömiyesinden gazandığı parayla bir singer makine almıştı. Şalvarı diker giyerdik. Pontilim yoktu. Milatanı da diker giyerdik. Patik vardı. Sonra azim gonya çıktı. Bir defasında sırımdan yemeni yapmak için sığırın derisini canlı canlı keserlerdi. Yaş bir fışkayla gel edince bir parçası yüzülür çıkardı.Ekin biçmeyi çok severdi. İçinde ot varsa seçmezdim. Tap döşşeği gan işediyor diye seçerlerdi.Tespili tıraşlama olmadan önce ekilmişti. Ekini biçmek için sabırsızlıkla bekliyordum. İt var seni parçalar dediler. Ağladım , yine de götürmediler. Birkaç gün sonra körlü bir buğday getirdiler. Anam deli eleğiyle eledi. Gurudup ambara goyduk.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.