- 190 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AZERBAYCAN.
AZERBAYCAN TARİHİ.
Türkler öncesi
Azerbaycan, MÖ VIII. yüzyılda kurulan Manna İmparatorluğundan günümüze kadar pek çok kavmin denetiminde bulunmuş, birçok medeniyete beşiklik etmiş ve büyük mücadelelere sahne olmuş bir ülkedir. Bölgede sırasıyla Urartular, Medler, Persler, Atropatene Krallığı, Romalılar, Ermeniler, Parthlar, Sâsâniler, Bizans, Emeviler, Abbasiler, Şirvanşahlar, Sacoğulları, Revvâdîler, Sellârîler, Şeddâdîler ve Ahmedîliler egemen olmuşlardır. Bu devletlerin egemenlikleri esnasında bölgeye Türk göçleri de olmuştur.
Türklerin Azerbaycan’a ilk gelişleri
Türklerin Azerbaycan’a geliş tarihlerinin Milattan önceki zamanlara, Saka-İskit dönemine tesadüf ettiği sanılmaktadır.
İskitler/Sakaların büyük göçleri sırasında ilk kez Kıpçak, Bulgar ve Oğuz boylarından değişik Türk oymakları bu topraklara yerleşirler. Bulgarlar, Hazarlar, Sâbirler ve Uygurlar daha sonraları gelip Azerbaycan’a yerleşen Türk boylarıdır. M.S. 395-96 yıllarında Hun Türklerinin bir kısmının Balkanlardan Trakya’ya ilerlerken, bir kısmının da Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya indiklerini, İç Anadolu bölgesine kadar geldikten sonra Azerbaycan-Bakü yoluyla kuzeye, merkezlerine döndükleri bilinmektedir. Bu Hun akınları sırasında Hazarlar da bölgeye gelen Türk boyları arasındadır. Hun, Kuşan ve Sâbirlerin akını ise MS 486’ya rastlar. VII. yüzyılda oluşan göçler Orta Asya’dan batıya doğru yönelince, Hazarları ve Sâbirleri iterek Azerbaycan’a gelmelerini sağlamışlardır.
Arap hakimiyeti
VII. ve VIII. yüzyılın sonuna kadar Araplar, birçok doğu ülkesi gibi Azerbaycan’a da hâkim olmuşlardır. Ancak bölge halkını Araplaştıramadıkları gibi, kendileri de o bölgede yaşayan halk ile kaynaşarak erimişlerdir. Bunun en güzel delili, Azerbaycan’daki bazı yer adlarıdır. Arapların hâkimiyeti sırasında da çeşitli Türk boyları gelip bu bölgeye yerleşmiştir. VII. yüzyılda Oğuz ve Peçenek göçleri daha da kalabalıklaşmıştır.
Selçuklu dönemi
Selçuklu Türklerinin Azerbaycan’da ilk görülmeleri, 1015-1021 yılları arasında Selçuk Bey’in torunu Çağrı Bey tarafından bölgeye yapılan akınlarla başlar. Çağrı Bey, Azerbaycan’ı alır ve bazı Oğuz boylarını bölgeye yerleştirir. Tuğrul Bey’in 1054’de Gence’yi kurtarmak için Bizans’a yapmış olduğu sefer, Azerbaycan üzerinden Doğu Anadolu’ya olmuştur. Selçuklu akınları sonucunda bölge tamamen Türkleşir. Alparslan’ın seferi ile 1064 yılında Azerbaycan kesin biçimde Selçuklular’ın eline geçer ve Büyük Selçuklu Devleti’nin bir eyaleti olur. Sultan Alparslan zamanında Azerbaycan bölgesindeki diğer krallıklar tamamen etkisiz hale getirilmiş ve bu yüzden Alparslan’a Ebu’l-feth unvanı verilmiştir. Melikşah dönemi ise, Azerbaycan’ın Türkleşmesinin son safhasını oluşturur. 1086 yılında Türklerin Azerbaycan’daki durumunu belirten Nesevî Muhammed bin Ahmed (XIII. yy.): “Azerbaycan düzlüklerinde, dağlarında ve kalelerin-de Türkler çekirge gibi yayılmışlardı.” demektedir. Bu ifadeler, söz konusu tarihlerde Türk nüfusunun bu bölgedeki kesafetini göstermesi bakımından önemlidir.
İldenizliler
Büyük Selçuklular’dan sonra Azerbaycan Irak Selçukluları’nın (1118-1194) ve İldenizliler Hanedanı’nın (1137-1225) idaresine girer. Gence’de Selçuklu Devleti’nin bir valisi olan Şemsettin İldeniz’in 1146’da bölgeye hakim olması ile Atabegler dönemi, daha doğrusu İldenizliler devri başlamıştır. Yine bu zamanda, Şamahı’da Şirvanşahlar sülalesi hüküm sürüyordu.
Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular
1231’de Celalettin Harzemşah’ı takip eden Moğol kuvvetlerinin bölgeye gelmesi ise İlhanlılar döneminin başlangıcını teşkil eder. Azerbaycan, İlhanlılar’dan sonra kısa bir süre Altınordu’nun hakimiyetinde kalmış, 1358’den itibaren de Celayirlilerin egemenliğine girmiştir. Fakat bu durum Timur’un 1383’de Azerbaycan’ı emirliğine katmasına kadar sürmüştür. Timur’un 1405’de Çin seferine çıktığı sırada ölmesiyle Azerbaycan’da yine Türkmen boylarından Karakoyunlular (1380-1468) ve Akkoyunlular (1340-1514) devri başlamıştır. Bu Türkmen devletleri zamanında Azerbaycan Türk nüfusu bakımından en yoğun dönemini yaşamıştır.
Safeviler
Safevi hanedanlığının siyasi olarak kuruluşu 1502’de Şah İsmail’in Nahçıvan’da Akkoyunlu ordusunu yenmesiyle başlar. Safevi tarikatının şeyhi Şah İsmail’in bu denli güçlenmesinin en önemli sebebi Türkmen boy ve aşiretlerine son derece güvenmesi ve Türk unsuruna değer vermesinden kaynaklanmaktadır. Ne yazık ki, bundan sonraki tarihimiz asıl unsurlarını Türkmen boylarının oluşturduğu iki Türk devletini; Safevi ve Osmanlı Türk devletlerinin karşı karşıya geldiğini gösteren hadiselerle doludur.
15. yüzyılın sonlarında Safeviler ile Osmanlı İmparatorluğu arasında başlayan savaşlar halkın refahında yeniden gerilemeye yol açtı. Bu savaşlar Osmanlı padişahları Yavuz Sultan Selim, Kânûnî, IV. Murâd, III. Ahmed dönemlerinde aralıklarla yaklaşık 150 yıl (1514 – 1747) devam etti ve Azerbaycan toprakları kimi zaman Osmanlı, kimi zaman Safevi idaresine girdi. Şii-Sünni mücadelesinin en yoğun olduğu dönemde, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim Şah İsmail’i Çaldıran’da yenilgiye uğratarak Tebriz ve Güney Azerbaycan’ı Osmanlı topraklarına kattı.
1524’te Şah İsmail’in ölümüyle Tahmasb, 10 yaşında tahta çıktı. Azerbaycan’ı tekrar ele geçirmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman, batı seferlerine ara vererek Azerbaycan üzerine 3 sefer yapmıştır. Kanuni’nin 1534 yılında gerçekleştirdiği Irakeyn Seferi ile Azerbaycan’ın tamamı Osmanlı Devleti idaresi altına girmiştir. Daha sonra Şirvan, Dağıstan ve Tiflis hanlıklarının Safevilere karşı isyan etmeleri ve Osmanlı Devleti’nden yardım istemeleri üzerine Osmanlı-Safevi mücadelesi yeniden başlamıştır.
Safevî şehzadesi Elkas Mirza’nın 1547’de Osmanlı’ya sığınması İran’ı tekrar gündeme getirir. 1548’deki İran Seferi, Azerbaycan Seferi olarak da bilinir. Tebriz’e giren ve burada birkaç gün kalan Kanunî’nin asıl amacı Elkas Mirza’yı İran tahtına geçirmekti. Ancak uygun ortam bulamayınca Van Kalesi’ni fethedip geri dönmüştür.
1552’de İran seferine çıkan Sadrazam Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa’nın asker arasında taraftarının çok olduğunu söyleyince, Kanunî veziriazamı geri çağırnıştır. Kanunî 1553’te ordusuyla Üsküdar’dan hareket etmiş, Ordu 5 Ekim’de Konya Ereğlisi yakınındaki Aktepe denilen mevkide konaklamıştır. Burada Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra Osmanlı ordusu İran’a sefere devam etmiştir. Kış Halep’te geçirildikten sonra 1554’te Karabağ’a girilmiş ve daha sonra Revan ve Nahçıvan Osmanlıların eline geçmiştir. Nahçıvan Seferi’yle Kars ile Arpaçay’a kadar uzanan saha Osmanlı topraklarına katılmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.