- 179 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YILDIZLARI SAYARKEN
Okul önce damdı. Çavuş’un Topalı davar güzleği dutmuştu. Evi yenileyince dam boşa çıktı. Buranın ilk mektep olmasına köy heyeti karar verdi. Köyün bir de toprak camii vardı. Çiki okul ve camiiye karşı çıkıyordu. Dam yağmurda hep akardı. Muallim çıkar ara sıra loğ çekerdi. Loğ daştı. Goca Dere’yi geçmek zordu. Çinko yeni yeni köyde duyulmaya başlamıştı. Mıktar Kel Yusuf’tu. Donuzlunun Boynu’nu Kiseciklilere satmıştı. Kesim yapılırken Kisecikliler bizim Cambaz’ın adamını daşa bastırmıştı. Yusuf Çavuş köyün ileri gelen zenginlerindendi. İlk traktörü fiat dört yüz sekseni Aşılaklıyla ortaklaşa almıştı. Dırıl’ın arkası tıraşlamaydı. Sitil motor iki kişi de vardı. Kesi ağaçlarını boğanatmak için epey bir sıra beklemek gerekirdi. Baltayla goca ağaçları devirmek zordu. Dikili olarak Yusuf Çavuş’a verirlerdi. Ayrıca adam da yoktu vakit de yoktu tıraşlama yapmaya. İlk mektep Demirel’in dağıttığı çinkoyla yapılmaya başlandı. Göciyusuf Ehmet azaydı. Sıkıyönetim zamanı mıktarlık seçimi yapıldı. Bastık Ali mıktar seçildi. Ancak okuması yazması yoktu. Bekir Memmet birinci azaydı. Cenderme gumandanı möhürü Şavgar Memmet’e teslim etti. Şavgar uyanık biriydi. Eşkıya senesiydi. Torun Ehmet eşkıya olmuştu. Süreki kaçaktı.Cendermeler bir kıstırsa ipini keseceklerdi.Mahkemesi vardı ama yakalanmıyordu. Mağarada yaşıyordu. Yanına azık götüren olursa yerini ipar ederler diye sürekli yer değiştiriyordu. Cendermenin cipi vardı. Cipi gören gaçar pıslanırdı. Eşkiyayı saklamak ağır suçtu. Adamı ipe götürürlerdi. Cenderme köye doğru yaklaştı.Köylüye haber saldı. Herkesi caminin önüne toplandı. Uzun boylu sert bir gumandandı. Adı Cevat’tı. Cevat gumandanın namını duymayan yoktu. Torun Ehmet’i eline bir geçirse mahvedecekti. Karısını ,komşusunu ,akrabasını hatta köyü garagala ister bir güzel ifadesini alırdı. Gumandan bir bakış attı. Herkes başını öne eğdi. Korkudan titreyen Gociyusuf Ehmet ben eşkiyayı görmedim deyince bir gözel dayak yedi. Bekir Memmet ben Garasu’yun kenarında gördüm , deyince dayaktan kurtuldu. Bir defasında Torun Eşe ağılımı yaparsanız gocamın yerini size bildiririm demişti. Herkes Torunlar’a ağal yapmaya gitti. Çalı boldu ama süve yoktu. Çamlar budandı. Süven yapılıp şimşedildi. Birer omuz yapılıp tarlaya götürüldü.Torun Ehmet Ayarın Yurdu’nda bir davarı yüzmüş kebabın eyesine vuruyordu.Milet baskıdan yılmıştı. Bunun sebebi olarak mıktarı biliyordu. Mıktar kendilerini yeterince gumandan dayağına karşı korumuyordu. Mıktar da dayak yiyecekti ama her defasında bir yolunu bulup yalanla işin içinden çıkıyordu. Kuran okumayı biliyordu. Camiyle evi çok yakındı. Bazen Cuma namazı kılınırdı. Köylü mıktardan gıcıklandı. Herkes bu adamın arkasında namaz kılınmaz demeye başladı. Hem de gumandanın ne zaman gelip Torun Ehmet’i soracağı belli olazdı. Kimse ortalıkta görünmekten korkuyordu. Gumandan eşkiyanın garısına da tecavüz etmişti. Hatta çocuk dünyaya gelmişti. Anası da gumandanın adını goymuştu. Günahı babalı boynunaydı. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Bu laf yayıldı. Elektrik daha köye gelmemişti. Cakıl yol Cambaz’ın altına kadar geliyordu. Yollar çok bozuktu. Öküz gağnısı yolu vardı.Okulun ağaçları ,lataları kağnıyla Fenk’ten getirilmişti.Okulun lojmanı da yapıldı. Bahçenin içine tuvaleti de yapıldı. Çatı kiremitti. Okulda çalışmak zorunluydu. Mıktar liste yapmıştı. İtiraz edeni gumandana söylüyordu. Gumandan da bir güzel eşgili içiriyordu. Köyün eğitmeni Ali Benli’ydi. Onu okttuğu talebeler hep mamır oluyordu. Gışın gar çok yağardı. Gızıloluk’a gedip gelmesi zor oluyordu. Eskiden kar çok yağardı. Köyde ilk iradio bir babam da vardı, bir de Ala Paşa’da vardı. Cızır cızır istasyon sesiyle acesler dinlenirdi.Balkanlardan gelen yağışlı hava kütlesi tüm yurdu etkisi altına alacak hava raporu meşhurdu. Bir defasında Duman Battal eskiden Balkanlar yoktu ,lafı dillere destan olmuştu. Okulun ilk muallimi Çentelerin Hacı’sıydı. Hacı Harniye Köy Okulu’nu bitirir bitirmez köyde göreve başlamiştı. Çok disiplinli bir muallimdi. Okuttukları boşta galmazdı. Çok serti. Bir defasında sıralar yenilenmişti. Üzerine sürülen verniğin kurumasını beklemeyen bir talebe tarafında çekilen çiziğin cezası bir güzel eşgili olmuştu. Dayak cennetten çıkmıştı. Gış geldiğinde her çocuk bir odun getirirdi. Temizlk ve zoba gayma nöbeti vardı. Sınıfın yanında müdür oadsı vardı. Ancak çok küçüktü. Tenefüs olunca pıslanpatır oynardık. Gızlar damendil gapmaca oynardı. Hepimiz aynı sınıfta ders görürdük. Kerratı kolayca ezberledim. Ali okula gel, bayrak as,zil çaldı … fişlerimizi çentemizde taşırdık. Akşam çamın ışığında ödevleri yapardık . Abim fişe bakar bakar bir şey anlamazdı. Ağlayınca anam küplere bindi. Fişinin hepsini ocaklığa ataşın içine fırlattı. Tokmaklı’ya pambık toplamaya giderlerdi. Amele çavuşu vardı. Köyün gızları, avradları, gençleri, çocukları götürülürdü. Okula geç giderdik. Mayıs’ta okul kapanırdı. Yirmi üç nisanda okulda şenlik olurdu. Güreş yapılırdı. Sabaholdu. Hebelik’e bideri, sabanı ve öküzleri götürmek gerekirdi. Çift zamanı gelmişti. Havalar soğuktu. Bir boyraz esiyordu ki tükürsen yere düşmezdi.Okul çentemi de aldım. Öküzü sürüp tarlaya elettim. Babam da yanımda sabnı ,boyunduruğu getirdi. Öküzü sbana goşunca ben okula gitmek için ayrıldım. Kundura Puarı’na geldim. Onocaklık tarafından okula yöneldim. Çiğirin içinde lojmanın tuvaleti vardı. Kuyu kazılıp ,üstüne bir iki tahta konmuştu. Etrafı bezle süvenlere sarılıp kapatılmıştı. Kapısı yoktu. Tam önünenden geçerken muallimi tuvalete oturmuş olduğunu gördüm. Geçip hızlıca okula vardım. Hacı Hoca bana baktı. Bir şey sormadan gulağımın dibine şamarı patlattı. Kendimi kaybettim sanarken yıldızları saymaya başladım. Ben çalışkan bir çocuktum. Bu dayağı haketmediğimi düşünüyordum. Ama eşkiliyi içtim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.