İNSAN DENİLEN BİZLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İNSAN DENİLEN BİZLER
İnsanlar çok şey isterler. Asla isteklerinin ve arzularının sonu yoktur. Öyle bir önlenemez doymazlıkları vardır ki bu yüzden istek ve arzularının sonu da olmayıp devam edip gidecektir. Çünkü aç gözlü doymak bilmeyen yaradılışta arzuları olan bir varlıktır insan. İnsan olarak bu arzulardan kendisini soyutlayan, frenleye bilen birisi için âlem yaşanabilir hal olarak görülebilir. Öyle dostluklar edinmeliyiz ki yaşamı ve olayları sorgulaya bilmeli. Müspet düşünebilsin, özgürce fikirler üretebilsin ve olması gereken benliğine kavuşmayı becersin.
Olayları irdeleyebilmeli insan. Karşılaştığı meseleler karşısında ayrıştırmayı yani analiz etmeyi yapabilsin. Doğru bildiğini anladığı anı yakalayınca toparlayıp birleştirsin ve böylece sentezlesin. Olaylar arasında saf dışı kalmayıp muhakeme etsin. Olayların birbiri ile irtibatlarını ayrışım noktalarını ortaya koysun. Dost olmayı, sevmeyi kardeşlik bağları oluşturmayı, yakınlarındakileri kırmamayı böylece başkalarına karşı düşmanca kin beslememeyi başarsın. Yalanı, sahtekârlığı, çalmayı, nefreti asla kendisine meslek edinmemeli.
Asla yaşamı çok güzel düzenlenmiş esnaf vitrini gibi düşünmeyiniz. Vitrinde gördüğünüz her güzel malın mutlaka alınması da gerekmez. Göze gayet güzel görünüp aldatıcı da olabilir. Kişinin kendisine uyumlu olabileceğine ve ederinin de uygun olması gerekliliğini de bilmek gerekir. İnsanlar hep böyle değimlidir bu gibi konular da.
Bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve istekler tatmini mümkün olmayan bilinçaltında oluşarak bastırılması imkânsız dürtülerimiz değil midir? Elimizde sahip olduğumuz imkânlarla arzu ve istekler arasında uyum olmalı. Böyle bir uyumu beceremiyor isek hayallere dalıp mevcudu da kaybetmemek için irademizi olumlu kullanarak karar vermeliyiz.
İnsan denilen bizler eğitilen,öğretile bilen varlıklar olduğumuz bellidir. Doğduğu günden itibaren bu varlık işlenebilen bir cevherdir. Bu cevheri hayata hazırlamak onu eğitmekle başlar. Bu eğitim doğuşundan mezara kadar sürekli ve kesintisiz olmalıdır. Bu eğitimden karşılıklı çıkar ve menfaatler beklenilmeden yapılması çok önemlidir. İşin içine çıkarcılık sokuşturulursa beklenen semere elde edilemez.
İnsan denilen varlığı eğitirken neler öğretilmelidir. Bir kere böyle bir eğitimde sabırlı olunmalı ve eğitilene de sabırlı olma bilgileri edindirilmelidir. Saygılı ve sevgi dolu olmayı benimsetmeliyiz. Kanaatkâr olunmasının yanında başka ihtiyaç sahipleri ile paylaşılmasını ve yardımlaşmayı da öğretiler arasına koymalıyız. Hayatta karşılaşacağı olaylar karşısında feraset gösterme bilincini vermeliyiz. En önemlisi ise yüksek ahlaki değerler sahipliğini öğretmeliyiz. İnsan hayata eğitilerek hazırlanırken insan olduğunun hasletlerine sahip kılınarak hazırlanmasının sağlanmasının gereği yapılmalıdır. Bu kazanımlardır ki kişi tarafından içselleştirilerek yaşamını sürdürür.
Bir ülkenin insanları arasında sağcılar, solcular, inananlar, inanmayanlar, gericiler, ilericiler falan gibi dinci yoz takımının ve oy uğruna siyasilerin yarattıkları bu gibi içşi boş söylemlerin gerçekte hiçbir değeri yoktur. İnsanları bölmek ve ayrıştırmak toplumu birbirlerine karşı düşmanlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Kısaca toplumların içinde namussuzlar ve iyi karakterli olanlar vardır. Saygılı olanlar sevecen ve güzel ahlak sahibi olanlar ve olmayanlar vardır. Aranan ise güzel ahlak sahibi olanların toplum içinde çokluğudur. İşte insanların eğitilmesi de bunun için vardır.
Din meselelerin de ise Allah’ın kitaplarında önerdiği uyulması gereken öğütsel emirler bir tarafa bırakılarak peygamber hadisleri insanlara eğitsel mahiyette din diye sunuluyor. Aslında peygamberlerin vahiy açıklamaları dışındaki sözleri dini değildir. Her insanın beraberliklerde sohbetleridir. Dikkate alınması gereken içerikli sosyolojik değerde sözlerdir. Ahlaka, ibadete, dürüstlük, doğruluk, adalet, hak, hukuk ve merhamet üzerine söylenmiş sohbetlik sözlerdir. Bütün bunlar insanın sahip olması gereken karakteristik yapısının temel taşlarını oluşturan hasletlerdir.
Bir insan, dindar bilindiği halde ahlaklı değilse, ya batıl bir inanca din adı vermektedir, ya da sahtekârdır. F.H.BRADLEY
İnsanlar evrensel ilkelere göre yönetilen günümüzde adına demokrasi denilen kısaca meşveret esaslarına ve ilkelerine göre yönetilmelidir. Bunun adı hak, hukuk ve adalet devletidir. Böyle bir devlette özgürlük ağır basar. Baskı ve zorbalık zulüm yoktur. Düşünce fikirler yıkıcı bölücü olmadığı sürece yasaklanmaz. Dini açıdan inançlara müdahale edilmez. Herkes istediği inanca göre yaşar. Din baskısı uygulanmaz. Kişisel inançlar devletin meselesi değildir. Devletin dini olmaz.
Demokrasi ile yönetilen toplumlar da etik kurallar işler. Nedir bu kurallar denilince şöyle sıralanılınca bazıları herhalde aydınlatıcı olur. Cana kıyılmasını demokrat yönetimler önler. Çalmayı, hırsızlığı, devlet malını zimmetle meyi, gaspı suç sayar ve yaptırmaz. İnsan haklarına, konuşmaları yasaklama, taciz ve tecavüzleri önlemeyi kanunları ile engeller. Halkının namuslarını, kin ve nefret duygularının körüklenmesinden korur. Kısaca ne kadar kişi ve toplum zararına mesele varsa yasalar ve asayiş güçleri ile halkını korur ve refahını sağlar. İşte demokrasi ve meşveret ile yönetilen devlet yapısı böyledir.
Ölesiye çalışmak kazanmak hırsı, başarı güdüsü ve sahip olma tutkusu, ekonomik etkinlikleri insan yaşamının ana hedefi ve amacı haline getirerek, insanın doğal yaşamından ahlaki değerlerden uzaklaşmasına neden olur. KARL MARX
İnsanı yaratan var eden güç Tanrının kendisine özel varlığının yansıtıldığı konuşabilen düşünen fikir üretebilen varlıktır. Yapısında bu dünya da olması gereken özellikleri taşıyandır. Yaşamını düzenleyen Allah resullerinin hem bu âlemde hem de ahret denilen uhrevi âlem de muteber olan insandır. Zira tüm resullerin kendileri ve onlara bildirilen kitapların hepsi insana hitap eder. İnsan hem sosyal hem de biyolojik bünyeye sahip üstün kılınmış varlıktır.
İnsan denilen bizler artık insanlığımızdan sanki uzaklaştık veya uzaklaştırıldık. Toplumsal ilişkilerde artık günümüzde edep ve nezaket ortadan kalkmış yok edilmiştir. Arkadaşlıkla, dostluklar ve komşuluk ilişkileri can çekişir haldedir. Geçmişten günümüze insancıl değerlerimiz artık ayaklar altındadır. Eski sıcak ilişkiler özelliğini maalesef yitirmiştir. Saygı ve sevginin yerini kin, nefret, kıskançlıklar, çekememezlikler ve düşmanlıklar almıştır.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
İnsan ve insanlık evrensel bir kutsal değerdir olmasa olmaz bu kültürün ne dini , ne ırkı, nede coğrafyası vardır . İnsanlık tüm dünyayı ve alemi kapsar o olmadan asla insanlık ayakta kalamaz , insanlık içinde dille ifade edilemeyecek kutsal değerleri taşır bu güzel çalışmanızı ve sizi yürekten kutluyorum