- 279 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VARIN SİZ DÜŞÜNÜN ARTIK
Deli kimdir desek; herkes aklı olmayan diyecektir. Aslına bakarsan ifade bakımından doğru. Ama aslında formül baştan yanlış. Toplumun geneli fıtrat üzere yaşamıyorsa, artık o genelin genel kabulleri deli ve akıllı sıfatlarına işaret etmeye yetkin değildir. Öyleyse kim akıllı? akıllının aklı yetkin kullanımı fiziksel hareketlilik, dilden dökülen cümleler, ihtiyaçların ihtiyaç ölçüsünde ve ihtiyaç duymadan karşılanması, her şey zıddıyla izah edilir.
Ahseni takvim üzere yaratılan insan akıl ile de donatılmıştır. Doğruyu ve güzeli seçmesi için. İşte akıl verilmişse İslam ile mükellef tutulmuştur. Aklı olmayanlar bu mükellefiyetten aridir. Din aklın varlığının delilidir. Kime akıl ihsanı ulaşmamışsa belada mükellef tutulmamıştır. Demek ki akıl dini görevlerin yapılmasında en gerekli ve şarttır. Akıl melekeleri tam olarak çalışmıyorsa toplumun kabul ettiği değerlere uyumluluğuda zorlaşır. Böylece yanlış davranışlarla kendilerini toplumdan soyutlarlar. Bunlara halk arasında deli diyiyoruz. Toplumun değerleri, kabul gördüğü davranış şekilleri dışında hareket edenler, uyumlu olup olmaması kişiyi kategorize edecektir. Diyecekseniz toplumun veya dinin kabul gördüğü davranışları terkeden ve uymayanlara göre de dini yaşayanlar deli sınıfına görecektir belki de.
Bir gün yolda yürürken önümdeki genç bir kız benim duyacağım kadar sesle konuşa konuşa gidiyordu. Yanında kimse yoktu. Kimle konuşuyor diye hiç aklıma gelmedi. Ama kızcağız bu yaşta kendi kendine konuşuyor yazık etmiş, kafayı yemiş dedim. hemen delirmiş olması aklıma hücum etti. Toplum Normanlarının dışında davranış sergilersen deli de derler veli de derler. Toplum bireylerinin özümsediği, sindirilmiş davranış biçimlerini bozarsan işte o yaftayı yersin. Norm dediğimiz özümsenmiş ve benimsenmiş davranış biçimleri toplumun değişmesiyle değişebilir. Burada mesele yaş itibariyle yaşlı dediğimiz kişilerin bu değişime uyamamalarıdır. Öyleyse bugün kimin deli, kimin akıllı olduğu hususunda çok da yetkin sayılmayız.
Bolvadin ilçesinde kahvede otururlarken; Kelleri saymaya kalkarlar ama bir türlü sonuca ulaşamazlar. Deli dedikleri birisi vardır orada. Oda der ki niye uğraşıyorsunuz yahu der. Ne yapalım derler. Kel olmayanları sayın gerisi ortaya çıkar demiş. Zira kel olmayan çok azmış. Evet: İşte bizde şuna deli, şuna akıllı demektense içimizdeki delileri tespit yollarına giderken evvelâ akıllıları bulmamız gerekiyor. Onları bulmalı ki işaret ettikleri delilerin kimler olduğu üzerinden deli kim, akıllı kim sorularına cevap bulabilelim.
Bana sorarsan kendim akıllıyım. Herkes kendini akıllı kategorisine koyuyor. Uzun uzun ve derinlemesine üzerinde durmadan en özet hâliyle kabul etmeli ki delilik, ‘’Normalin dışına taşan insan davranışıdır’’. Genele göre normal olmayan birden fazla davranış biçimi sergileyenler geneli meydana getirenlerce deli kabul edilir.
Bu tespitlerden şuraya kadar geldik zannedersem. bozulmuş, küflenmiş, değerleri kırpılmış ve içi koflaşmış çağdaş insan formunun kıymet gördüğü son devir.
Gurur, kibir, enaniyet bencilliğin Özgüven diye addedilmesi, ahlak dejerasyonunun, sınırsız doyumsuzluğun, ahlaksızlığın, sınırsız kuraldışı yaşam şekillerinin, özgürlük olarak lanse edildiği bir yaşam ortamında değerlerine bağlı kalanlara deli diyorlar.
Sorun bence burada. Saygısızlığın, haddi aşmaların, aile ve toplum değerlerinin yok sayıldığı, bencilliğinin kisvesine bürünüldüğü, hep benim olsun, hesapları mal biriktirme biriktirirkende bencilce davranma yani bencilliğin çalmanın çırpmanın biriktiriciliğin tasarruf sayıldığı toplumlarda bu zihniyettekiler akıllı sayılıyor.
Selçukluyuz diyenlere, Osmanlıyız diyenlere küfrün edildiği, gerici denildiği yerde, dinsizliğin milli duygu ve değerlerden yoksunluğun, büyük ailelerin yerildiği, hatta aile köklerinin yok sayıldığı yerde saç uzatan erkeğin, yırtık kot giyen gencin, burnuna küpe takan erkeğin, göbeğini gösteren kızlarımızın modern insan sayıldığı durumlarda hangisine deli diyeceğimizi de şaşırdık.
Mahremine değer vermenin ailede ve çevrede mahremi korumanın gericilik bağnazlık sayıldığı bir yerde, toplumumuzda ayıp sayılanları üzerinde taşıyanların aydın sayıldığı, hatta öz değerine sahip kişi sayıldığı, cinsel sapkınlığın sadakatsizliğin doyumsuzluğun kişisel tercihi sayıldığı günlerde kime deli diyeceğimizi, kime akıllı diyeceğimizi bizde şaşırdık.
Dinsizliğin, millî duygulardan yoksunluğun, aile ve akrabaya ve milli-dinî tarihi değersizleştirmenin sorgulayıcılık kavramıyla alkışlandığı; anne-baba sözünü hiçe saymanın, görenekler dairesi dışında ferdî bir yaşam alanı peydah etmenin, komşuya-akrabaya-dosta vefasızlığın “Benim hayatım” safsatasında absorban edildiği; küfrün, hakaretin, değerlere yapılan saygısız ve fütursuz saldırıların düşünce özgürlüğü yaldızıyla süslendiği, akıl ve vicdan dışı bir zaman parçasını yaşıyoruz.
Parmak işaretiyle deli ya da akıllı sayılabiliyorsunuz. Ne kadar ailevî, millî ve dinî değerleri el üstünde tutuyorsanız o kadar çok parmak tarafından “deli” olarak işaret ediliyorsunuz. Ama biri çıkıp da eşcinselliği, evlilik dışı ilişkileri, azgınlığı, sapkınlığı, dinsizliği, inançsızlığı, gelenek ve adetlere aykırılığı, milli bağları yok sayan dünya insanı modelini, anne-babasını hiçe sayan bireyselliği, ferdî ve toplumsal sorumluluk kabul etmeyen benci gençlik tipolojisini ve daha bir dolu bozuk düzen normlarını el üstünde tutuyorsa ona akıllı ve çağdaş modern gibi sıfatları lâyık görüyor, alkışlıyorlar.
Parmakla işaret edenler yer değiştirmiş. Zira işaret etmesi gereken yetkinler bastırılmış çoğunluk yetkin olmayanlar tarafına geçmiş. Yetkin olmayanların parmakları kimi işaret etmişse ona deli deniyor. Halbuki yetkin değil. Öyleyse kim akıllı? Çok basit! Allah’ın yarattığı nizam ve intizama, kusursuz yaratılış şekillerinin ve sistemlerinin savunucusu kim varsa işte o akıllıdır. Bu böyle biline. Ahlakın, dinî ve milli değerlerin dışındaki tüm uydurma yaşam formları deliliktir. Bunu böyle kabul edenlerin çoğunluğu oluşturmasına da gerek yoktur. Delinin tespitini yaptığımıza göre, delilerin çoğunluk olmalarını fırsat bilerek akıllıları ‘’Deli ‘’yaftasını vurmaları gün kadar aşikardır.
Deliler hastanesinde bir kapının ufacık deliğinden sırayla dışarıya baktıklarını gören doktar bunlar neye bakıyor diye o da bakar tabii bir şey göremeyince döner; Yahu neye bakıyorsunuz ben bir şey göremedim der. Bütün deliler gülerek biz kırk yıldır bakıyoruz da bir şey göremedik sen mi göreceksin derler.
Deliler deliler hastenesinden kaçarlar. Yönetimdekiler delileri nasıl toplayacağını düşünürler. Birisi derki bana bir düdük verin ben onları toplarım der. Trencilik oyunu oynar arkasına taktığı birkaç kişiyle şehirde düdük çalarak tren gibi dolaşmaya başlarlar. Kaçan deliler bunu gördükçe treninin arkasına takılırlar derken hapishaneye girerler Fakat kaçan bütün delilerin kat kat fazla insan toplandığını görürler. ‘’VARIN SİZ DÜŞÜNÜN ARTIK’’.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.