GERÇEĞE ULAŞMAK
GERÇEĞE ULAŞMAK
Kura ve gelmiş geçmiş diğer resullerin Tanrı buyruğu kitaplar öğütsel bilgileri apaçık her konuda sunmuyor olabilir. Çünkü her kavme bu kitaplar resullerin ve o günkü hitap ettiği toplumların lisanı ile bildirilmiştir. Onun içindir ki sorgulayın araştırın, aklınızı devreye sokup kullanın ve gerçeği bulunuz deniliyor. İşte insan olmanın önemli tarafı budur. Sen dinini öğrenmek, yaşamak istiyorsan böyle uğraş vereceksin. Gerçeği yakalayıp uyacaksın. Yoksa onun bunun çıkarı için din diye yutturulmaya çalışan uydurma hadislermiş, hikâyelermiş, rivayetlermiş diye bunların peşine takılıp gitmeyeceksin.
Ne demişler her koyun kendi bacağından asılır. Bireyin dini yaşamı sadece kendisi ile ilgilidir. Her zaman her şeyin hazırına konulması insanı aptallaştırır. İnsanın özünde var olan çalışma azmini öğrenme ve uygulama şevkini kırar ve yok eder. Bunun içindir ki hakikati kendin arayıp bulacaksın deniliyor. Öyle bedavan hayatı yaşamak yok. Başkalarını kendine kopya yaparak asla dini yaşayamazsın. Başkalarının dini yaşamı ona hastır. Sorgulamak, araştırmak ve arama azmi olanlar hakikate erişebilirler. İnsanın yaşamı boyunca bunlar değişmez hususlardır.
Bencillik kişisel egolar toplumu çökertir. İşte o zaman Allah’ın gazabı devreye girer. Toplum helake uğrar, toplum zorluğa düşer. Savaşlar, kıtlıklar, açlıklar, cinayetler, tecavüzler, salgın hastalıklar insanlara ve toplumlara bela olmaya başlar. Din konusunda bu gibi hadiseler incelendiğinde bunların birer helak olduğu görülür. Allah salât ve zekâtı hep birlikte kullanıyor. Salât ve zekâtı terk etmemekten söz edilir. Nedir o zaman salâtı terk etmemek. Yardımlaşmanın ve destekleme gibi uygulamalarından uzaklaşmamaktır. İnfaktan, bölüşmekten, paylaşmaktan, ihtiyaç fazlasından ihtiyacı olanlara destek çıkarmaktır. İşte bu gibi dini önerilerden uzaklaşan toplumlar bela denilen helak olmalara maruz kalırlar. Ama toplum bunu kavrayamamaktadır.
Dini konular sorgulanamaz, araştırılamaz ve olduğu gibi kabullenir diye çocukluğumuzdan beri beynimize anlamadan bu yanlış söylemleri nakşettiler. Aslında din olarak İslamiyet bunun tamamen tersini söylüyor. Bu yanlışlıklara bilinerek insanlar inanıyormuş gibi doğru ve yanlış ayırt etmeden sözde dinini yaşara. Dinde, felsefede, sanat alanında ve bilimde daima gerçek aranılır. Hakikat ve doğru olan gerçektir.
Körü körüne geçmişten günümüze insanların beyinleri hikâyeler, hurafeler ve çıkarcı çevrelerin uyduruk hadislerle doldurulduğu için din sanki kuran ile bir çıkına konulup duvara asılmış hale getirilmişti. Zamanın gençliği bu boş din anlayışlarını ellerinin tersiyle itip gerçeğe yöneldiler. Sorgulamaya, araştırmaya, incelemeye başladılar. Gördüler ki dinin kitapları ve resulleri kendilerine anlatılan öğretilen gibi değil. Bunu fark edip gerçeğe yöneldiler ve doğruyu yakalamaya başladılar. Bu Yoz ve yobaz çevreleri tedirgin etti. Geçimini din pazarlamak üzere kuranlar isyana başladı. Gençlik dinden uzaklaşıyormuş ateist oluyormuş. Hayır, gençlik gerçeğe dönüyor ve İslam’ı anlayarak yaşamaya çalışıyor.
Çıkarcı çevreler veya kişiler dinde mezhep denilen bir yol uydurdular. Gidilen yol dinde takip edilecek esaslar manasına gelen bu mezhepçilik yoz ve yobaz çıkarcı kesimlerin gelir kapısı, biriktirme, zenginleşme ve din açısından makam ve koltuk sahipliği kapısı olmuştur. İşin içine siyaset de girince din gerçek manada ortadan kaldırılmış duruma sokulmuştur. Onların söyledikleri onların propagandaları din olmuştur. Bazı siyasetçilerin, mezheplerin, tarikatların ve cemaatlerin uydurdukları palavralar dinini oluşturdu. Mezhepçiliği bir dinmiş gibi algılayanlar onların söylemlerini din tebliğcileri gibi algılanmaya başlanmıştır.
Mezhep mensupları da kendi aralarında çıkar çatışmaları sonucu bölünmeler gösterdiler. İnanç, iman itikat ve ahlak üzerinden İslam’ı kendi aralarında sanki parsellediler. Cahil insanların durumlarında da faydalanarak onları maddi yönden sömürmeye başladılar. Bu gün bu gibi yobaz din düşmanlarını lüks içinde yaşarken görüyoruz. Hayatta çalışmadan maddiyat yığan kesimler durumundalar. Hal bu ki İslam da bu gibi mezhepçilik, tarikatçılık ve cemaatçilik yoktur.
İşte genç nesil sorguluyor, araştırıyor ve aklını kullanarak gerçeğe varıyor. Bu da bu sömürücü takımının işine gelmiyor. Gençliğin dinden uzaklaştığı ileri sürerek kin kusuyorlar. Hal bu ki kendileri İndirilen değil hep uydurulan dini kullanarak yaşıyorlar.
Din şahsidir. İbadet ve dini inandığı gibi başkalarına biat etmeden yaşamak en doğrusudur. Kendi düşüncelerine uymayanlara bilhassa Yahudi ve Hıristiyanlara hemen kâfir damgası yapıştırılıyor. Onların anlın da mı yazıyor kâfirlik de oradan mı okuyorlar. Bütün peygamberler ve onlara gelen vahiyler kurana göre İslam’dır. İşte gençler bu saçmalıkları biliyorlar. Müslüman olmak Arap olmak veya Araplaşmak değildir. Müslüman yani mümin kişi aklını kullanan kişidir. Allah kuranda biz her topluma kendi içinden kendi lisanını kullanan resuller aynı zamanda kendi lisanında anlayacağı şekilde vahiylerimizi bildiririz diyor. Din böyle derken Arap özentiliği nedendir.
Din konusu o kadar tahrifata açık ki her önüne gelen, kendisini din adamı zanneden, dini konuları ticari meta ya dönüştürmüş olanlar İslam dininin bozulmasına sebep oldular olmaya da devam ediyorlar. Allah’ın koymadığı emretmediği kuralları dine sokuşturdular. Değişik isimler de insanlara sunarak dinin temelinden uzaklaştırdılar. Hesap günü mahşerde olacağı açıkken ölen kimseleri hemen definden sonra uydurdukları sorgu meleklerine sığaya çektirdiler. Kabir azabı ile insanlara sözde dini korkular verdiler.
Peygamberin vefatından sonra hemen din düşmanları faaliyete geçtiler. Müslüman’ı, Yahudi’si ve Hıristiyan’ı bu yıkım konusunda sanki beraber görevlendirildiler. Aklını kullananlar dinin gerçek yüzünü temelini iyi bilenler ne kadar doğruları anlatmaya çalışsalar da halen din cahili kesim biz atalarımızdan böyle gördük, anamız babamızdan böyle öğrendik diye uydurulan dini koşullara uyarak hizmet ediyorlar. Allah ile kul arasına torpilci, tavassutçu ve arabulucular koyup bu din düşmanlarını rab edindiler.
İslam da helâlı, haramı, dini hükümleri ve uyulması gereken esasları, ibadetin nasıl yapılması gerektiğinin kurallarını kullarına sadece Allah koyarak emreder. Sevabı ve günahı da âlemlerin yegâne sahibi Allah belirlemiştir. İşte genç nesil siyasetçilerin söylediği gibi dindar ve kindar bir nesil değil gerçeği arayıp bulan ve dinini saf ve temiz yaşayanlardır.
Din taciri kesimin gençliğin dinden uzaklaştığını söylese de uzaklaşan kendiler. Genç nesil artık yalana dolana kanmıyor. Okuyor, araştırıyor, sorguluyor, inceliyor edindiklerini mantığından geçirerek doğruyu gerçeği buluyor ona göre dinini yaşamaya çalışıyor. Genç nesil biliyor ki İslam doğduğu topraklarda gerçeğinden uzaklaştırılarak peygamberin de vefatından sonra soyutlanıp yok edildi. Genç nesil biliyor ki gerçek din rotasından saptırılarak Müslüman geçinen ülkelerde din makam ve koltuklarının saltanatlarının malzemesi yapıldı.
İslam’ın temeli olan adalet ve barış ne yazık ki yok edildi.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.