- 424 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
SİHİRLİ DEFTER VE KÜÇÜK KIZ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
SİHİRLİ DEFTER VE KÜÇÜK KIZ
Günlerden pazar saat on iki idi. Genç kadın çocuk yurdunun kapısından içeri girdi. Girişte ki ziyaret defterine adını yazdırdıktan sonra kenardaki banka oturarak orada her zaman ziyaret ettiği küçük kız çocuğunu beklemeye başladı.
Biraz iİleriden eteklerini tuta tuta biraz utangaç ama neşeli bir halde küçük kız genç kadının yanına geldi.
Kollarını küçük kıza sonuna kadar açan genç kadın;
"Ben geldim" diyerek sevimli kız çocuğuna sımsıkı sarıldı.
Kocaman gözlerini şirinlikle kırparak açan küçük kız;
"Hoşgeldin abla bana bugün bana ne getirdin?"
"Bugün sana bir defter bir kalem birde boyalar getirdim. Ama öyle sıradan bir defter değil bu "sihirli bir defter."
’Sihirli bir defter mi vay canına yaşasın çok merak ettim şimdi ben bu defteri?"
"Hadi istersen çocuk yurdunun bahçesinde biraz dolaşalım seninle sonra da güzel bir yer bulup oturalım. Hadi bakalım prenses sıkı tut elimi."dedi genç kadın.
Çocuk o genç kadının elini sımsıkı tuttu. Hoplaya zıplaya bahçede heyecan ve merak ile çocuk yurdunun bahcesinde sakin bir köşe aradı.
Bir an önce o sihirli defterin sihrini görmek istiyordu.
Biraz dolaştıktan sonra boş bankın birine oturdular.
"Nasıl geçti bir haftan bakalım?" dedi kadın çocuğa.
Guzel ve eğlenceli bir haftaydı.Bol bol oyun hamuru oynadık, sonra biliyor musun abla okula palyaço geldi. Çok eğlenceliydi.Hepimiz çok güldük.O palyaço ikide bir poposunun üstüne düşüyordu.
"Biliyor musun abla Ali beni itti. Annemde kızdı ona. O’da sonra benden özür dileyince bizde Ali ile barıştık."
Küçük kız anne dediğinde içine bir şeyler çökmüştü genç kadının kursağına.Çünkü kimsesizler yurdunda çocuklar bakıcılarına "anne" diyorlardı.
Onları bırakıp giden annelerinin özlemiyle kimselere anne diyememenin acısı onları daha fazla vurmasın diye.
Küçük kızheyecanlı bir şekilde;
"Hadi abla bu kadar sohbet yeter hadi çıkar çantandan da şu sihirli defteri artık göreyim."
Çantasından çıkararak defteri ve uzattı kıza genç kadın.
"Şimdi buna istediğin bir resmi yapabilirsin, hayallerini de cizebilirsin sihrini ise sonra söyliyeceğim dedi.
O iri gözlü meraklı kız çocuğu defteri hemen alarak boyalar ile birlikte bir resim çizdi.
Genç kadına dönerek;
"Şimdi bakabilirsin resmime abla" dedi.
Küçük kız bir ağacın altında bir kız çocuğu resmi cizmisti. Resimdeki kız çocuğunun kaşları kızgın ifadeli idi . Bir de başka bir ağaç çizmiş ve bu ağacınn arkasınsda saçları fiken gibi dik dik yarım bir kadın silûeti çizmişti.
Sordu genç kadın;
"Nye kızgın bu kız çocugu?"
"Çünkü annesi onu terketmiş. Ondan kızgın annesi onu yurda terkedip bırakıp gittiği için."
"Peki saçları diken gibi kadında kim?"
"O kızın annesi geleceğim birazdan sen oyna burda biraz diyerek."
Sonra dabir daha gelmemiş. O anne cadı gibi çok kötü ondan saçları dik."
Sonra avaz avaz ağlamaya başladı.
O küçük kız çocuğunu bağrına bastı genç kadın .
O ’nun saçlarını sevdi, kokladı.
Çocuk gördüğü sevgi ve ilgi ile birazdan sakinleşti.
"Bak şimdi buraya bir kapı çiziyorum ne zaman üzülürsen bu kapıyı aç ve söylemek istediklerini bir bir söyle bu kapıyı hayalinde açarak içinde kalmasın."
Çocuk da bir kapı çizdi kadının çizdiği yere ve başladı ağlamaya;
"Niye beni terkettin anne niye gittin baba benim suçum ne geri dönün bir daha hiç yaramazlık yapmiyacağım söz veriyorum size."
Hıçkıra hıçkıra ağladı.
Yine onu sımsıkı sardı genç kadın.
Çocuk genç kadının ona sarılması öpmesi ile sakinleşti.
Kadın çocuğa döndü;
"Ne zaman biri seni üzdü ise o zaman gel bu kapıyı aç söyle içindekileri bu kapı seni hep dinler ve kalbine mutlu olman için gizli hediyeler bırakır.
Seni her zaman duyan biri var.
O kapıya git ve ne dilersen dile bir gün o dileklerin gerçek olur. Olmasa bile o dileğin yine senin iyiliğin için o kapının sahibi daha güzelini ikram eder.
Çünkü o dileklerin de sahibidir tamam mı canımdedi.
Küçük kız bu sözler ile çok mutlu oldu
Çunku artık her zaman onu dinleyen duyan biri vardı.
Ne sihirli bir kapıydı bu.Ne güzeldi bu kapının sahibi.
Genç kadına çok güzel bir hediyeydi bu sihirli defter. Ona teşekkür etti.
Gency kadın kıza gülümseyerek ;
"Unutma oldu mu küçüğüm seni her daim duyan biri var ve sen sakın umudunu kesme hem bende varım bunu sakın unutma dedi çocuğa, çocuk gülümsedi tekrardan...
Küçük kız;
"Çok güzel sihirli bir deftermiş bu mavi bulutlardaki hayaller kadar güzel"
"Abla bak şimdi buraya da senin resmini
çiziyorum. Kapıya da soyledim ablam hep gelsin sonra da o benim annem olsun lütfen peki kapınin sahibi kabul eder mi dileğimi?
Genç kadının gözleri dolu dolu olmuştu.
" Çok istersen elbette olur. O kapının sahibi çocukları daha da çok sever ve dualarını kabul eder."
Aslında o da bunun için buradaydı. O küçük kıza çok alışmış, onu çok sevmiş ve artık onu evlat edinmeyi istiyordu.
Küçük kızında dileğinin bu olması ise onu çok mutlu etmişti.
Ve oda küçük kıza bu niyetini söyledikten sonra birbirlerine sımsıkı sarıldılar.
İçiine bütün öfkelerimizi acılarımızı atıp kilitledigi ve sonrada yine umuda mutluluğa dair açılacağına inanacağımız bir kapı olmalı kapının sahibine ulaşan sonsuzluğa açılan bir dua kapısı...
Yeterince istenildiğinde "ol emriyle" ikram edilen ve "olduran" olunca da "şükrettiğimiz" bir umut kapısı..
Hadi bir kapı çizdim şimdi buraya o kapının ve tüm kapıların sahibinden en kalbi en gizli dileğinizi hadi el açıp dileyin.
En kısa zamanda en hayırlısı ile avuçlarınıza amin olarak düşer İnşaallah.
Nevin Aktekin Gülfırat