4
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
650
Okunma
Ey taşların arasındakilere bile yolu gösteren Tanrım! Ey onlara direnme ve tüm şartlara rağmen çiçek açma feraseti bağışlayan Tanrım! Bize "iç" diye bir şey verdin. Orada ruhumuzu kaybettik. Amaçsız ve sadece günü kurtarmak için yaşayan cesetlere döndük. Ölmediği için yaşayan kütleler, yığınlar olduk. Birileri bize dünyanın acı çekme yeri olduğunu, esas hayatın öldükten sonra başlayacağını kanıksattı. Yaşamak için ölmeyi bekleyen, bunun için parsellere bölünen, senin adına karar verip hükmeden müfteriler olduk. Senin sonsuz nurunu dirhem dirhem satan tüccarlar olduk.
Doğayı yalnızca bizim için yaratılmış koca bir sofra sandık. Herşeyi öldürüp tadına baktık. Damarlarımıza haksız ve gereksiz yere öldürdüğümüz hayvanların korkuyla ve üzüntüyle negatiflenmiş eti ve kanı karıştı. Ruhumuzu kütleştirdik, gözlerimizin perdesini kalınlaştırdık.
Birbirimizi öldürüyoruz. Birbirimizi hiçler uğruna öldürürken zerre utanç duymadan senin adını anıyoruz. "Allah büyüktür!" diyoruz. "Zafer Allah’ındır!" diye haykırıyoruz. Ey yerin ve göğün, Güneşin ve Ayın, Doğu’nun ve Batı’nın sahibi Tanrım! Yer ve gök arasındaki tüm boyut varlıklarının Tanrısı sensin. Sen eşitlik yasası gereği yarattıklarına müdahale etmeyen bir Yaratıcıyken sana isnat ettiğimiz insansı her türlü noksan sıfatlar için bizi bağışla...
Tanrım, seni seviyorum. Senin de beni ve hepimizi çok sevdiğini biliyorum.
16 Mart ’23
Karanlıkta bir yer...