YAZIK OLUYOR ÜLKEYE
YAZIK OLUYOR ÜLKEYE
Ülkeyi yönettiğini zannedenler bir dinci cemaatin dümen suyuna kapıldılar. Ne kadar devletin oturmuş kurumları varsa onlarla bir olup bozguna uğrattılar. Adaleti çökerttiler. Siyasi otoritenin emri ile kararlar veren hukuksuz bir yapıya kavuşturdular. Okulları da aynen ülkenin yönetimini bozarak ucube ye çevirmelerine benzettiler. İlkokuldan lise sonuna kadar olan kısmını eğitimin çıkmaz sokağı yaptılar. Modern dünya görüşü bilimden uzak bir sistemi dayattılar.
Müspet bilimlerin tedrisat edilmesi gereken bu temel okulları imam hatipleştirme yarışına girdiler. Din eğitimi adı altında gençlere hikâyelerin, hurafelerin ve tarikatların öğretildiği uydurmalardan oluşan bir din eğitimine sokulur oldu bu okullar. Siyasete militan yetiştiren sisteme dönüştürüldüler.
Ülkenin başına yönetim sistemi ile çorap örülürken beraber çalıştıkları dinci cemaat yönetimi devleti ele geçirmeye kalkıştı. Bundan çıkar bekleyen makam sevdalıları ve koltuk düşküleri ülkeyi karanlığa boğmak için bu girişime Allah’ın bir lütfu dediler. Hiç akıllarını başlarına toplamaktan aciz yöneticiler bu dinci gericilerin rotasında yürüyerek sözde ülkeyi yönetiyorlar.
Ülkeye karşı darbeye yeltenenden yakalarını kurtaramayan yöneticiler şimdi de yenisini saflarına katmış gözüküyorlar. İsmail ağa denilen bu gerici yoz ve yobaz dinci cemaatle dirsek temasına girmiş durumdalar. Laik ve hukuk devleti olan ülkede cumhuriyetin değerleri terk edilirken sayıları ve isimleri dahi bilinemeyen sarıklı, sakallı, cüppeli, Arap giysisi şalvarlı din adamı denilen kılıklılar ve tarikatlılar var ortalıkta.
Cumhuriyet ilkelerinden ve modernleşmeden hızla uzaklaştırılan ülkede okullardan çok camiler, tapınaklar ve sözde kuran kursları var. Benzeri ülkelere bakınca insan hayretler içinde kalıyor. Çünkü bu gibi oluşumlar bizim kadar nüfusa sahip olanlar da bile onda birimiz kadar bile yok. Bunlar kadar bilim kuruluşlarımız bilim adamlarımız maalesef yok. Reklama dayalı sözde sevaba dayalı adına da Allah’ın evi denilerek yerleşimde yerinde olmayan yerlerde adım başı binalar yapmayı dine hizmet sanıyorlar.
Ülkede sadece tek bir ırkın ve sadece bir inanışın yaşayacağı üzerinde ilişkilerin olması zaten mümkün değildir. Aynı inanışa bağlı olanların bile uygulamalarında değişiklikler vardır. Mezhepler ve dini ayrışmalar bu yüzden çıkmıştır. Şu iyi bilinmelidir. Din sadece ibadet edilmesi için değildir. İnsan olmanın aklın kullanılması ve yaşamını faziletli ahlaki değerlere bağlı ve vicdani davranışlarla yaşamını sürdürmekle olur. Sağlık ve esenlik için Allah’ın insana sunduğu nimetler için dua ve ibadet edilerek teşekkürleri sunmaktır.
Bir ülkenin toplumunu irdeleyiniz. Her ırktan, her inanıştan, her cinsten büyük küçük, çeşitli değişik mesleklerden insanlar yaşar. Onları doğulu, batılı, güneyli ve kuzeyli diye ayrıştıramazsınız. Vatandaşları Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni, Arnavut, Boşnak, Rum, Türkmen ve Yörük diye ayrıştıramazsın. Bu başkalıklar ülke insanları arasındaki dostlukları kardeşlikleri ve zenginliklerdir. Kırlarında, bayırlarında, dağlarında, obalarında, düğünlerinde, acılarında, eğlencelerinde kendilerine has lisanlarında, değişik sazlarında, davullarında, türkülerinde, şiirlerinde, halaylarında, horonlarında saz ile söz ile oluşan zenginleridir. Bütün bunların oluşturduğu kültürel zenginliklerle yaşayalım.
Öyle bir ülkemiz olmalı ki gündüzlerimiz, gecelerimiz, dost sohbetlerimiz, yemeğimiz aşımız umutlarımız birlikteliklerimiz sürüp gitsin. Böyle bir ülke yaratalım. Aydınlığımızı karanlığımıza mahkûm etmeyelim. Gönüllerimiz dost günlerimiz hep dostça geçsin. Geleceğimiz olan ümitlerimiz karanlıklara gömülüp gitmesin. Bu topraklar hepimizin, senin benim değil. Atalarımızdan miras kalan bizlerinde çocuklarımıza torunlarımıza bırakacağımız miraslar olsun. İşte modern okullardan soyutlanan çocuklara neler öğretiliyor bu sarıklı cüppeli Arap aşığı yoz ve yobaz dinci takımları.
Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin. Yeri geldiğinde kadınını döve bilirsin. Evlatlığın kadınla da evlenebilirsin. Sakın banyoda çıplak yıkanma şeytanın bilmem nesine uğrarsın. Nedense hep kadınların içine giren çinide ancak sarıklı sakallı bir sözde dini iyi bilen çıkarıyor. İşte bu bazı örneklediğim konular gibi saçmalıklar din diye yutturuluyor. Bir de utanıp sıkılmadan cennet anaların ayakları altındadır diyebilen sahtekârlar değil mi bunlar.
Öyle bir ülkemiz olsun ki kırlarında papatyalar, tarlalarında gelincikler açsın. Şehirlerinde, köylerinde kardeşlik türküleri söylensin. Özgürlük içinde yaşayan insanlardan oluşmuş bir ülke yaratalım. Böyle bir ülkenin caddelerinde ve sokaklarında dini diye ilkel, bedevi Araplara has İslam’a uymayan giyim kuşamları saf dışı yok edelim. Sarık, takke, kıpa çarşaf, dini denilen saçma sapan işaret marka gibi sembollerin taşınmasını kaldırmalıyız. İsteyen camiye, kiliseye, havraya gitmekte serbest ve özgür olsun. Bu konularda hiç kimseye kırıcı hakarete varan kötü ve sözlerden uzak kalmalıyız.
Müslüman olduğumuzla öğünürken hala din olarak İslam’ı öğrenememiş birer din cahiliyiz. Müslümanım diyerek Arapların örf, adet ve geleneklerini giyiminden kuşamına kadar din zannederek kutsallaştırmışız. Ne yazık ki İslam dini ile Araplığı ayıramayanlara şalvar ve hurmayı dinin icaplarından sayanlara rastlıyoruz. Bu gibiler ülkenin çökertilmesine ve koyu Arap milliyetçiliğine hizmet ettiklerinin bile farkında değiller.
Allah insan olarak kullarını cinsiyet farkı gözetmeksizin anadan doğma çıplak yaratır. Doğduklarında üstlerinde hiçbir giysi ve örtü yoktur. Hatta hiç birisi bir din inancı ile de doğmaz. Ne zaman ki özgürce ve bağımsız bir durumda aklını kullanabildiği zamana geldiğinde kısaca kemale erdiğinde bir din veya inanç seçmeye hak kazanmış karar vermiş olur. İnandığı gibi yaşamaya hakkı vardır.
İnsanlar din üzerinden aldatılıp kendilerine tabi kılınarak sömürülüp uydurulmuş bir din anlayışı ile miskinleştiriliyorlar. Cennet öyle anlatıldığı gibi Hurilerle, içerisinde şaraplar akan ırmakları ile vakit geçirilecek bilmem kaç yıldızlı otelleri olan konaklama yerleri, tatil beldeleri değildir. Oraya gitmek için bu dünyada hak etmemiz gereken inançlı bir hayat sürmemiz gerekir. Aslını tam bilmediğimiz manasını kavrayamadığımız Arapça ayetleri okuyarak yatıp kalkmakla, gereğini kavramadan oruç tutmakla, gereksiz örf ve adetler yaratarak oramızı buramızı örtmekle kapatmakla gidilmesi gereken bir yer değil cennet.
Bir ülkenin insanlarını din, inanış ve imanı ile bölüp ayrıştırırsanız o ülke çöker. Bir kişinin alevi, Sünni, ateist, deist, sağcı, solcu olmuş sana ne. Kürt, Türk, Yahudi, Hıristiyan, Müslüman oluşu başkalarını hiç mi hiç ilgilendirmez. Önemli olan yeter ki insan ol. İnsan olmadıktan sonra yukarıda saydığımız etiketlerden bir kaçını kendine plaka olarak tak hiçbir değeri yoktur. İşte bu yozlaşmalar ülkeyi ayrıştırıp felakete sürüklüyor. Aynı toprakları vatan edinmiş kaderde ve tasada beraber olan insanlar düşmanlaştırılıyor.
Yeter diyerek artık aklımızı kullanarak gerçeklere sarılma zamanı gelip geçiyor.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.