Demokrasiyle yönetilen ülkelerde en önemli değer yargısı devlet kurumları ve insan ilişkilerini düzenleyen anayasa kavramıdır.
Evinizde, işinizde,sokakta,kamu hizmeti alınan sunulan her yerde kişisel değer yargılarımızla ANAYASAL-YASAL tutumlar, ahlak anlayışlarımız,inançlarımız gelenek ve göreneklerimiz belirleyici olur.
Sorun burada başlar.
örnek verelim.Etnik- marksist bölücü terör örgütü ile Siyasal İslamcı (!) olduğunu söyleyen Hizbullah terör örgütü uzantısı bölücü örgüt arasında anayasal yasal düzlemde hiç fark yoktur. Olmaması gerekir değil zorunluluktur bu .Aksi bırakın düşünmeyi hayal bile edilemez.
Tam burada ahlak anlayışlarımız,inançlarımız gelenek ve göreneklerimiz yanında günübirlik siyası tercihlerimiz etkilemeye başlar bizi .
Birine göre a bölücü örgüt diğerine göre bölücü örgüt birden oya tahvil edilecek seçmene dönüşür.
İşte bu gelecek zamanda telafi mümkün olmayan düşünce depremleri, kanı uçurumları , zan katliamları oluşmasına zemin hazırlar.Bu toplumsal ayrışmayı zihinsel travmayı tetikler ,
Beyler,bayanlar
Sizleri anayasal düzlemde siyasal çözümler üretmeye davet etmek bu ülkenin geleceği açısından olamazsa olmazdır.
Üretmeye çalıştığınız her geçici çözüm halının altına süpürülen çöp gibi durmuyor ,durmayacak.Daha çok artacak ve kokmaya başlayacak.
Aklın ,mantığın,anayasal çizginin içinde kalmaya çalışmak herkes için vazgeçilmez ortak payda olmayı sürdürmelidir.