- 480 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kalbe dokunan dost
Gerçek kalbe dokunan insan yaşamı boyunca çok azdır. Benimde yüreğime dokunan insanlar oldu. Bunlardan biri Afet ablamdı. Onunla tanışmam yeni bir eve tanıştığım zamana denk gelmişti. Sene bin dokuz yüz seksen birdi.
Hafta sonu bu yeni eve taşınacaktım. Çok ev değiştirdim bu arada. Bu beşincisiydi. Ben evin badanası ve temizliği ile uğraşırken kapı çalındı. Usumda dolaşan konuşmaları kapı vurulması ile itelerken birden irkilip kendime geldim. İnsan yalnız iş yaparken hiç tahmin etmediği o haylaz düşünceler benlikte cirit atıyordu. Boşa koyuyorsun dolu, doluya koyuyorsun boş oluyordu. Bende öyle bir andaydım. Kapıya doğru ,elim yüzüm beyaz badana boyası olmuş halde açtım.
Elinde gümüş bir tepsinin içinde sıcak çay ve küçük bir tabağın içinde üç dilim taze kek tutan bir bayan vardı.
-Günaydın adım Afet karşı tarafta oturuyorum. Komşu olacağız seninle dedi. Ben buraya taşındığımda canım bir bardak çayın özlemini çekmiştim. Ahdım olsun benim komşum olursa ilk yapacağım iş çay vermek olacak dedim kendime. Ev taşıma yorgunluğunu bilirim . dedi
“Buyrun gelin” içeri deyip altına eski bir sandalye verdim. Tepsiyi elinden teşekkür ederek aldım .
Tanışma faslımız bitmişti. Benden yaş olarak biraz büyüktü. Hemen Afet abla demeye başladım.
Afet abla beyaz tenli, siyah saçları olan, yanakları al al ,etine dolgun hoş bir bayandı. Eşinin adının Mehmet olduğu ve taksi kullandığını anlattı.
Bende iki çocuğum olduğunu eşimin eyer firmasında çalıştığını, hafta sonları taksi sürdüğünü söyledim.
Afet ablanın şakrak, şakacı ,samimi ,güler güzlü oluşunu bir görüşte fark etmiştim.
Bende iyi bir komşuluk ilişkim olacağına içten içe sevinmiştim o gün.
Evimize yerleştik . Ailece gidip gelmelerde sıklaştı samimiyetimiz hayli ilerledi. Binadaki öbür bayanlarla hep beraber toplanıp oturuyorduk. Bu toplantılarımızda Afet ablanın seksi erotik fıkraları hepimizi güldürürdü. O zaman bu ayıp fıkraları
duyduğumda tuhafımada gitmiş içimden yadırgamıştım . İlk defa duyduğumdan anlattıkça ben utanırdım. Afet abla dedikodumu yapalım . Bu fıkralarla hep beraber gülüyoruz diyordu. Aslında doğru söylüyordu. En çokta uzun kahkaha atışı çok hoşuma giderdi. Gülünce çekik küçük gözleri kayıp olurdu.
Afet ablayı pantolonla görmek zordu. Takım döpiyesli görüntüsü , cumhuriyet zamanındaki İstanbul hanımlarına benziyordu. Gül kurusu ve mavi döpiyesi balık etli kalçalarına tam otururdu. Esas memleketi İzmir di. Zeytinyağlı yemekleri çok yapar bana da kibar zarif elleriyle getirirdi. Bir seferinde enginar dolması yapmıştı hala tadı damağımda kalmıştı. Bizim yörelerin yemeğinden farklıydı.
Bu arada ben üçüncü çocuğuma hamile kaldım. İlk iki ay o zamanki ruh durumumdan mı bilmiyorum bebeği aldırmak için uğraşmaya başladım . Kağıt işlemlerini yaptım .Randevu saatim tam belli olmuştu. Saat üçte gidecektim doktora . Ben çocuk aldırmaya annemde ve çevremde gördüğüm için çok karşıydım. On iki yaşımda annemin çocuk aldırıp geldiğini sezdiğim zaman kendime söz verdim . “ Ben hiç bu hatayı yapmayacağım . Kadınlar neden bunu yapıyor önce dikkat etmeleri gerekmez mi “ söylediğim sözler beynimde kıvılcım gibi çaktı. Saate bakarken ayağım hiç gitmiyordu. On beş dakika eve girip girip çıktığımı hatırlıyorum. İç sesimin yok dediğini duydum ve vazgeçtim. Bir an yanılıp yapsaydım ömür boyu kendimi affedemeyeceğimi biliyordum . Bu doğru kararıma her zaman çok sevinip mutlu oldum. İnsanın iç sesini dinleyip kararını vermesi bence kendisi için doğru olanıdır.
Komşuluk ilişkilerimiz çok iyi gidiyordu.Afet abladan ayrı binada üç aile daha vardı. Kısa zamanda birbirimizle çabuk kaynaştık. Ben evde olmadığım zamanlar pasta, börek ne yaparlarsa kapının önünde tabak beni beklerdi . Hamile olduğum için canı çeker diye unutulmazdım. Bende onlara bizim oraların meşhur yemeği olan içli köfteyi yapar beraber yerdik. O komşuluk günlerimi şimdi bile özlemle anıyorum . Sonraları hiç o günleri yaşamadım.
Afet ablanın çocuğu yoktu . Bir sefer hamile kalmış . Doğumda kaybetmiş. Bir daha çocuğu olmayacağını söylemişlerdi. Hamilelik kendi hayatına mal olurmuş. Benim çok güzel bir kızım oldu. Beyaz tenli,tombul ve çok usluydu. Afet ablanın bana ziyareti daha sıklaştı. Bazen çekinerek gelir küçük kızımı seveyim derdi. Ben rahat ol , her zaman gelebilirsin dedim . İçine çekerek bebeği koklardı. Evlat sevgisini kızımla avunurdu. O görünüşte neşeli olan Afet ablanın yıllardır içini kemiren derdini bilirdim. Bir çocuğunun olmayışı yüreğinde hokkabaz gibi oturmuştu. Bazen gözyaşları içinde anlatır dinlerdim. Dünyanın en güzel meyvesinden yoksundu.
Afet ablam eşiyle Türkiye’ye kesin dönüş yaptılar. Ayrılıkları sevmediğim için o anları yazmayayım. Kızımın resmini aldı. Üç yıllık komşuluğumuz bitmişti. Telefonla konuşmalarımız devam etti. Önce eşini kaybetti. Çocuğu olmadığından oturduğu evi bile elinden almak istemişler eşinin yakınları. Sonra kendisinin bu dünyadan göçtüğünü ortak arkadaşımızdan öğrendim . Işıklar içinde uyu Afet ablam sen yüreğime dokunanlar içinde bir tanesisin. Onun komşuluğunu ve dostluğunu unutmam imkansızdı.