- 1198 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Dönüş
DÖNÜŞ
Sevgili dostum,
Son Zamaanlarda duyduğum ve yaşadığım, bana garip gelen ama toplumda nerede ise normalleşmiş olan “ döneceğim, arayacağım” deyip de aramayan insanların tutarsızlığı ve aramadıkları insanların güvenini kaybetmeleri meselesi.
Sevgili dostum,
“İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” demiş Bosch . Bunu Bosch bayilerinin duvarlarında her zaman görürüz. “Benim güvenimi kaybeden beni de kaybetmiştir” derim ben. Güven kaybetmek yani benim için de dostlarım içinde aynı şeydir. Senin için de aynı değil mi dostum?
Sevgili dostum,
İnsanları bir arada tutan aslında sevgi değil güvendir. Sevgi duvarlar ve çatı ise, güven temeldir. Temeli sağlam olmayan bina da depremde ilk yıkılan binalardır genelde değil mi? Ya da kolonu ve krişi kesilen temel ve zemin katlarda zamanla güveni kaybedilen dostluklara benzerler. Bunun üzerine düşünmek lazım.
Sevgili dostum,
“Ben sana haber vereceğim” diyen insanların olumlu veya olumsuz senden haber bekleyene mutlaka dönüş yapmalı ki, insanın belirli bir planı varsa seni boşuna beklemesin. Olumsuz da olsa cevap vermek insanın güvenini sarsmaz da olumlu ya da olumsuz dönüş yapmamak güveni derinden sarsar. Benim güvenim sarsılır mesela. Sen de bilirsin ki, güvenimi kaybeden insanı kolay affetmem. Özür dilemesini bilmeyeni de... Seninle bunları çok yaşadık ...
Sevgili dostum,
Benim yaşadıklarımı yakın zamanda bir kaç arkadaş daha yaşayınca ben de sana bu mektubu yazmak istredim. Dönüş yapmayan insanlar bir de eğitimci ise o zaman güvenimizin sarsılması daha derin oluyor. Çünkü topluma örnek olması gereken eğitimci din adamı gibi insanlar “dönüş yapmak” işini çok önemsemeli ve bu konuda titiz olmalı. Gerekirse kime ne söz verdiklerini ve ne zaman arayacaklarını, dönüş yapacaklarını kaydettikleri not defterleri olmalı.
Sevgili dostum,
Dönüş yapmakta maddi faydaya değil, güvenirlik konusu düşünülerek bakılmalı. Yani kar zarar hesabı maneviyat üzerinden yapılmalı.Uuzn vadade dönüş yapmamanın zararları da düşünülmeli. Kısa vadede vurdumduymaz davranan dönüş yapmayan insanların uzun vadede hem dostlarını hem de dostlarının tanıştıracakları tanışmadığı dostlarını kaybettiklerine şahit olmak beni çok üzüyor. “Güvenini kaybetmeyeyim arayayım. Benim söyleyeceğime inanır” diye düşünülmeli. İyi niyet ve samimiyet güvenin kaybedilmesini engeller çünkü. Samimiyetle denilen” hayır” gerçek ise karşımızdaki insan “hayır” diyen insana genelde gücenmez. Hayır sözümüzde samimiyet ve gerçeklik varsa mutabaımızda güven veren evetler gibi algılanır ve boşuna “hayırda hayır vardır” dememiş atalarımız.
Sevgili dostum,
Bu konuda tutarlı olmayan eğitimci, din adamı veya yönetici gibi kimselerin öğrencilerine “dönüş” konusunda ne kadar konuşsalar da etkisi olmaz. En güzel eğitim örnek olmaktır çünkü. Söz ve davranışlarımızla...
Sevgili dostum,
Bazı insanlar dönüş yapmaz da “unuttum”diye bahane uydurmaya kalkarlar. Bahaneleri de sırıttığından hem dönmemenin , hem bahane uydurmanın güvensizliği hemen muhatabımızda derin izler bırakır. Dönüş yapmamak bir hata ise bu tutarsızlığa bahane uydurmak bence üç hata kadar olumsuz iz bırakır insanda.
Sevgili dostum,
“Yapacağım” deyip de yapmamak. Yani vaad edip de sözü tutmamak da en azından dönüş yapmamak kadar hatadır. Verilen sözü tutmamak muhatabımızın o sözü unutmaması demektir. Vaad eden unutsa da aldatılan asla unutmaz ve zamanı gelince hatırlatır insana. Çünkü unutulanın ve aldatılanın intikamı af etmek ama unutmamak hiç akla gelmeyen zamanda da verilmeyen sözü hatırlatmaktır.Ben çocukluğumdan bu yana yaşadığım haksızlıkları da yalanları da söz verip de sözünde durmayanları unutmadım. Zaman zaman sana anlatırım de sen de hayret eder “ bu zmaana kadar nasıl unutmadın ya “dersin.
Sevgili dostum,
Sana olan güvenim ve saygım o kadar büyük ki, kimseye anlatamadıklarımı sana yazdığım mektuplara anlatarak bir nevi bana terapi yaşatıyorsun. Yani “beni dinleyen var” gibi düşlüncelşerimi “iyi ki beni dinleyen var, mektubumu sadece bir defa değil defalarca okuyan ve beni anlamaya çalışan bir dostum var” diyerek bana hayat sevinci oluyorsun.
Sevgili dostum,
Önemli konularda bana ilham oluyorsun. Hayatta yaşadıklarını bana kısaca anlatman, bana mektup konuları oluyor ve bende bu konu hakkında düşüncelerimi yazarken başıma gelince benim da hangi duyguları yaşayacağım ve bu duygularıma nasıl anlamlar yükleyeceğim ve tepki gösterecğim konusunda öğretiici oluyorsun. Dost da faydalı şeyler öğreten değil mi?
Sevgili dostum,
Bazen bizim hatalarımız çok zaman da güvendiğimiz ama umduğumuzu bulamadığımız insanlar bize hayat dersi verir. Aslında onlarda olumsuz yaşasa ve söylese de bize bir ders veren insanlardır. “ Cahil dostum olacağına akıllı düşmanım olsun” diyen atalarımız boşuna söylememişler işte. Bize ders veren insna sevmesek de alsında bizim dostumuzdur anlayana. Biz anlayalım bunu varsaın başkaları anlamasın da önüne gelen ile alay etsin. Belki de o insan onlara ders vermek istiyordur.
Sevgili dostum,
Bakıyorum da içiimden dökenleri kağıda yazınca, zaman öyle geöçiyor ki, bir anda mektubun sonuna geliyorum. Bu da, sanki dostumdan ayrılıyormuş gibi hüzün verse de, bir mektubu yazarak faydalı oluyoruz, eğitici oluyoruz diye de seviniyorumn. Sanırım her mektupta sevinç de hüzünde vardır.Bu mektupta bunu göstermiyor mu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.