- 227 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Bahçeye Su Getirme
Bir Anı...
Ortaokula gidiyordum, ama kaçıncı sınıftı hatırlamıyorum. Yazın en sıcak zamanı. Köydeyim, bahçe sulanacak ama harkta su yok. Gidilip getirilecek... Ama taa nereden. Suyu kendi tarlasına bostanına devirmiş herkes köyün dışında. Uzak yerler. Beton kanallar yok o zamanlar. Birileri getirir suyu bizde bağlarız evin önündeki bahçeye diye bekliyoruz. Cemil abi geldi Sivas’tan. Ertesi gün eline aldı küreği, kendisi bahçelerini sulamaya karar vermiş. "Abi getirince bizde sulasak olur mu?" diye sordum. "Sen de gel beraber getirelim suyu" dedi. Gittim dedeme sordum, iyi günündeymiş ki "Git" dedi. Aldım küreği ben de. Düştüm Cemil abinin yanına. Attık kürekleri omza. Çıktık yola. Başladık yürümeye... Harkı takip ediyoruz, suyu görmemiz gerek. Yürümeye devam ettik. Ama suyun sızıntısı bile yok. Arada konuşuyoruz, Cemil abi bana birşeyler soruyor ben de cevap veriyorum. Ama sonra çoğunlukla susup, konuşmadan yürüyoruz. Hava sıcak. Bahçelerden, bostanlardan, tarlalardan, kavaklıklardan geçiyoruz. Yol kenarında yürüyoruz. Nasılsa bir Allah’ı kulu yok. Bazen köpeklere rastlıyoruz. Kuş sesleri. Kavakların rüzgarda hışırdayan sesleri. Sıcak... Belki bir saatten fazla yürüdük. Bence iki saate yaklaştı. Bir ara sordum, neredeyiz diye. (Şimdi belki abartılı gelecek ama) "Alaman’a yaklaştık" dedi (bir köyün adıdır). Az bir süre sonrada harkta suyu gördük. Suyu bağlaya bağlaya, devrilen yerleri tutarak köye döndük. Bazen suyun kesildiğini anladık, kısa mesafelerle geri gidip, arkamızdan suyu tarlasına devirenlerden geri aldık. O su bahçelere ulaştığında hissedilen duygu çok farklıdır. Kuru topraktan sesler gelir. Bacaklarımız çamur içinde, ayaklarımız çıplak sulamayı bitirdiğimizde ikindi vaktini geçmişti.
(1 Haziran 2020 - Rahmetli Cemil Karakurt’un sosyal medya sayfasında ölümünden yaklaşık 2 yıl sonra paylaştığım anı yazısı. Allah kendisine rahmet eylesin... )
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.