UĞUR KUŞLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
UĞUR KUŞLARI
Çocukluğumun şehrinde bundan daha fazlasını görmüştüm; ama elli yıldır bu şehirdeyim, hiç böylesini görmemiştim. Üç gündür aralıksız kar yağıyor,şehir baştan başa kar beyazlığı iç inde,çoğu insan işine yine gidemedi,okullar iki günden beridir ta til edildi. Ne var ki, bu kötü kış koşullarına rağmen, elektrikler ke silmedi, sularda akıyor..Kar bu insanları evlerine kapatsa da,onla ra zoraki bir tatilde yaptırdı,sanıyorum bundan hoşnut olanlarda vardır. Şöyle sıcacık bir odada, yumuşak bir koltuğa uzanıp bir iki günlüğüne de olsa , yaşam ezberlerinden uzak, çay, kahve içe rek tembelliğin tadını çıkarmak hiçte fena olmaz doğrusu..
Bu arada , uzun zamandan beridir bir iş bulmak uğruna o işveren den şu işverene gidip gelmekten yorgun düşen ve de henüz bir iş de bulamayan genç adam da, şimdilik bu kaygılardan uzak ola rak,o da bir iki gün dinlenmiş olacak.Görünen o ki, şimdilik kim se evinden çıkamıyor,çalışan araç hemen hemen yok gibi, bu kar baskını olmadan önce, hava tahmini haberlerine göre acil ihtiyaç larını alıp hazırlıklı olanların,zaten dışarısıyla pek de bir işleri yok; yeter ki, sağlık ve sıhhatlerde bir sorun çıkmasın. Şom ağız lık yapmış olmayayım ama , insanın aklına geliyor işte! Aslında biz , düşündüğüm o acı sahneleri çok görmüşüzdür; Tanrı koru sun, şu kış kıyamet gününde depremi,ya da bir yangını söylemek istiyorum. Şimdi bu gibi karamsar duyguları bir yana bırakıp,iyi duygular içinde şu muhteşem kar manzaralarını seyretmeli…
Nihayet kar üç günün sonunda azalmaya başladı; aralıklı da olsa serpiştirip duruyor .Anlaşılan artık alıp başını başka yerlere gide cek. Bahçenin doğu yönündeki genç ve ikiz kavaklar,karşı apart mandan akıp gelen ve asitli olduğu anlaşılan sulardan dolayı da ha önceleri kurumaya yüz tutmuşlardı.Yoğun kar ve sert poyraza dayanamayan bu kavaklardan biri, ne yazık ki kırılıp düşmüş, di ğeride düşmek üzere.Günlük yaşam yavaş yavaş yoluna girerken pencerelerde birikmiş olan karlarda erimeye başladı,ne var ki,üç günden beridir her sabah kahvaltısında gelip, pencerenin dışın daki mermerde kendileri için koyduğumuz su ve yiyeceklere ula şamayan kahvaltı arkadaşlarımızdan ayrı düştük.
Onlar bizim ne güzel arkadaşlarımızdır; minicik iki siyah elmas gibi parıldayan gözleri ve sevimli gagalarıyla her sabah kahvaltı sında gelip bizimle yiyorlar; bir taraftan yemleniyor bir taraftan da camın arkasından arada bir başlarını kaldırıp içeriye doğru bi ze bakıyorlar.Bizden onlara bir zarar gelmeyeceğini anlamış gibi ler, güven duygusu içinde yiyip içtikten sonra ve bir gün sonrada neredeyse aynı saatlerde bizimle kahvaltıda beraber olmak üzere geliyorlar ve kahvaltılarından sonrada uçup gidiyorlar… Kar kış nedeniyle bir kaç günden beridir onlarla buluşamadık;on ları özledik,artık gelsinler diye bekliyoruz…Neden olduğunu bil miyorum ama , onları ilk gördüğümüzde, bu sevimli kumru çifti ne ”Uğur Kuşları” adını koyduk.Bize uğur getireceklerinden mi, yada getirsinler diye mi,nedir bilemiyoruz ama,bu güzelim kum ru çiftine bu adı koyduk.
Kutsal kitapta şöyle der: “Melekler sabah vaktinde yer yüzüne inerler ve insanlara yardım ederler.” Acaba diyor insan,şu uğur kuşlarımız bir sabah vakti bize doğru gelirken,yer yüzüne inmek te olan bir melekle birlikte bize gelirler mi? Bize bir el verip, bir yol çizerler mi?Yaşamın engeline takılıp kaldığımız bu sıkışıklık tan bizim çıkmamıza yardımcı olabilirler mi? Kim bilir belki de onlar bir melektirler; kuş görünümlü melekler…
Bir kış günü kar yolları kapatıp insanları evlerine kapatınca , bir odanın içinde fazlaca yapacak bir uğraş da olmayınca, insan işte böylesi duyguların ve hayallerin peşine takılıp gidiyor. Ne var ki insan düşünmeden de edemiyor. Şimdi pencerenin kenarına otur up,kuşları beklemeli,belki bir yolunu bulup gelebilirler diye,yiye ceklerini ve içeceklerini hazırlayıp, ben ve eşim onları bekleme ye başladık.. Ve düşündüğümüz gibide oldu, kumru dostlarımız üç günden sonra gelebildiler... Yerlerine konduktan sonra,önce sağa sola bakarak emniyette olup olmadıklarını kontrol ettiler ve sonrada üç günlük açlıklarını gidermek için verdiğimiz yemlerin tadını çıkarmaya koyuldular. Bayan kumru kuşu karnını doyur duktan sonra , başını kaldırıp pencereden odaya doğru bize baka rak ,sanki konuşmaya başladı:
“ Üç günden beridir bir tanecik bile olsun yemedik ,üstelik eşim oldukçada susadı.Yuvamızdan başımızı çıkarıp baktığımızda her taraf kar içindeydi ama,yağış durmuştu.Belki kuş dostları kara kı şa rağmen bizim için bir kahvaltı hazırlamışlardır diye, gidip şan sımızı deneyelim dedik ve sabahın erken saatinde yuvamızdan uçup yola çıktık,birden yanımızda ışıklı ve kuş şeklinde bir uçan cisim gördük, gittikçede bize yaklaşıyordu, çok korktuk, hatta ge ri dönmeyi bile,düşündük,bunu anlayan ışık kuş,birden konuşma ya başlayınca , daha da bir korkuya kapıldık. “ Korkacak bir şey yok rahat olun!” dedi bize. “Böyle ailece nereye gidiyorsunuz?” diye de devam etti. Sonra bizde ona cevap verdik: ” Kış, kar yü zünden üç gündür yiyeceğimiz olmadı ,belki kuş dostu aile bize bir şeyler hazırlamıştır diye gidip bir bakacağız” dedik. Sonra o na sorduk “ Siz kimsiniz, nereye gidiyorsunuz?” dedik. Ben dedi ” Dua meleğiyim, zaman zaman sabahın şafak vakitlerinde, yuka rıdan aşağılara iner,sabahın o vaktinde “dua arzları”olanları ziya ret eder, sonrada onları not edip, sahibine sunarım. Bana “dua meleği” diyebilirsiniz.” dedi. Bu karşılaşmadan ve bu sohbetten bir süre sonra,evinize yaklaşır ken, dua meleği, “bu eve mi gidiyorsunuz?” diye sordu, bizde ev et dedik. ” Ben de bu eve gidecektim ,mademki sizde oraya gidi yorsunuz, benim gelmeme gerek kalmadı, rica etsem benim getir diğim mesajı siz iletir misiniz; ben yoluma devam edeyim.” de di. Bizde bu isteği kabul edip, her zamanki yerimize gelirken, o da bir anda gözden kaybolup gitti. Ben ve eşim,dua meleğinin bi ze ilettiği mesajı aramızda tekrarlayıp anladıktan sonra, kuş dost ları size iletmeye geldik; şimdi bu mesajı size iletiyorum.” dedi Bayan uğur kuşu: ” Sizin daha önceden “dua arzlarınız” varmış ve bu duanız kabul edilerek onanmış.Yakın bir zamanda arzunuz gerçek olacakmış.” dedi.
Kar yağışı nedeniyle üç günden beridir bizi ziyarete gelememiş olan uğur kuşları, bu kez bir güzel mesajla gelip,bir yandan açlık larını giderirken, bir yandan da zaman zaman pencereden içeriye bakarak bana bunları söylüyor gibiydi. Kuşdili bilmediğimhalde, uğur kuşunun getirdiği bu mutlu mesajı bana iletirken ,”kuş dili bilmediğim halde ,nasıl olmuştu da ,söylediklerini anlayabilmiş tim”diye de, kendi kendime söyleniyordum.Aslında bu, uzun bir zamandan beridir coşkulu özlemlerin ve beklentilerin bilinç altın daki yansımalarıydı bütün bunlar...
Pencere kenarında geceden kalma uykusuzluğun getirdiği ve kı sa süreli bu uyku halinin ,böylesi duyguları çağrıştırdığı bir düş haliydi işte.. Ne var k: Mutlulukla karışık ve ılık bir yürek çar pıntısıyla gözlerimi açtığımda , mutfakta olduğunu sandığım eşimin bana seslendiğini duydum ve ona kulak verdim: “ Kapı çalıyor, bakar mısın!Postacı olabilir.” diyordu...
CEVDET TÜRKOĞLU