- 333 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yağmurlu bir gece
İnceden bir yağmur yağardı yine böyle gece yarısı. Yorgun düşlere teslim kırık hayallerim o yağmur sularına düşmeden evveldi. Sen sandığım biriyle temkinsizce konuştuğum bin bir gece masalları dinlediğim zamanlar. Tüm tenhalığıyla ıslak küçük bir arazinin üç katlı müstakil evlerinde çocuklar uyurken, ütü buharı eşliğinde televizyon radyosu dinlerdim fonda Kemal Sunal filmi ile...
Sonra tüm ışıkları kapatıp, karanlıkta bir mum arayışına girer hayalet gibi gezinirdim o koca evlerde. Korku nedir bilmezdim o zamanlar. Çünkü sen vardın kalbimde. Senin gelişinle yıkılmaz bir dağ gibi deler geçerdim tüm korkularımı da.
Bir elimde çay tabağına tutturduğum mumum, diğerinde sigaram ve telefonum çatı katına çıkardım. Metrobüsün geçtiği yola bakan bir balkonda oturup gizli gizli sigaramı çeker. Bir taraftan şiirler yazardım manzaraya bakarak.
Yağmur yağardı yine böyle. Karanlık ve sessizliğin içinde. Bir garip ürkütücü bir özgürlük vardı ruhumda. İçime sinmeyen ama yapmaktan kendimi alamadığım bir dizi hata. Nasılda masum gösteriyordu aşk! Nasılda inanmıştı kalbim geldiğine. Mutlu, mesut hayaller kuruyordu hiç tanımadığı birileriyle. Başkasının hayallerini süslüyordu belki bilmeden. Umut veriyordu birine hiç istemeden.
Hiç unutamayacağı günler yaşadığı o esrarengiz yerde çoğu şey sır olarak kalmıştı. Ya da apaçıktı kurcalamak istemediğimden bıraktım. Bazen mutlu bazen hüzünlü ve karmaşık duygular hissetsemde en çok yağmurlu günleri unutamıyorum. Hayatımın en büyük tokadını kendi kendime atmıştım yine yağmurlu bir gece.
Gecelere zar zor katlanan bu bedenin yorgunluğunun üstüne birde hastalık eklenmişti. Zoraki gittiğim o son günün başlangıcında aslında herşey normal gibiydi. Sonra sonra anlamıştım gittiğim evlerden birinde bana tuzak kurulduğunu. Hasta ve yorgun bedenim bile bile lades demişti tüm bu tuzağa. "Hiç bir şey yapma" demişlerdi. Her geçen gün iş yükümü çoğaltanlar. Bir gariplik vardı tabi. Kendilerince beni yanıltıp sonrasında "hiç bir şey yapmadı" diyeceklerdi.
İşte o zaman anlamıştım aslında. Belki mücadele edecektim tuzaklarını kendilerine çevirecektim ama ’o gece onun sen olmadığını öğrendim’ dünya başıma yıkıldı. İnanmadım bir arkadaşımdan almış telefonumu hiç tanımadığım bir adam. Arkadaşımı aradım. Onayladı. Peki dedim "neden söylemedin? Sandığım kişi olmadığını." "söyleseydim konuşmazdın" dedi. "ben sana aşık oldum"
Nasıl bu kadar aptal olabildim. Nasıl da körelmişti kalbim. Nasıl açmışım kafamda kurduğum bir aşka. İnanmışım yalanda olsa.
Saatlerce ağladım. Ve evet. Hiç bir şey yapmadım. Artık orda durmak istemiyordum. Her köşesinde o sanarak kurduğum hayaller vardı. O sanarak yaşadığım hisler. Ben seninle birlikte olmadım ama olmuş gibiydim. Ayrılmadım ama ayrılmış gibiydim. Yeryüzünde hiç bir inanç bunun kadar olamaz. Bu kör gözün ışığa tapmasıydı.
O gece çok yağmur yağdı. Ben ağladım, yağmur ağladı. İçim öyle sızladı ki, acısı hala yüreğimde sızladıkça daha çok yağsın istedim. Rüzgar dağıtsın şehri ve sen uyuma!
Uyuma duy bak ne ettiğini bana bir bakışınla.
Ertesi sabah idareyi bekledim. Ve istifamı verdim. Yerime birini bulacakları taktirde ayrılacaktım. Sonra yaşayan bir ölü gibi yorgun evimin yolunu tuttum. Yolda bayılmışım insanlar yüzüme bakıyordu belki de o bayıldığım an boyunca herşeyi unutmuştum. Neredeyim? Ne oldu? Sonra yine hatırlamak laneti.
O günün gecesi kardeşimle buluştum. İşe başlamadan evvel çalıştığım yerin yakınında hep oturduğum bir simitçide çay içiyorduk. Telefonum çaldı. Gizli numaraydı. Adımı söyledi. Çok tanıdık gibiydi sesi.
"yanlış numara" diyip kapattım.
Belli ki birileri "Aptal:" adı altında numaramı bir yerlere yazmıştı.
Şimdi gelsen bile gözümle görsem de inanmam biliyor musun? Hem bu anlattıklarım sadece yaşadıklarımın neticesiydi.
Sen gelir misin bu saatten sonra bilmiyorum ama her yağmur yağışında içimde bir sen ölüyor...
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.