BEN GİDİYORUM ANNE
BEN GİDİYORUM ANNE
Liseyi Ankara da, Üniversiteyi Bursa Uludağ Eğitim Fakültesin de bitiren Nazan Babasızlığın verdiği eziklikle içinde yüreğinin derinliklerinde hissediyor, zaman zaman Annesine belli etmeden
-Keşke benim de Babam yaşasaydı..! diye göz yaşı döküyor du..
Nazan’ın dayısı 1999 Gölcük Depreminden sonra Annesiyle birlikte Ankara da yanına almış onlara kol kanat olmuştu bir gün Nazan Bursa da iken annesine
-Yanımız da çalışan temiz bir çocuk var eğer Nazan da isterse bunları baş göz edelim..! Çocuk Muhasebe okumuş işi var birikmiş parası, arabası, evi var.. demişti Nazan da istemiş ve Mustafa ile nişanlanmışlardı.
Mustafa Nazanın tayininin Elbistan Çatova köyü İlköğretim Okuluna çıkmasına hiç sevinmemişti o Ankara yakınlarını beklerken Maraş – Elbistan da görev alması onu düşündürmüştü..! Ankara ya nasıl tayin yaptıracaktı..!
Nazan Elbistan da Termik caddesi üzerinde Canpolatlar sitesi üçüncü katta Annesiyle birlikte kalıyordu, Çatova Elbistan’a zaten 6 km. mesafedeydi…
6 Şubat günü Elbistanlılar otobüs firmasına ait yolcu otobüsü şehre girdiğinde öğle ezanı okunuyordu otobüsten annesiyle birlikte indi Nazan ve annesi Ara tatilini Ankara da geçirmişler görevine dönmüştü ellerinde tekerlekli valizlerini çekerek evlerine doğru yürümeye başladılar. Sitenin önünde toplanmış olan kadınlar Çok büyük bir Deprem olduğunu ara ara yine sallandıklarını söylediler çok şükür evlerde hasar yok dediler ama yine de evlere çıkmıyoruz..!
Nazan o korku dolu bakışlar arasında valizini sürükleyerek binaya yöneldi Annesi hala kadınlarla sohbet halindeydi.. Evin kapısını açtı valizi çekerken dış kapı birden kapanı verdi büyük bir sallantı Nazan koridorun bir başından bir başına yuvarlanıyor ayağa kalkamıyordu büyük bir gürültü toz, duman artık bir şey hatırlamıyordu bayılmıştı..! Kendine geldiğinde zifiri bir karanlık içindeydi kendisini toparlamaya çalıştı kafasını iki parmak üzerindeki betona çarpınca enkaz altında kaldığını anlamıştı..
-Allah’ım yardım et, kurtarsınlar beni… Babasını düşündü..
-kim bilir Babam ne acılar çekerek öldün..! Kolunun üzerine bırakı verdi başını
-Allah büyük.. Annem, Mustafa beni buradan çıkartırlar dedi..
Nazan göçük altında üçüncü günüydü uyuşmuş olan bacakları ve kolları üşüdüğünü bile hissttirmiyordu.. artık hayallerin, kabusların sayısı artmıştı kendi kendine konuşmaya başlamıştı..!
- Evimizde ‘’misafirim’’ artık..! Annem gözyaşlarını saklıyor benden, usul usul ağlıyor. Misafirim artık.. Eşyalarım,çeyizim kutuya yerleştiriliyor.. Odam halen gideceğimi kabullenemiyor.. Saatler kaldı taşınmama.. Ne zaman ki taşıma aracı kapının önüne gelecek, bu oda tamamen boşalacak, sessiz ve ıssız kalacak.. Odam da üzülecek gidişime.. Gidiyorum ben…Çok özleyeceğim burayı.. Burada gülmeyi Burada ağlamayı.. Gidiyorum ben…İçim acıyor belli etmesem de koyuyor bana gidişim…Gelin oluyorum ben…Keşke Babam da olsaydı gelinlik içinde sarılsaydım doya doya.. Bende senin gibi olacağım anne.. Evimin annesi olmaya gidiyorum.. Hoşça kal odam, hoşça kal çocukluğum, hatıralarım.. hoşça kal anne…!
-Ben gidiyorum...
Bir ses mi duymuştu..! yoksa hayalmi ediyordu..!
- SESİMİ DUYAN VARMII..
Nazan kafasını sesin geldiği yöne yavaş yavaş çevirdi sağ kolunu öne doğru uzattı.. kaldıra bidiği kadar yukarı kaldırdı birden yere bıraktı, aynı hareketi üç kere tekrarladı..! Kulaklarını tırmalayan bir sesle tekrar gözlerini açtı aradan beş dakika geçmedi bir anda bulunduğu yer aydınlanı verdi gidip gelen bu ışık kurtarıcısının kaskındaki ışıktı..
- Merhaba dedi el kadar deliğin arkasındaki kişi.. - Adın ne güzel bacım..! Seni kurtarmaya geldim.. Ben Hakan.. Yozgat SORGUN Kömür işletmesi kurtarma ekibindenim..!
-Ağabey su vere bilirmisin dedi kısılmış sesiyle..
Nazan sedye üzerine alındığında sol eliyle tutuğu eli bırakmak istemiyordu.. Alkış ve ıslık sesleri arasında ambulansa bindirildi gözünün ucuyla Hakan’a el sallayarak teşekkür ediyordu..
Elbistan Devlet hastanesinde gözlerini açtığında Annesinin ve Mustafa nın sevinç göz yaşları sel olmuş akıyordu.. ÖMER ÜNAL