- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Taş
Aşık olduğunu nasıl anlar ki insan?
Nasıl anlardım aşık olduğumu mesela ben?
Onu ilk görüşümde kalbime iğne batmış gibi oldu mesela...
Gözleri gözlerime değişinde bir uçurum kenarındaydım düşecek gibi oldum.
İlk konuştuğumda ve aslında her konuştuğumda saçmaladım, elim ayağıma dolaşmış gibi hatalar yaptım.
Rezil oldum defalarca defalarca utandım. Her seferinde yerin dibine girmek istedim.
Ama her seferinde onu görmek için çıktım o yerin dibinden.
Onunla ilk karşılaşmam da araba çarpmış gibi oldum. Ya da tabiri caizse Yıldırım düşmüş gibi çarpıldım.
Aşk her defasında beni saçmalamaya yöneltsede ben onun için bir kez daha saçmaladım.
Onunla her konuşma öncesi delicesine bir arzu ile kendime hakim olamayıp, bir alkolik gibi içtim içtim muhabbet şarabından.
Ve her sarhoşluk sonrası bin pişmanlıkla uyandım yatağımdan.
Nasıl olur ki aşık olmak?
Böyle aptal saptal bir şeydi benimkisi...
Sonra sonra anladım Mecnun neden Mecnun’du. Leyla neden Leyla idi.
Neden ikisinin de adı geçince söz kunusu olurdu delilik...
Aşk akıl işi değildi. Oda deli olmaktan korkardı en çok.
Yani;
Tek taraflı bir aşktı benimkisi...
Ben olmuştum aşkının delisi, oysa filozoflar ülkesinde bir Yunan heykeli...
Heykel işte!
Bildiğin taş yapı.
Kan yok, can yok!
Kalp aramak deli işi bile değil yanisi.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.