- 342 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sözün bittiği yer
06-02-2023 gecesi saat gece 4,17 de yurdumun güney doğusunda 7,7 ölçeğinde deprem oldu. On bir ilini ,ilçeleriyle, köyleriyle vurdu bu çirkin zelzele. İnsanları kan uykusunda yakaladı. Kırk beş saniye süren ,büyük bir gürültüyle ve toz bulutuyla gelen depremin üzüntüsü içindeyim. Oğlumun telefonuyla duyup televizyonun karşısına geçtik. Dokuz saat sonra 7,6 ölçeğinde ikinci deprem oldu. Yarım bıraktığı evleri tam yıktı götürdü.
Bugün on dokuz uncu gün. Adıyaman, Urfa, Diyarbakır, Malatya, Maraş, Gaziantep , Kilis, Hatay, Osmaniye , Adana , Elazığ vardı. Memleketim doğup büyüdüğüm köyüm yok olmuştu. Köyün güney tarafında eskiden yapılan deprem evleri ve sayılır birkaç ev sağlam kalmıştı. Birde köyümüzün kaya obası denilen yerde yıkılmayan hala ayakta duran Atatürk’ün heykeli vardı. Günlerdir televizyonun başında ,elimde telefonla konuşarak izledim. Anneme ikinci günü ulaşabildim. Bir komşunun arabasında iki gece kalmıştı. Kardeşim Gaziantep’ten gelip köyümüz Harmanlı’ya götürdü. Köylülerimiz deprem evlerine yirmi otuz kişi sığınmışlardı. Telefonlarına üç günden sonra ulaştık. İletişim sıkıntısı her yerde olmuş. Su elektrik yoktu. İnsanlar sobası olan evde etrafına toplanmış ısınmışlardı. On bir ilin insanları , sayı olarak on üç milyondan fazlaydılar. Çok insanlar enkaz altında kalmış ölmüştü. Sağ kalanların çığlıkları içler acısıymış. Kurtarma ekipleri çok geç varmışlar. Köyde kaç gün sonra ölenleri çıkarıp gömmüşler. Sivil yardımlar beş gün sonra geldi. Annemin evi sağlam ama kardeşimin dairesi yıkıldı. Kazamız Gölbaşı’ında yıkımlar çokmuş. . Köyümde yetmişten fazla insan öldü.
Annem telefonda olanları anlatıyordu. Beş gün köyde elimizi yüzümüzü karla yıkadık iyi ki dışarıda kar var . İçmemize yardımlardan su yiyecek ,her türlü malzemeler bol bol sonradan geldi dedi. Yardımların paylaşımı hiç eşit olmamış. Kimi evine yığmış kapısını kilitleyip uzaktaki yakınlarının yanına gitmiş . Kimi de ortada yaş yerlerde kötü çadırların içinde kalıyordu.
İnsanlar perişan can derdindelerdi. Ölen insanlar bir çeşit kurtulmuşlardı. Ya sağ kalanlar umutları gitmiş, can korkusundan evlerine giremiyordu. Zaten çok binalar hasar görmüş yıkılmak üzereydi. Ah ülkem senin üzüntünü iliklerime kadar hissediyordum . Sılaya hasret yaşayanlar daha farklı bir duygu depreşmesinde oluyor zannederim. Enkazdan sağ çıkanların çoğunun öldüğünü dün haberler de söylediler. Yüz almış beş ,yüz doksan , iki yüz on yedi saatlerde sağ çıkan mucizeleri görmek ekran başında umut saçıyordu.
Çocukluğumu yaşadığım köy tarihe karıştı. Anılarım yalnız belleğimde hatırladığım kadar olacaktı. Sokaklar o eski toprak büyüdüğüm ev yoktu artık. Ölenleri topluca kefensiz ,yıkanmadan gömdüler. Çocuklar öksüz kaldılar. Çoğunun kimliğini dahi belirleyemediler. Yakınlarına çoğu kavuşamadan evlerin etrafında beklediler. Ölümün habersiz gelip yakalaması acıydı. On beş gün hiç banyo yapmayanlar çoktu .
Malatya’da bir genç enkaz altında sağmış. Yanındakiler ölmüştü. Afet kurtarıcılar sağ kalan genci çıkarmak istiyorlarmış. Genç beni bırakın diye bağırıp kaçmış . Ben çıkıp ne yapacağım artık bende ölmek istiyorum demiş ve sonra ölüsüne ulaşmışlar. Gönüllü kurtarıcının biri televizyonda ağlayarak anlatıyordu bu vakayı.
Enkazdan sağ çıkmış bir çocuğa nasıl yaşadın ne yaptın diye gazeteciler soruyordu. Çocuğun cevabı “ çişimi yapıp içtim, çiçeklerin yapraklarını yedim” dedi. O kadar çok ki hüzün dolu olaylar yazmakla bitmez. Bir annenin küçük bebeğine sarılmış , onu koruyarak ölüsüne ulaştılar. Kayıp çocuklar vardı . Bu çocuklar kaçırılarak bilinmeyen bir yerlere götürülüyordu. Bu çocukların geleceği ne olacaktı? Kimlere teslim ediliyordu. Umutsuz bakışları ve acıları görmemek mümkünsüzdü. Allah yardımcıları olsun demekten başka şu an bir şey düşünemiyorum.
Depremin bir de diğer görünmeyen başka yanı vardı. Hırsızlık çeteleri bu bölgeye Akın etmişti. Terk edilen evlere girip altın arama aletleriyle aramalar yaptığı açığa çıkıyordu. Bugün bizim Gölbaşı’ında sekiz kişiyi yakalamışlardı.
Adıyaman’dada olmuş böyle bir olay. Yakın bir tanıdığımdan duydum . Arama aletiyle girip dolapta tavuğun içinde saklanmış para ve altınları bulup kaçmışlar. Bir de araba plakaları başka şehirlere ait arabalarla gelip renkli çadır kurmuş yerleşenler. Herkes deprem bölgesinden kaçarken bu yerleşim niye ?
Bunu duyunca da aslında şaşırmadım. Suriye’den gelen insanlar çok ,ordada deprem oldu . Altı binden fazla insanın öldüğünü söylüyor televizyonlar.
Hatay çok kötü durumda . Binlerce ölüm ve binalar yıkılmış. Şehire yağma ile yerleşim olacağını başkaların eline geçeceğini bugün bir millet vekili oradan haber verdi.
Burda önemli bir konuya değinmek istiyorum . Japonya bir deprem bölgesi . Kuvvetli depremler sık sık oluyor. Ne kadar kayıp veriyor? On ,yirmi sayısını geçmiyor. Binalar depreme göre teknik usulü ile yapılmış.
Çarpık düzen , rant uğruna yapılanma bu kadar insanların hayatına sebep oldu. Deprem ülkesinde imar affı çıkar mı ? Müsade üç dört katlı olan yerlere diktiler katları neden ? Kim bunlara müsade verip imzaladı? Bu kadar insanlara yazık değil mi ?
Kışın ortada evsiz yurtsuz kalmanın nasıl bir şey olduğunu onlar bilir. Ne kadar empati yapsakta çok zayıf kalırız. İki yüz, üç yüz bin insanın öldüğünü söylüyorlar . Kayıtlı olan kırk dört bini geçti. Binlerce yaralılara ne demeli. Gözünü, ayağını, elini kaybedenler sakat kalmış insanlar içler acısı.
Bu hüzün dolu konuyu yazmak bana da kolay olmadı. Kardeşimin hanımını aradığımda abla “ babamla çocukluk resimlerimde yok oldu yıkılan evde “ dedi. Yutkundum ne cevap vereyim bu söze .Bazen konuşamayız . Sözün bittiği yerdir orası. Yüreğimi kaşıkla oyuyorlar gibiydim.
Fer
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.