- 347 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ÖRNEK ÖĞRETMEN
Zeynep, anası hiç okuma yazması olmayan, babası da ilkokul üçten terk, tutucu bir köylü ailenin kızıdır.
Babası çok baskıcı, eli dayaklı olduğu ve sürekli anasının yediği dayaklara şahit olduğu için de çok içine kapalı, bildiği şeyleri bile anlatmaya cesareti olmayan birisi olup çıkar.
Bunu ilk farkeden ilkokul birinci sınıf öğretmenidir. Verilen tüm ödevleri eksiksiz yapar fakat, öğretmeni birşey sorduğunda parmağını kaldırmaya bile cesaret edemez, parmak kaldırmadığı halde, "bildiğini biliyorum, haydi sen söyle Zeynep" dediğinde de sesi çıkmaz.
Öğretmeni, milli bayramların birisinde okuması için ezberlemesi gereken bir şiir verir, bir günde ezberlediği halde;
Tahtada provası yapılırken yine sesi çıkmayınca, "sanırım senin sesinde sorun var, bundan sonra uygun olan heryerde bildiğin türküleri bağırarak söylemen gerekiyor sesinin açılması için" der.
Onceleri öğretmenin söylediğini, kimsenin olmadığı yerlerde deneyen ve olumlu sonuç verdiğini gören Zeynep, daha sonraları heryerde, kimseye aldırış etmeden türkü söylüyordur artık.
Bu şekilde utanmasını da yener ve kendine güveni gelir.
Öğrencisinin,verdiği taktikle başarılı olduğunu gören öğretmeni çok mutludur.Teneffüslerde omuzlarına bindirir gezdirir, "sen çok akıllı bir kızsın, mutlaka okumalı, kendini kurtarmalı, benim sana yardımcı olduğum gibi sen de başkalarına yardımcı olmalısın" der.
Işte ta o zamandan aklına koyar Zeynep okumayı, o çok değerli güzel insan öğretmeni sayesinde.
Koyar koymasına da, babasının hiç niyeti yoktur okutmaya. Anası, "ben zır cahilim, hiçbir şey bilmiyorum, okutalım" demesine rağmen, babası ısrarla karşı çıkar.
Neymiş efendim, "okuyup da katip mi olacakmış, sevgilisine mektup yazacakmış değil mi" gibi cehalet ürünü sözler işte.
Ne yapar yapar anası babasını razı eder okutmaya.
Şansı yaver gider ve ilkokulu bitirdiği sene köylerine ortaokul açılır.
Okulun ilk öğrencilerinden birisi olur artık Zeynep. Okulları A ve B olmak üzere iki şubedir.
Orta okulda da başarılı olmaya devam eder ve öğretmenleri tarafından çok sevilir. Derken, ikinci sınıftayken diğer şubeden bir çocukla birbiirlerinden hoşlanırlar.
Yaptıkları da, sadece karşıdan karşıya bakışmaktır.Çocuk ne kadar konuşmak için çabalasa da, Zeynep buna yanaşmaz.
Babası bir duyarsa kıyameti koparır, okuldan bile alır diye düşünür.
Çocuk da bir gün teneffüste eline bir defter tutuşturur Zeynep’in.
Bir bakar ki,defterin arasında yazılmış bir mektup ve bir de fotoğraf vardır.Telaşlanır, ne yapacağını bilemez, okul çantasına koyar, kimse görmeden bakar ara sıra.
Derken, gecelerden birisinde Zeynep mutfakta işlenirken, küçük kardeşi çantasını açar, defteri çıkarır, içinden düşen fotoğrafı da babası görür.
Babası hemen çağırır Zeynep’i, daha hiçbirşey sormadan çift örük yapılmış saçlarından tuttuğu gibi evin içinde hem sürükler, hem de sobanın yanında duran kömür kovasının içindeki kürekle rastgele heryerine vurmaya başlar.
Neye uğradığına şaşıran Zeynep, ’ölüyorum baba bırak" derken, anası da babasının elinden kurtarmaya çalışır. Artık bağıracak gücü bile kalmayıp yere serildiğini gören babası bıraktığı gibi Zeynep’in okul çantasını sobanın yanına boşaltır, "bundan sonra okul mokul yok sana, hepsini yakacağım sobada" der.
Artık sebebinin ne olduğunu anlayan Zeynep, can havliyle uzandığı yerden kalkar ve babasının ellerine yapışır.
"Ne olur yakma, beni okuldan alma, söz veriyorum bir daha kimsenin yüzüne bile bakmayacağım" diyerek yalvarır ve sonunda ikna eder babasını.
Verdiği sözü tutar. Kimsenin yüzüne bile bakmaz bir daha. Daha çok çalışır derslerine ve yatılı öğretmen okulunu kazanır.
Okumasını çok isteyen öğretmeni gibi bir öğretmen olur. Kendisi nasıl kurtardıysa hayatını,tüm öğrencilerinin de kurtarması için mücadele verir.
Adeta kendisini öğrencilerine adar, gecesini gündüzüne katar.
Bilir ki insanlığın en büyük sorunu ;
Tüm kötülüklerin anası olan cehalet ve yoksulluktur. Bu konuda da, öğretmenlere büyük görev düşmektedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.