- 578 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ÜMİDİNİ YİTİRME TÜRKİYE
Biz Türkiye olarak çok büyük bir Milletiz: Atıl olan değerlerimiz bize fazlasıyla yeter.
Ekilmeyen yüzlerce dönümlük tarlamız, kapısına kilit vurulmuş yüzbinlerce evimiz, kullanmadığımız milyonlarca malımız var.
Öyle köylerimiz var ki; Eskiden yüzlerce hanesi olan köylerimiz şimdilerde atıl kalmış; bir muhtar, bir imam düşmüş iki haneye. Okullarımız öğrencisizlikten kapanmış sıralar oturacak öğrenciyi, atanmayı bekleyen binlerce öğretmen okutup vatana faydalı nesiller bırakacağı çiçekleri bekliyor.
Sadece atıl olan bu köylerimizi depremzede ailelerle iskan etsek; çok değil bir senede, hem barınma, hem iş ,hem öğretim gibi acil çözülmesi gereken sorunlarımızı, atıl olan kaynaklarımızı bir an önce üretime geçmesini sağlayarak kalkınmanın en kısa yolunu teşkil etmiş oluruz.
Ekilmeyen tarlalar ekilse, yayılmayan çayırlar binlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvanla yayılıma salınsa; kuşlar uçar, dereler çağlar, tabiat canlanır bereket artar.
Atalarımız ne güzel demiş taşıma suyla değirmen dönmez diye; ne kadar eşya göndersek ,ellerine tomarla para versek, yıkılan harap olan yerlerde çaresiz şekilde bir ekmeğe bir damla temiz suya muhtaç duruma düşen, ağır depresyon ve psikoloji altında kalan depremzedeye bir faydası olmaz. Onları vakit kaybetmeden acilen yıkılan o ortamdan bir an önce toplumca her birey ve kuruluş tarafından el atarak kurtarmamız gerek.
Devletimiz acilen iskan politikasını geliştirip bu depremzedelerimizin yerlerini daha uygun bir yere; alt yapısıyla, iş imkanlarıyla dolu geçinebilecekleri olanakları sağlayacak şekilde, düzenlemesini yaparak, hak sahiplerine teslim etmeli. Bu olanakları en kısa zamanda düzenleyip sağladığı zaman tekrar geriye dönüş imkanları sağlanmalıdır. Vatanımızın her köşesi terki diyar edilmemelidir.
Biz Türk milleti engin hoşgörüsü ile nice diyarları fethedip uygarlıklar kurmuş bir ecdadın torunlarıyız bizleri bu gibi afetler yıkamaz; yeter ki bizler içimizde bölünmeyelim ümidimizi yitirmeyelim. Yıkıntılardan ders çıkarıp adımlarımızı ona göre atalım. Birliğimizi geliştirip kenetlendiğimiz zaman; bu gibi beklenmedik felaketlerin altından güçlenerek çıkmış oluruz...
24.02.2023 Mustafa AKGÜL
YORUMLAR
Alıştırdık!..
Hazırcılığa alıştırdık!..
Emeksiz tüketmeye alıştırdık!..
Marka düşkünlüğüne alıştırdık!..
Çalışmadan yemeye alıştırdık!..
Umursamazlığa, aldırışsızlığa alıştırdık!..
Bunlara sebep de maalesef bizler ve bizlerin çocukları oldu. Bizim büyüklerimiz yoksuldu ama zahmetle kazanır, rahmetle, bereketle, şükürle yerdi.
Şimdi ne zahmet, ne bereket, ne şükür kaldı.
Köylerde çobanlık yapacak eleman bulunamıyormuş. Hem de dünya kadar para verildiği halde.
Bağlar, bahçeler bakımsızlıktan kurudu, kaderlerine terk edildi, hem de gelişen teknolojik alet edavata rağmen...
Depremde "giyilmiş giyecek, kullanılmış eşya göndermeyin" uyarısı yapıldı. Devletimiz eksik olmasın, her vatandaşına elinden gelenin fazlasını yaptı.
Sizin dediğiniz gibi olsaydı bilmem beğenilir miydi?
Zaten çoğunun maaşı, işi gücü, birikmiş dünyalığı olduğundan çok şeye ihtiyaç bile duymadılar desem herhalde abartmış olmam.
Yazdıklarım sadece fikir teatisi...
Gördüklerimin, duyduklarımın ve şahit olduklarımın adeta bir yansıması.
Rabbim birliğimizi, dirliğimizi bozmasın.
Milletimize, vatanımıza kötülük, bela, felaket göstermesin.
Fitne, ikilik, hıyanet, bölücülük tohumları ekmek isteyenlere fırsat ve imkan vermesin.
Saygı ve selamlarımla...