- 494 Okunma
- 7 Yorum
- 4 Beğeni
TAÇ TAŞ
Camilerde, köprülerde kemerler var. Hep dikkatimi çekmiştir. Bu uyum nasıl sağlanıyor? Nasıl yıkılmadan dura biliyorlar? Kendimce doğru ya da yanlış bir kanaate vardım. Bütün sır kemerlerin ortasındaki taşta gizli. Diğer taşlar o taşın etrafında uyum içerisinde sıralanıp kemeri oluşturuyorlar. O taç taş hiçbir zaman diğer taşlara:
“ Ben olmazsam bu uyum sağlanamaz. Dağılır gidersiniz.” Demiyor. Asaletle yerini koruyor.
Şimdi yılların Mimarı Suat Kardeşim belki de diyecek ki:
“Tamam, askerlik anılarını yazıyorsun. Bizler de okuyoruz. Ama askeri personele kemer bilgisi verildiğini ne gördüm, ne de duydum. Eğer bir insan her şeyi bilmiş olsaydı, toplumların uyumu için
branşlaşmaya, liyakate gerek kalmazdı. Sen askersin askerliği bileceksin. Diğeri öğretmen öğretmenliği bilecek. Başkası mühendis, mühendisliğini yapacak. Gerekirse bilgi alınacak. Ama illaki benim dediğim olacak, denmeyecek. Ne diyor Ziya Paşa bir beyitinde:
“İdrak-i maâli bu küçük akla gerekmez. Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”
“Peki, bir insan her şeyi bildiğini söylerse ne olur?”
“ Rol çatışması başlar. Her şeyi yapacağım derken hiçbir şey yapılamaz. Yapılsa da yanlış yapılır. Düzen bozulur. Terzi mobilyadan anlamaz, mobilyacıda berberlikten. İşi erbabına yaptıracaksın erbabına…”
Ben de hile hurda yok. Bilmediğim bir konuda ahkâm kesmeye kalktım işte. (Ne dedim ben? Hile hurda mı? Hileyle hurdanın ne alakası var? Hile başka, hurda başka. Söylemin doğrusu hile hud’a dır. Çünkü hud’a: Aldatmak demektir. Bu bir galat-ı meşhurdur.)
Nereden nereye…
Şurada kendimizce şiirler, yazılar yazıyor, yazdıklarımızla bir mesaj vermek istiyoruz. Söz açılmışken TAÇ kavramının Edebiyatta yeri var mı? Mesela TAÇ BEYİT denilir. Ozanın isminin geçtiği beyittir. Bu kadar mı? Bence yazılarda da bir TAÇ CÜMLE olmalı. Yazının vermek istediği mesajı kısa ve öz olarak anlatabilmeli. Yazıda geçecek TAÇ CÜMLE o yazının anahtarıdır.
Niyetim ukalalık etmek değil. Şu acılı günlerde yüreklerimizdeki ufuneti dağıtmak, sohbet etmekti.
Saygılarımla…
YORUMLAR
İnsanında bu tıynette olması lazım, yani azıcık tevazu yahu, diyor Bedri Abim. Kimse sahip oldukları ile ya da makamları ile böbürlenmesin ki mülk, O'nun dur ... Benden sonra tufan düşüncesi sakat bir düşünce... Kutlarım abim...
Bedri Tokul
Sana çok teşekkür ederim kıymetli kardeşim benim.
Selam ve saygıyla...
Ağabey... Her şeye rağmen hayatın devam ettiğini bilen olgunluğun pek sarsılmamış, etkilenmemiş gibi görünen duruşu ve söyleminin (doğru bir açıdan değerlendirilirse) ne kadar bilgece olduğu anlaşılır...
Şehit babasının metin bir halde "Vatan sağ olsun" demesi de bu anlamda anlaşılabilir...
Çünkü, bir savaşı/mücadeleyi kazanmak bütün imkanların yanında gerekli olan morale ve inanca dayanır...
Mesela, Çanakkale'de bu ruh hakimdi...
Ağabey, bu yazınızda asker kimliğiniz dile gelmiş bence; bu milletin büyüklüğüne olan inancınız...
Selam ve saygılarımla
Bedri Tokul
O ilk günden beri ben de eşimde yemek yerken, kaloriferin sıcaklığını hissettikçe
kendimizi suçlu gibi hissettik. Hala da öyleyiz.
Bu yazının yazılma nedeni hem kendimi ve hem de okuyanı bir nebze de olsa acıdan
uzaklaştırmaktı.
Acımız dayanılır gibi değil. Bir çok insan gibi bizimde yüreklerimiz yangın yeri.
Maalesef elden de bir şey gelmiyor işte...
Selam ve Saygıyla.
Bizim karadeniz bölgesinde bu taş kemer köprülerden çok var. Çok otantik, çok orijinal görünüyorlar. Özellikle turistlerin çok ilgisini çekiyor.
Bu yazının da bir ilgi çekici yanı vardı elbet. Taç cümle, şu acılı günlerde yüreklerimizde ufuneti dağıtmaktı.
Mesela ufunet kelimesini ben şimdi öğrendim.. teşekkür eder, saygılarımı gönderiyorum.
Bedri Tokul
Ufunet pis koku anlamına gelse de, bir anlamı da yüreklerden atılamayan sıkıntı demektir.
Nedendir bilmiyorum. Ben çok az kullanılan eski kelimeleri kullanmasını seviyorum. Yaşlılıktan olacak herhalde.
Ben de sana çok teşekkür ediyor selamlarımı gönderiyorum.
Has bacım benim...
Bu bir galat-ı meşhurdur.
"Göz var izan var"
Yazılar bölümüne vakit buldukça uğruyorum ve gözlerime çok iyi yazılar da düşüyor.
Maksat muhabbet olsun öyleyse:
"Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü" derler ya hani
zürefanın "zarif" kelimesinin çoğul anlamına geldiğini de not düşerek; eski yapıtlarda bilim ve sanattaki dürüstlüğü, sağlamlığı ve güzelliği;
yazınızda duru ve düşündürücü muhabbet zarafetini söylemeden geçemeyeceğim
Tebrik ediyorum
Selâm ve dahi saygı ile...
Bedri Tokul
Dilimize yerleşmiş bir çok galatı meşhur var.
Örneğin:
Dile dolamak anlamına pelesenk diyoruz. Oysa pelesenk bir ağaç türüdür. Kelimenin aslı persenk dir
Selam ve saygıyla...
Hahahaha
Demem, hele sana hiç demem.
O taşın adı KİLİT TAŞI yalnız. TAÇ TAŞ da güzel olmuş aslında.
Senin de dediğin gibi o taş o kadar önemli ki sistemi ayakta tutan o taş. İşin püf noktası yani.
Yazıda belirttiğin meslek ayrımı çok önemli. Ben de hep vurguluyorum. Bilmem kaç bin yıllık insanlık yaşamında oluşmuş bu.
Senin de dediğin gibi maşallah her işten anlayanlar var. Her işten. Mühendise, mimara, askere, doktora, muhasebeciye, meslek öğretmeye kalkanlar var. Ben ona karşıyım işte.
Çok güzel bir yazı olmuş.
Gerçekten çok bunalmıştık.
Değişik bir soluk olmalı.
İyi olmuş sağol.
Kelden öptüm.
Bedri Tokul
Biz dostuz. Aynı düşünüyoruz.
Ne mutlu bize...
Teşekkürler Suat'ım.