Geçmişten Gelen Acı
Kahvem acı.
Bir şiir yazar unuturum dedim içimden. Şiir yazarak unutmak benim için aslında asla unutmamak demekti. O şiiri okudukça hissettiğim tüm duygular geri gelecek içim tekrar tekrar burulacaktı. Buna gerek yoktu. Hem de hiç gerek yoktu.
Söz verdikten sonra mutlaka tutan ben, söz konusu kendime verdiğim sözler olduğunda asla tutamıyordum.
’’ Söz ver, bir daha güvenmeyeceksin ’’
’’ Söz ver, bir daha affetmeyeceksin ’’
’’ Söz ver, kimseye ikinci bir şans vermeyeceksin ’’
Tuhaf değil mi?
Hepsini defalarca kez kendime söylememe rağmen tekrarladım. Gülüp geçemedim. Düşüp geçemedim. Kalakaldım. Hep ben kalakaldım.
Bugün şöyle bir soruyla karşılaştım.
İçinizdeki duygusal boşluğun sebebi nedir?
Cevabı çok açık ama yüzleşemiyorum.
Her neyse, içim soğumadan uzun uzun yazayım. Kalıpların dışında, kendime dönük yazayım.
İçime kapana kapana yazayım.
Göz yaşı dökmeden hıçkıra hıçkıra...
Boşluğa düşe düşe!
Bir zamanlar evde müziğin sesini sonuna kadar açarak ve bana en uygun olan o sözleri okuyarak ( şarkı sözleri ) dertlerimi dertop yapıp arkaya atıverirdim.
Evet genç olmak şahane. 27 yaşında insan level atlamış gibi hissedebiliyormuş. 30a merdiven dayamış oluyorum herhalde. Niye yazıyorum diye düşünüyorum günlerdir...
Acaba benim yeteneğim niye yazı yazabilmek oluvermiş?
Toparlanmak için önce dağılmak gerekiyormuş.
Zaman, zaman içindeymiş ama görmek gerekiyormuş.
Masallara inanmak, kovalanırken yakalanmamak, severken abartmamak da gerekiyormuş.
- Ben bir yolcu...
diye başlayan o nakaratı sessizce söylüyorum aklımdan.
Dudaklarım kıpırdamıyor.
Ne iyi gelir şimdi bana bilmiyorum.
Bilmemek bulmamaya denk değildir ama.
En güzeli
kendi kendine armağan etmek şiirleri
böyle ziyan da olmuyor...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.