- 360 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Her Adımda Sanat
HER ADIMDA SANAT
Tesadüf diye bir şey olmadığını ikinci romanım Gülce ‘den sonra inandım. Mahlas olarak kullandığım isim yazdığım romanımda kahramanlardan birinin adı iken romanın adını da aldı. Rüya gibi sesimdeki hisleri sözcüklere yansıtmaya devam ederken Ayhan Akgül hocam her zamanki gibi “yaparsın” sözüyle motive ederken kitabın kapak resmi, tanıtım reklamları bende derken üzerimdeki yüküm büyük ölçüde hafiflemişti. Diğer yandan romanımı kim ön okumasını yapar, görüşlerini söyler düşüncesinde iken Ali Özenç Çağlar hocamın gönüllü olarak “dosyanı gönder ben okurum görüşlerimi seninle paylaşırım.”derken işin zor kısmı da bitmişti çünkü ardından yayın evi arayışı içindeydim yine Ali Özenç Çağlar hocam ona da çare olmuştu.Artshop yayıncılık sahibi Vedat Akdamar beye tavsiyesi ile romanım yayına hazır hale gelmişti.Vedat bey de özveri ile hızlı çalışması ile çok kısa zamanda romanım matbaadan çıkmıştı.Vedat bey beni 7 Aralık,8 Aralık,9 Aralık tarihlerinde etkinlik olacağını 9 Aralık Cuma günü de gelirsem benimle birlikte üç yazarın bulunduğu kitap tanıtım imza günü düzenleyeceğini söyledi.Bende bu zarif daveti kabul ettim dördüncü yazar da ben oldum.Kitabımı görme merakı heyecanı ile hazırlıklarımı yapıp.Samsun Vezirköprü’den otobüs biletimi aldım.Salı akşam otobüse bindim.Çarşamba sabah erken saatlerde değerli arkadaşım Halise Cömert Irmak eşi Hüseyin Irmak abim beni Esenler otogarında samimi yürekle karşılayıp evlerine götürdüler huzur kokuyordu evde bana ayrı oda açmışlar valizlerimi yerleştirdiler .Kahvaltı çay eş dost selamı derken arkadaşım “ hadi sana buraları gezdireyim”sözleri ile apar topar hazırlanıp kendimi dışarıda buldum.Biraz gezdikten sonra akşam etkinlik için hazırlanacağım için eve gelip yemek yedikten sonra araba ile Taksim’de Cervantes kültür evine saat 19.00’da oraya gittik.
Cervantes kültür sorumlusu David Duperier Bianco ‘nun samimi karşılaması ile sıcak bir sohbetle tanıştık ardından hemen Artshop yayınevi sahibi Vedat Akdamar bey ve eşi Şenay Akdamar hanımın gelmesi ile hal hatır sorduktan sonra diğer konuklarla tanışma merasimi başladı. Papirüs edebiyat dergisi genel yayın yönetmeni Mesut Şenol bey kitabını imzalayıp kartını verdi bende kitabımı imzalayıp kendisine takdim ettim.Ve ardından Filiz Civaner Papirüs dergisi genel yayın yönetmen yardımcısı ile tanışmamızın ardından sıcak sohbetle birbirimize kitap imzalayıp verdikten sonra kartını verdi ardından resimler çekildi.Uruguay konsolosu Diego Perez Gomar ile tercümelerle diyalog kurup tanıştıktan sonra imzalı kitabımı imzalayıp verdikten sonra söyleşi başladı.Ödüllü yazar şair tiyatrocu Uruguaylı Juan C. Tajes konuşmaya başladı Türkçeye çeviren tercüman eşliğinde akıcı sanat dolu bir söyleşi ile o gece sonlandı.Arkadaşım ve eşi araba ile beni alıp eve döndük. Geç vakitlere kadar süren konuşmalarla yatıp sabah erken kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra 8 Aralık Perşembe günü Sanata evet etkinliğinde vaktinde Taksim Beyoğlu’nda Sevgi Soysal Kütüphanesindeki yine arkadaşım ve eşi olmak üzere söyleşide yerimizi aldık. Bir gün önce tanıştığım kişilerin yanı sıra söyleşiye ve izlemeye bir çok kişi katılmış kalabalıktı. Konuşmacılar;Oyuncu yönetmen yazar Tamer Levent,Artshop yayınevi sahibi Vedat Akdamar ve eşi Şenay Akdamar, Marka Danışmanı Hakan Kural,Avukat Ressam Akın Ekici,Şair Gordona Vlajic,Oyuncu Tiyatrocu Gülsen Tuncer,Şair oyun yazarı performans sanatçısı Juan C.Tajes,Yunanistan’lı Şehir Tiyatrosu genel sanat yönetmeni Lefteris Ciovanis,İzev Vakfı Başkanı Merve Kılıç Kural,Uşak Üni.İletişim Fak.Yeni Medya Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sevtap Aytuğ,İ.Ü Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Simge Pınarbaşı,BAU Sosyoloji Bölüm Başkanı Prf.Dr. Nilüfer Narlı, İ.Ü İngilizce İktisat Bölümü Doç.Dr. Volkan Hacıoğlu,Psikolog Aile Danışmanı Yeliz Arda .Bu güçlü kadronun söyleşisi bittikten sonra kitabımı imzalayıp Tamer Levent ,Gülsen Tuncer ,Lefteris Ciovanis ile tanışma merasimi resim çekindikten sonra akşam saat 18.00 oldu. Bir ara İtalyadan konuk şair Stefano Caranti ile kısa bir tanışma konuşması yaptık. Kütüphanenin kapısına bizi restorana götürecek küçük otobüs geldi. Konuşmacı arkadaşlarla birlikte Wall of İstanbul alışveriş merkezine otobüsle gittik orada Kadırgalı Restoranın çalışanları sıcak ilgili bir şekilde bizleri karşıladı önceden hazırlanmış masamıza yerleştirip hemen servise başladılar çok şık bir restoran yemekleri de on numara.Sohbetimiz çay kahve ile devam ettikten sonra gece 22.30’da oradan ayrıldık eve döndüğümde yorulmuştum ama evde tanıştığım kişileri anlatıp söyleşilerinden bahsederken yine saat gecenin 02.00 olmuştu.Ertesi gün sabah erkenden saat 08.00 uyandım yeter ki sanat olsun yorgun olsam da şarj edilmiş gibi enerjik oluyordum.Kahvaltımızı yaptıktan sonra hazırlanmaya başladım günlerden Cuma imza günümdü bugün daha fazla özenli olmalıydım kıyafetlerimi giymeye erken başladım.Malum İstanbul trafiği yoğun olduğu için yola erken çıktık.Yine adres Taksim Beyoğlu ama mekan farklı İstiklal caddesinde tarihi Mısır apartmanı Yüksek Ticaretliler Marmara Lokali idi.Evet gerçekten tarihi apartman merdivenler eskinin mermerinden yapılmış tırabzanı oymalı kapısı ahşap camları ahşap sanki zaman makinesinden yüzyıllar öncesine seyahat etmiş gibiydim.Oldukça kalabalık farklı insanlar vardı başka ülkelerden sanatla uğraşan sanat severler bulunduğumuz mekanın dernek başkanı olan Yusuf Süleyman Karabağ beyle tanışıp kısa sohbetimizden sonra Gülce romanımı imzaladım,ödül alacak yazarlarımız en iyi klip dalında her şairin klibini izledikten sonra plaketleri daha sonra da kısa konuşmalarından sonra Genç Şiir İstanbul etkinliği kapsamında bir çok şair şiirlerini seslendirdi bende Titanik Gibi Batarken adlı şiirimi seslendirdikten sonra karşımda bana yabancı gelmeyen tanıdık birini gördüm resmimi çekiyordu.Evet bu şair Samsun ‘dan İbrahim Coşar hocam diye kanaat getirdikten sonra o giderken kapıya kadar çıkıp kendisi ile konuşup kitabımı imzalayıp kendisine verdim işi olduğu için kalamayacağını söyledi. Program teşekkür konuşması ile bitince kitaplarımız kitap severlerin beğenisine sunuldu. Isparta’dan gelen bir sanat sever romanımı imzalamamı istedi arkadaşım ve eşinden başka kimsem yok derken orada şair yazar Osman Öztürk bey imzalı kitabımı aldı biraz konuştuktan sonra bir şiir kitabını imzalayıp takdim etti.Ve ardından Bir bey ceketinin düğmelerini ilikleyip “Merhaba Tuba hanım ben Garbis Kayacan” diyerek kendini tanıttı.Sosyal medya hesaplarımdan takipçim hiç görmemiştim kitaplarımdan almıştı şiirlerime güzel yorumları ile sayfama değer katan saygı değer bir bey efendi sonra konuşmaya başladık Vezirköprü’de doğmuş çocukluk ve gençlik yılları orada geçmiş Vezirköprü sevdalısı Garbis Kayacan memleket özlemi ile havasına suyuna selam söyleyin derken oldukça duygusal anlar yaşadık.Değer görmek ne güzel çok mutlu olmuştum imzalı kitabımı aldıktan sonra fotoğraf çekinip Garbis bey oradan ayrıldı.Vakit geçmişti saat 17.30 olmuştu.Kapıdan içeriye elinde çiçekle yanında genç bir kızla birlikte Vezirköprü konfederasyon başkanı İsmail Ceylan bey girdi ve yanıma gelerek “Tuba hanım biz arkadaşlarla sizi kutlamak ve imzalı kitabınızı almaya geldik” dediler.Çok duygulandım kalabalık bir gruptu hepsi ile tanışıp fotoğraf çekindik.İmza günüme katılarak destek olan kıymetli hemşerilerim ;
Samkon Genel Başkan yardımcısı Eyüp Ercan, Vezdef Genel Başkan Vekili İbrahim Karaman, Genel Sekreter Orhan Kartal, Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Naci Ertürk, Türkmen Köyü Dernek Başkanı ve Vezdef Genel Başkan Yardımcısı Mithat Akyüz, Esenyurt Vezirköprülüler Dernek Başkanı Hasan Akkaya, Başkan Vekiili Bayram Şahin, Vezdef Genel Başkan Yardımcısı İsmail Çetin, Vezdef İstişare Kurulu Başkan Yardımcısı Veysel Şenses bu mutlu günümde yalnız bırakmadıkları için hepsine de ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.Toplu resimler ardından saat 18.30 ‘ da Mısır apartmanından ayrıldık arkadaşım Halise Cömert Irmak eşi Hüseyin Irmak ‘la birlikte İstiklal caddesini gezdik orada tarihi kiliseyi de gezdim malum yılbaşı yaklaştığı için ziyaretçisi oldukça çoktu renkli çam ağaçları ile süslenmişti çok yüksek tavanı vardı güzel bir mimari ile işlenmiş dua edenleri gördüm.Mum dikip dilek tutanları oranın görevlisi ile sohbet ettim fotoğraflar çekinip araba ile dönüş yolunda hareket ediyorduk arkadaşım ve eşi sürpriz yaparak beni akşam yemeğine lüks bir restorana götürdüler yemeklerimizi yedikten sonra çay eşliğinde sohbet edip eve döndük.Eve gelince kaldığımız yerden sohbete devam ettik vakit epey geç olmuştu yattık.Sabah saat 10.00 gibi kalktık kahvaltımızı hazırlarken etkinliklerin panoramasını da yapıyorduk Cumartesi bugün bir acelemiz yok programlarız bitti.kahvaltıdan sonra hazırlanıp Hüseyin abinin iş yerini ziyarete gittik çay içip sohbet ettikten sonra Başak Şehir ‘in çarşısını gezdik semt pazarını dolaştık.Eve geldiğimizde akşam olmuştu.Akşam yemeğimizi yedikten sonra hep birlikte arabaya binip Sultanahmetli adında bir kafeye gittik. Çok şık ve güzeldi. Çayla başlayan muhabbetimiz kahve ile devam etti vaktin nasıl geçtiğini anlamadık saat gece 02.00 olmuş eve geldiğimizde biraz daha oturduktan sonra yattık.Sabah kahvaltı yapıp hazırlandıktan sonra oraya yakın alış veriş merkezlerine gidecektik benim İstanbul’da son günümdü akşam 20.00 otobüsüm hareket edecekti.Acele ettik ama her yeri gezmekten çok yorulmuştuk.Akşam yemeklerimizi yedikten sonra valizlerimi düzenledikten sonra arabaya yerleştirip istikamet Esenler Otogarına doğru yol aldık.Otagara vaktinde gelmiştik kalkış vaktini beklerken son espriler havada uçuyordu baya eğlendikten sonra Vezirköprü’ye gidecek olan otobüs gelince koltuğuma bindim.Bir hüzün çökmüştü içime ama belli etmedim. Sevgili arkadaşım değerli eşi Hüseyin abimle vedalaştık. Teşekkürlerimi sunuyorum kendi evimde gibi güzel günler yaşattınız bana dolu dolu hareketli eğlenceli geçen koskoca beş gün sağlık olsun dedim anneme kavuşuyorum. İnsanın bir yanı hasretse diğer bir yanı vuslattır. Karanlıkta ışıltılı incili köprüden geçiyordum. Camdan dışarıyı izlerken yansıyan parlak anılarıma şiirler yazmaya başladım bile uğurlar olsun…
Yaptığım çalışmalarımda emek veren herkese çok teşekkür ederim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.