- 336 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Olmak Ne Bilir Misin Dayı?
Söze nasıl başlanır bilemiyorum… Söyleyebileceğim çok da bir kelimem yok. İçimizde hüzün, kalbimize çökmüş büyük bir acı var. Geriye gelmesi mümkün olmayan umutlar, acılar ve ne yazık ki kayıplar var. Ne peki bunların sebebi? Fay hattı mı ya da önlem almaktan kaçındığımız büyük bir gerçek mi? Tedbirsizliğin sonucunda büyük kayıplar yaşıyoruz, geriye gelmeyecek onca insan, onca kayıp, psikolojik çöküntü, enkaz, evlerini kaybetmiş insanlar ve bunlardan binlercesi… Ne uğruna neler kaybediyoruz… Değdi mi bunca şeye sorguluyor insan. Cevap çok basit Değmedi! Ciddiye almadığımız şu ömrü bir anda çöp ediyoruz, bir anda mahvediyoruz, bir anda yıkıyoruz ve bir anda o yıkıntının altında kalıyoruz…
Hangi annenin evladı için ağladığına teselli oluruz, hangi babanın evladı ölmesine rağmen elini bırakmayışına teselli olabiliriz, hangi annenin evladı yaşasın diye kendini feda etmesine teselli olabiliriz, hangi hayvanların kaybedişlerine teselli olabiliriz, hangi umutla, hayallerle yaşadığı o yuvanın yıkılışına teselli olabiliriz. Hiçbirine!
Ben bir anne değilim, bir baba, bir ağabey, bir hayvan değilim ama ben bir insanım. Duygularım yoğun, yaşadıklarını yaşamadım ama o yüzlerdeki okunan acıyı iyi bilirim, bir insanı kaybettiğindeki yıkımı bilirim. Bir evladım ve annemin canı acıdığında içimin yanışını iyi bilirim. İnsanız… İnsanlığa gelince söyleyecek çok lafımız var ama o kayıptaki sebep oluşlarımız… Bu acılı kayıba nasıl çözüm bulabiliriz. Hangi çözüm bir çocuğa annesini ve babasını getirmeye yetecek, hangi çözüm bir evladın geri gelmesine yetecek, hangi çözüm bir hayvanın yaşamasına yetecek… Hangisi? Hiçbiri…
Beş gündür ülkece büyük bir acı yaşıyoruz, yastayız… “ Umut “ kelimesini çok severim ama bir umudum, bir umudumuz yok. O yeşerttiğimiz umutlar bizlerin dikkatsizliği yüzünden yeşermek yerine birer birer soluyor ve bu yüzden yeşertemiyoruz… Mucize’nin varlığını bilirdim lakin tanık olmak çok başka. Allah’ın bir mucizesi var gerçekten. O kadar uzun saatler enkaz altında kalmış en ufak yarası olmayan, o kadar saat sussuzluğa ve açlığa dayanabilecek olmak… Gerçekten büyük bir mucize… Enkazın altından çıkabilen mucizeler için birlik olup mutlu olabilen milletiz, yeri geldiğinde mutluluğu da üzüntüyü de acıyı da iyi paylaşırız bilirim… Belki de tek umudumuz yeri gelince bir olabilmekte…
İnsan, insan olmak nedir bilir misin dayı? Gün geliyor ve insan insan olmaktan bile utanıyor. Uyuduğum uyku gözlerime yaptığım hata gibi, rahatça yediğim yemek de içtiğim su da boğazımda düğüm gibi, üşüdüğümü söylediğimde dışarıda bekleyen depremzedelere yaptığım haksızlık gibi. Benim kanım değiller ama biz insanız. Kiminin eşi, kiminin dostu, kiminin arkadaşı, kiminin ailesi… Böyle bir durumda rahat olmak mümkün değil. Rahatça uyumak, bolca yemek, su içmek mümkün değil. Rahat olunmamalı çünkü öylesi bir gün değil. Birilerinin canı gidiyor, birileri şehit oluyor, birileri yara alıyor, birileri kendini feda ediyor… Kelimelerin bittiği yerdeyim…Anlatamıyorum.
GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYEM!
Orhan Veli Kanık’ın bir şiirini armağan ediyorum:
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava…
İnstagram: ilaydakardas3