- 366 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
ANI
Küçük ve uysal bir çocuktum. Sürekli evin etrafında oynarım. Köy evi evimiz. İki katlıdır. Altında hayvanlar kalır. Bir tarafı davarlara aittir. Diğer tarafında buğday ambarı vardır. Ambarda seksen şinik buğday vardır. Buğdayı Tespili’deki tarladan getirdik. Buğdayın içi melemirlidir. Garaca,pakla deli ne ararsan var. Babam eşeğin sırtına bir çuval buğdayı yükler. Doğruca su değirmenine götürür. Unu babam zaval gibi öğütür. Anam un acılmıyor ve çörek gara oluyor diye çekişir. Ben sabah tandırda bişen ilk çöreği gapıp mideye indiririm. Bazen gardaşlarımın birıyle gavga ederim. Evreğeç oklağa ne varsa kafama gelir.Tarlada orakla ekini biçeriz. Şelek şelek getirip harmana atarız. Yağmur yagar bazen. Saplar iyice ıslanır. Dirgenle dağıtıp kuruyunca Vaysal’ın patosuna atarız. Sap saman olur her yanımız. Kirlenen ve terleyen vücudumuzu damın içinde bir güzel banyo yaptırıp rahatlatırız. Ambarın önünde Garamaya’nın ekiz oğlakları yatıyordu. O sene gıran gelip de gonu gomşu oğlak alamayınca oğlağın birini komşunun keçisine üvey evlat olarak verdik. Ancak ben buna çok öfkelendim. Keçiyi ve oğlağını dışarıya bıraktım. Bunu duyan komşumuz ikiz oğlağı geri getirdi. Buna çok sevindim. Ancak evdeki oğlak çoktan hayatını kaybetmişti. Barakada öküzlerimiz vardı. Mor öküz adamı süserdi.Gırmızı öküz uysaldı. Fındıkta ona posta koyacak bir başka öküz yoktu. Öküz vuruşturmasını çok severim. Gırmızı tosunu meke sapıyla besledim. Höçgürü dağ gibi oldu. Goca Harman’a çıkardım. Yerleri ayaklarıyla ve boynuzuyla hiddetle kazıyor. Avazı çıktığı kadarıyla Dırıl’a doğru hörüyordu. Gısacık’ın tosunuyla gapıştı. Kahtan aşağı birbirini attılar. Kimse ayıramadı. Önüne gattığı tosunu yoruluncaya kadar kovalardı. Fındıkta Darağıl’ın armıdın orda harmanı çektirdik. Ben güçcük biriydim. Benim görevim harman çekilirken patostan çıkan buğdayı çuvala koymaktı. Harman işi birkaç saat sonra bitti. Yemeği yedik. Garşıdan sesler gelmeye başladı. Delioğlan önüne bir iki çocuk katmış. Bağıra çağıra yoniz eriğinin altına geldi. Birden anamla gavga etti. Harmanı bekleyen abilerim de gavgaya garıştı. Anam hamileydi. Doğuma bir ay gibi bir zaman vardı. Doğruca mıktarın yanına gitti. Mıktarın evi bir iki saatlık yoldu. Ertesi gün ebem delioğlanla anamı sulk etti. Sarı oküz harmandaki buğdayları garın dolusu yemiş ve garnı şiştikçe şişti.Göğ daş içirdiler. Havızın içinde su serptiler, goğdular. Ama sarı öküz bir deri bir kemik kaldı. Mor öküz tek kaldı. Karşısına eşeğe hamıt goyup çifte koştular. Hebelik’te tarlamız vardı. Sabanı, boyunduruğu, bideri götürdük. Eşekle öküzü sabana goştuk. Ordan burdan evlek çekerdik. Aralarını gazmalardık. On gün orakla ekin biçen babam şelek çekmezdi. Şeleği anam bir haftada bitirirdi. Buğdayı ve samanı eşşekle getirirdik. Davarı, goyunu seğip sürerdik. Aralık sonuna kadar dağda yayılırdı. Birgün gara haber geldi. Sekiz davar altı goyunu gurd yemişdi. Günlerce gecelerce çamınan yitik aranırdı. Çobanlara sorar heçbir habar alamazdık. Yazılı Ardıç’ta gurdun habarı geldi. En çok tohumluk guzunun yenmesine üzülürdük. Ataşlığın başında oyururduk. Ataş iyice yanıp gorlanınca bezdirme yapardı anam. Hızmandan erinik yağı çıkarır üstüne sürerdik. Bazen de guş böreği yapardık. Yannığı bin fişek darbesiyle yağ ederdim. Davarı sağıp gelen anam yüzünü alırdı. Akşam olunca laf etmeye çamla uzak bir goşuya giderdik. Onlar da bize gelirdi. Hava soğuktu. Dışarıda rüzgar esiyordu. Çoçuk soğuktan üşümesin diye beni çift sürmeye götürmemişlerdi. Ataşlıktaki bir eskiyi çulun üstüne koydum. Duman yükselen evden üstüme kilitlenen gapı zorla açıldı. Bir helke su yangını söndürdü. Ben orakla tapdöşeğini ekini birlikte biçerdim. Abim öküze gan işediyor diye ayırırdı. Mor öküz gan işeyince tecire sattık. Parasıyla babam dişini yaptırdı. Tek galan eşek sürgüsüyle dolaşırken Garamasıt Oluğu’nun önünde devrilip ölünce ekme biçme işi bitti. Babam Çukurağa’ya ekin biçmeye giderdi. Üçte bir beşte bir ne verirlerse getirirdi.