- 266 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Yürekliler
İNSAN YÜREKLİLER
Şubatın soğuğu inceden inceden işliyor bedenlerimize. Daha sıkı giyiniyoruz, daha bir sıkı kapatıyoruz kapımızı ve pencerelerimizi. İçimizi ısıtacak ne varsa yükleniyoruz, yeter ki üşümeyelim diye. Zorluyoruz kombilerimizi, sobalarımızı tek ısınalım diye. Öylesine güzel ki yaşantımız keyfimize diyecek yok doğrusu. Kimsenin aldırış ettiği yoktu böylesi durumlara. Ama o gün gelip çatınca her şey değişti birden. Kara bir güne uyandık Şubatın altısında. Maraş’ımız, Adana’mız, Hatay’ımız, Malatya’mız, Diyarbakır’ımız ve diğer güzelim şehirlerimiz. Güneş doğmadı o gün hiçbirinin üzerine. Gecenin ayazıyla, depremin şiddeti bir araya geldi. O gün bugündür Güneş de doğmuyor, sabah da olmuyor.
Tarifi güç bir acıdan bahsediyorum. Saatlerimiz takılı kaldı 04.17’ye. Binlerce ölü, binlerce yaralı, binlerce yıkılan bina ve binlerce kurtarılmayı bekleyen canlar. Son yüzyılın en şiddetli depremlerinden birini yaşadık. Gözlerimiz görüp kulaklarımız işittikçe soğuktaki canları bedenlerimiz buz kesti, yüreklerimizse yangın yerine döndü. Ağlayan, inleyen masumlar; tir tir titreyen bebeler ve dört gözle kurtarılmayı bekleyen insanlar… Her taraf virane, adım atacak yer yok enkazdan. Gözü yaşlı büyükler, tek bir dilekleri var: can parçalarının bir an önce kurtarılması.
Bu o kadar kolay değil. Şanslı olanlar kurtarılıyor hemen ama ya olmayanlar? Saatlerce göçük altında bekleyenler, canla başla çalışan yardım ekipleri. Kimler yok ki içlerinde? AFAD, AKUT, Kızılay, polis, jandarma, Mehmetçik ve sağlık ordusu. Dahası mı? Sivil Toplum Örgütlerinin gönüllüleri, vatandaşlar, yardım etmek isteyen niceleri. Kolay değil bu acıya göğüs germek. Çelik gibi sinirler, dimdik ayakta duran Devlet ve her daim Devletinin yanında olan millet. Bitti mi sanırsın? Bitmez. Renkler, diller farklı olsa da gözyaşının rengi aynıdır deyip yollara düşen nice milletin umut savaşçıları ve Allah’ın sessiz kulları eğitimli köpekler. Yekvücut bir millet, yekvücut olmuş bir insanlık gördüm ben ekranlarda. Daha dün birbirinin yüzüne bakmayan insanların elim olaydan sonra yan yana omuz omuza verip yardım beklediğini gördüm.
Geldi o yardımlar çok şükür. Yardım beklese de hala masumlar, yalnız değildi bu sefer canlar. İlk andan itibaren hissetti Devletin varlığını ve Anadolu halkının yardımseverliğini. İçimizde hala insanlık varmış dedirtti bize. Yediden yetmişe herkes hayatında hiç görmediği kardeşlerine yardım etmek, onlara umut olmak için koşuyordu. Ben kavramını yitirdi o gün insanlık. Biz olduk. Biz. Dolup taşan tırlar, ardı arkası kesilmeyen yardımlar… Anadolu insanı, gerçek yüzünü gösterdi bir daha. Sıcacık evlerimizde ısınmaktan, sevdiğimiz yemekleri yemekten utanır olduk biz o günden beri.
O gün ne kadar güçlü, ne kadar büyük bir millet olduğumuz bir kez daha anladım. Ve o gün her şeyi bir kenara bıraktı insanlık. Kırgınlıklar, kavgalar, siyasi çıkarlar ve daha nice kârlı işler… O gün her şey, herkes eşitlenmişti sanki. Özlediğimiz, hayalini kurduğumuz o güçlü Türkiye geldi gözlerimin önüne. Her şeyin gelip geçici olduğu bir dünyada acılar bir araya getirmişti bizleri. Eminim çok şey öğretti bu acı. Gönül isterdi ki hiç yaşanmasın. Ama geldi ve yaşandı. Yürekler yandı, feryatlar arş-ı alayı titretti. Gözyaşları sel oldu ama yine dinmedi acılar. İnsanlığın yaptığı, yapabildiği yaraları sarmaktı, acıları paylaşmaktı. Çok şükür bu sınavı geçebildik. Milletçe üstelik. Sen ben kavgası olmadan biz olunabileceğini öğrendik, gösterdik herkese. Giden canların acısını hissettik en derinden, hissetmeye devam edeceğiz. Biliyorum, gidenleri geri getiremeyiz ama mağdurların acılarına ortak olabiliriz. Bir nebze de hafifletebiliriz acıları. İnsan olmak bunu gerektirir. Şairin de dediği gibi ‘’Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim.’’
Yüreği kardeşi için atan, kardeşinin acısıyla dertlenen insan yürekli dostlara selam olsun. Tüm ölmüşlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
NECATİ DİLEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.