- 864 Okunma
- 13 Yorum
- 1 Beğeni
HASTANE KAPILARI-2
Durum ortadaydı. Kolumdan ameliyat olabilmem için Endokrin’i geçmem şarttı. Bana küçük bir şeker takip defteri verdiler;
“Günde üç sefer şekerini ölçüp bu deftere kaydedecek bize getireceksin. Biz de şekerinin durumuna göre insülin iğne dozunu ayarlayacağız.”
Günde üç sefer şeker ölçmem üç sefer parmaklarımı delmem demekti. Katlanacaktım. Başka çözüm yoktu. Şeker takip defteri elimde günlerce gittim hastaneye. Sıram gelinceye kadar hastalarla sohbet ettim. Neler duydum neler gördüm.
“Geçmiş olsun. Neyiniz var?”
“ Belim ağrıyor. Sabahın köründen beri bekliyorum. Doktora giren çıkmıyor. Ne yapıyorlar ki içeride. Hayat hikâyesini mi anlattırıyor doktor. Biz hasta değil miyiz? Sor hastalığını yaz ilacını gönder.”
Bunları anlatırken panoda sıra numarasının yandığını gördü. Telaşla girdi doktorun yanına. Bekledim.
15-20 dakika sonra çıktı.
“Neyin varmış?”
“Doktor çok iyi canım. Her şeyleri sordu. Anlattım. Filime gönderdi beni. Merak etme amca seni iyi edeceğiz dedi. Çok iyi doktor çok iyi.”
Oysa biraz evvel hastaların içeride çok kalmasından şikâyetçiydi. Söz konusu kendi olunca hastanın içeride çok kalması doktorun iyi olması anlamına geliyordu. İnsanoğlu işte…
Başka polikliniklere de gittim. İnsanları izledim. Yerleri paspas yapan bir bayana elimdeki barkotta ismi yazan doktoru sordum:
“Hemşire hanım bu doktor nasıldır. İyi bir doktor mudur?”
Elimden barkotu aldı, baktı.
“Kendisini tanırım. Şansın varmış. Çok iyi bir doktora düşmüşsün. Merak etme o seni iyi eder.”
O bana moral vermek istemişti. Oysa ben ona şaka yapmak istemiştim. Utandım.
Pandemiden sonra tıbbı sekreterlerin çalışma yerlerinin önleri camlarla örtüldü. Sadece altta evrak alıp vermeye yarayan küçük bir bölüm açık. Yaşlı bir hasta eğildi illa görevliyle o açık yerden konuşacak;
“Amca eğilme ben seni duyuyorum. “
“Olsun kızım ben yine de buradan konuşayım. Ben İslamköy ilçesinden geliyorum. Süleyman Demirel’in hemşerisiyim. Beni öne alsana. “
“İstersen Paris’ten gel sıranı bekleyeceksin”
Sinirli sinirli geldi oturdu.
Ben:
“ Ne oldu?”
“Tanımıyor daha beni. Ben onun derdini biliyorum.”
Cebinden yirmi lira çıkardı. Tekrar gitti görevliye verecek. Görevli bağırdı;
“Sok o paranı cebine amca beni ekmeğimden mi edeceksin?”
Yine geldi oturdu yerine:
“Az buldu parayı. Az buldu. Bilmez miyim hiç.”
Güldüm ayrıldım oradan.
Kıyafetinden köyden geldiği anlaşılan yaşlı bir bayan kocasına bağırıyor:
“Halill gel buraya gell. Ben öğrendim. Kan verme yerini. Aha bu yerlerde yeşil boyalar var ya onlara basarak gidince kan yerine varıyor muşuz. Emme yanındaki kırmızıya basma kırmızı ameliyata gidiyormuş.”
Kadın önde, kocası arkada yeşil oklara basarak gittiler. Kırmızıya basarsalar hemen orada ameliyat edecekler diye korkuyorlardı.
Teknolojik kolaylıklar hep biz insanların rahatı için. Ancak teknolojiyi kullanmak ta bir kültür bir alışkanlık gerektiriyor. Kolay kolay alışkanlıklarımızdan vaz geçemiyoruz.
Peki ameliyat ne oldu?
Benim rahatsızlığıma benzer durumdan bir arkadaşım ameliyat olmuştu. Onu aradım.
“Sakın haa… Ameliyat olma. Beni ameliyat ettiler kırk gün kolum bağlı kaldı. Üstelik benimki sağ kolumdu. Perişan oldum. Değişen bir şey olmadı. Otacı tanıdığım bir ablam vardı. O:
“Bal mumunda bir bezi kaynat o bezi koluna sar. Bi şeyciğin kalmaz.” Dedi. Ameliyattan görmediğimi
O sargıdan gördüm. Şimdi daha iyiyim.
Ameliyat olmadım. Ben de öyle yaptım. Şimdi daha iyiyim.
Kocakarı ilacı diyorlar. Olsun. Fayda faydadır.
YORUMLAR
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Bedri Tokul
Aynen öyle.
Nerede tak orada bırak.
Öptüm gözlerinden
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizden taviz vermek yok.
Selamlar.
Okurken güldürdün abi beni. Tabuttaki adamı bile milletin omuzlarında son yolculuğuna giderken güldürüyorsun okuyucularını. Bu da senin ne kadar etkili bir yazar olduğunu gösteriyor.
Bu arada geçmiş olsun abi. Takma kafaya. gittiği yere kadar gideceğiz. Neşemizdentaviz vermek yok.
Selamlar.
Önce geçmiş olsun Bedri Abim. Hastaneler eskiye nazaran biraz düzelmiş olsa da yine de bazı sıkıntılar var, bunu inkar edemeyiz. Allah eksikliklerini göstermesin ama oralara da düşürmesin diyelim... Kutlarım Abim...
Bedri Tokul
Benim gördüklerimi sen görüp
Yaşasaydın en az on mizah
Yazısı çıkarırdın.
İyi dileklerin için teşekkür ederim.
Selam ve saygıyla...
Geçmiş olsun iyiymiş valla.
Kırık olmadığına şükür.
DÜŞME, ÜŞÜTME, DURMA diyor Osman Müftüoğlu.
Benim kayınpeder 2 defa sol kalçasını kırdı. Birincide iyileşti. 2-3 sene sonra da sağ kalçasını. Birincide iyileşti. İyileşmek mucize gibi bir şeymiş.
İkincide 2 ay komada kaldı. Sonra...
Mekanı cennet olsun.
Kaynanama eziyeti bitti ama. Kadın hala bir yerlerden çıkıp gelecek sanıyor.
Aman dikkat.
Selamlar.
Bedri Tokul
İnsan yükü ağırdır derler
Ne kadar doğru.
Sağ ol gardaşım.
Öperim gözlerinden.