- 492 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
YAZGIYI HAYALLERİNİZE DÖNÜŞTÜREBİLİR MİSİNİZ?
YAZGIYI HAYALLERİNİZE DÖNÜŞTÜREBİLİR MİSİNİZ?
Yokluk günlerine borçlanılmış sıradan mutluluklarımız vardır bizim.
Kış gelince odun kömürümüz öyle çok fazla alınmazdı. Hani komşu bizi bağda görsün misali, at arabası üstüne bir kaç torba kömür biraz da odun alınırdı. Gündüzleri pek soba yakmazdık. Genelde geceleri yakılırdı sobamız. Gündüzleri ise, çoğu zaman zehiri havuşta(avlu) rüzgâra verildikten sonra içeri alınan, kora dönüşmüş küçük kömürcüklerin tepeleme doldurduğu orta mangallarının altına, bakır bir sini, üzerine de yüksekçe bir sehpa tarzı masa konur,onun üstüne de kalın büyükçe bir yorgan örtülürdü. Evdeki herkes, o yorganın içine girip,omuz başlarımıza kadar yorganı çeker, ayaklarımızı ısıtırdık.
Kedilerimiz bile, bu tandırın içine sokulur bizimle birlikte ısınırdı.
Tandır etrafında hânek hâket dinlemek bir güzel olurdu ki hiç sormayın!
Hele annem yaz mevsiminde,cevizli üzüm sucuğu, bastık(pestil)
yapmışsa offf!Değmeyin keyfimize! Bazen sıcağın etkisiyle,tandırın icinde uyur kalırdık.
Annem o zaman,
"Amman ha! Dikkat ediñ!
Ayaklarıñızla tandırı devirmeyiñ!
Yangın çıkarırsıñız !" diye sürekli bizi uyarırdı.
Annemin hâketleri çok hoşuma giderdi. Keloğlanı,Peri Padişahı,’nın Kızı’nı anlatırken ben mest olurdum!
Söylediği tekerlemeleri ezberime geçirirdim. Ama annem bir başka güzel söylerdi onları:
"HANET HAKET HANGİLHOZ,
BİRİ ŞIÇAN BİRİ BOZ.
BİNDİM BOZUN ÜSTÜNE,
GETTİM HALEP YOLUNA ,
HALEP YOLU DAŞLICA,
ARMAĞANI DİŞLİCE!
YOLDA BİR GEÇİ GÖRDÜM,
VURDUM KIÇINI KIRDIM!
KEÇİ GETTİ HAKİME
HAKİM DEDİ G(...)
BEN DE DEDİM S(...)!
Aslında parantez içinde farklı bir şey söylerdi ya! O benim çocukluğumda kalsın!
Bazen komşularda gelip sokulurdu tandırımıza .
Karpuz veya kavun çekirdeği kavurup getirirler sohbete canlılık ve neşe katarlardı.
Yoksuldu bizim Ceylan sokağı ’nın insanları.
Koskoca sokakta üç kişinin arabası vardı sadece. Onlar da öyle lüks arabalar değildi zaten. Hepimiz birbirimize benziyorduk.
Kimsenin kimseden eksiği veya fazlası yoktu.
Bizim ev ,mahallenin toplantı yeri gibiydi. Gündüzleri hiçbir erkek evde olmaz çıkar giderlerdi. Nereye , niçin giderler bilmezdim. Evinde işini bitiren komşu kadınlar, ya örgüsünü ,ya oyasını, ya da kaneviçesini alır tandırın etrafına dizilirlerdi. Okul ödevlerimiz varsa, biz uşaklar, tandırın üzerinde yapmaya çalışırdık derslerimizi.
Annem, bazen üzüm pekmezini sulandırıp içine nişe (bugday nişastası)katar pişirirdi. Size hapsa yaptım ısınırsınız yiyiñ derdi. Varsa üzerine ceviz sepelerdi. Sâhenlere koyup sinide getirir tandırın üstüne koyardı.
Biz uşak devşek çal kaşık ederdik.
Başka bir gün komşumuz Emine abla, üzüm pestilini cıvık hamura bulayıp yağda kızartır "size züngül yaptım kele anam! Geliñ bilabar yiyek!"der yanımıza gelirdi.
Hele Hamide deyza ne becerikli bir kadındı! O da semsek kızartır getirirdi.
Dili türkçeye zor dönerdi. Sınır köylerimiz olan Źâdeli köyünden gelmiş yerleşmişlerdi Kilis’e.
Sokağımızın en zengini onlardı.
Mal maşamat çoktu. Ama asla kibirlenmez, ağzına bile almazdı.
Bizim gibiydi. O da bizim evin müdavimleri arasında idi.
Farklı becerilerini, farklı kültürlerini o soğuk kış günlerinde bizim evimizde ortaya dökerlerdi.
Köylerinde geçmişte yaşanan olayları anlatırlardı.
Bunları gönül defterime öylece kopyalar saklardım.
Bu birikimlerin yıllar sonra beni, nerelere sürükleyeceği o zaman aklımın ucundan dahi geçmezdi.
Hayatın inişli çıkışlı yollarında, yokluğu yoksulluğu gördüğüm kadar lüksü, şatafatı da gördüm.
Hiçbirisi benim kişiliğimi değiştirmedi.
Çünkü temelimiz sağlam atılmıştı.
Hayatın icinde eriyip gitmek yerine, benim ben olmamı sağlayan, bu temele harç koyan herkesi minnet ve saygıyla, aramızda olmayanları da rahmetle anıyorum.
03.02.2023
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
İlgi ve beğeni ile okudum sevgili yazarım.
Dopdolu ne güzel bir anlatım yüreğimi ısıtan.
Var olun sevgili yazarım.
Selam ve sevgimle