Merhaba hayat. Hoşça kal hüzün.
Üç odaya hoş geldiniz.
Bazı şeylerin kasıtlı olarak veya değil, zihnimizden silindiğini düşünüyorum. Geçmişte yaşananlar ve gelecek kaygısı bununla birlikte yaşadığımız anın dinamiği her şeyi açıklıyor. Yağmur bulutunu sığdırabilen atmosfer benim köklü varsayımlar olmadan da yaşayabileceğimi; bir şeylerin üstesinden gelmek adına çaba gösterdiğimi ve bunu kelimeler ile anlatmaya çalıştığımı görmedi mi? Bilmiyor mu? Bilim insanlarının, yaşamın evrimleştiği yönünde süren araştırmalarından çok; yaşamın –bir çiçeğin- tazeliğini koruduğuna şahit olduğum noktasındaki gerçeklik beni ilgilendiriyor.
Her şey bir yana tutunuş öyküsü... Bir çiçeğin toprak ile hay huyu hakikaten beni ilgilendiriyor.
Bilimsel bir bakış açısıyla söylemiyorum bunları. Sadece yaşadıklarımızın içi dolu olmalı diyorum.
Bana göre buz dağının görünen kısmı olan bilinçte kalmalı insan. İnsan davranışları bilinç dışı argümanlarla açıklanmaya çalışılsa da ısrar ediyorum ve yineliyorum. Bilinçte durmalı insan.
Tam bu noktada -üç oda- bizim davranışlarımızı belirliyor. Bunlar zihin, kalp ve ruh. Zaman zaman biri diğerlerinden daha öne çıkıyor. Bazen de üçünün ortaklaşa bir paydada buluşması ile insan davranışları görünen şeklini alıyor.
Bir kadının aya yürümeyi istemesini konuşalım biraz. İlk bakışta şöyle düşünüyor insan. Bir kadın neden bunu istesin. Hayatta kadınca daha önemli olan ve istemesi elzem olan şeyler yok mu? Belki var. Belki farkında değil kadın. Zihin bunu kabul eder mi eder. Ya da baskın çıkar kadının ruhu yürümekten yana. Özgürlük onun ruhunda vardır ve yürüyecektir kadın aya.
Yürümek güzel şey doğrusu… Çünkü nereye gittiğini biliyor o kadın. Niye yürüyemesin. Çok da güzel yürür.
Siz de yürümek ister misiniz?
Zihninizi boşaltmayı deneyin. Ölü toprağını üzerinizden atın. Yapmanız gereken şeyleri söylüyorum. Kederi çağrıştıran her durumdan adım adım uzaklaşın. Durumsal olarak nötr seviyeye gelin. Hüzünlü kitaplar… Melankoli filmleri… Acıklı hayat hikayeleri… Kasvetli bir müzik… Kötü anılar ve dürüst olmayan dolayısıyla çürük bir zemine oturtulmuş bütün ilişkiler… Hepsinden azar azar vazgeçin. Bunları düşünmeyi bırakın. Bunlar sizin tel örgüleriniz. Bunlar sizin zincirleriniz.
Kötü bir gün mü yaşıyorsunuz? Kendinize cömert davranın ve kötü gününüzün bitmesine izin verin.
Ve şimdi, söylediğim her şeyi unutun. Hayatınızda defalarca kez yürümeye niyet ettiğinizi ve çoğunlukla vazgeçtiğinizi açık yüreklilikle söylüyorsunuz ya… Önemli olan bu.
Şimdi vazgeçmek yerine ilerleyin. Perdenin arkasındakileri boş verip görünenlerle ilgilenin. Gözleriniz sizin doğru kararlar vermenizi sağlayacak ilk ve tek pencereniz olacaktır.
-Mahvash- // Munise Senem UÇAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.