- 424 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
-NEREDE SENATÖR GLİSS KALEMİM?- (2)
"Her şeyden evvel bir şeye dikkat edeceğiz. Buradan kaçarım, giderim, orada yaşarım… Yaşayamazsın, kimse seni beklemiyor. Beklenen mülteci guruplarından değilsiniz. Es kaza gittin, neresinde oturursun o cemiyetin, belli olmaz. Gördünüz adamın halini. Dr. Öz, bir numaralı cerrah. Pennsylvania’dan aday oldu, karşısına sarsağın birini koydular, ona rey verdiler.
Her şeyin doğru dürüst hesabını kitabını yapın." diyen Ortaylı, "Biz size dışarıya çıkmayın demiyoruz. Çıkın, oturun, okuyun, öğrenin ama gelin. Ama belli ki yer küreye fazla gelirsiniz. Burası babanızın memleketi, bunu da unutmayın. Adam olan baba evini terk edip, ahır yapsınlar diye dışarı çıkmaz."
Ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı’dan bu ülkede yaşanmaz zaviyesinden, batılı ülkelerde yaşamaktan başka çıkar yol görmeyen gençlere geometrik çerçevede değerlendirme derim naçizane. İster açı ölçer alın elinize, pergel, gönye özü bu hadisenin. Sözcükler üzerinde durulabilir kuşkusuz. Mesela doktor Öz’ün rakibi için, sarsağın biri demesi. Adam kampanya döneminde felç geçirir, saygı duyulur buna elbette. Sağlık üzerinden tenkit yürütülmez dersiniz haklı olarak. Öte yandan biyografisine bakıyorsun, Öz’ün hiçbir vakit yaşamadığı Pennsylvania’da ömrü geçmiş, iyi bir eğitim hayatı var cabası. Ne ki, anlatılanın özü bu değil. Demokrat adayın özlük hakları değil ki sorgulanan. Efendim! Demokratik seçim yapılmış, kampanya kalitesi farklı belli ki, yok öyle değil maalesef. Katakulli işler var. Sistem içi üst akıl var, o var, bu var. Çok belirgin bunlar. Şüphesiz komplo teorisi üzerinden burun kıvırmaya müsait bu dediklerim. Ne var ki, kazın ayağı öyle değil zannımca da.
Demokrat partili aday John Fetterman’ın isminden, profiline kadar her şey, her şey sorgulanmaya müsait. Mesela ismini alın. Foto Erman, Fetö Erman makamında çalıyor. Bir fettanlık kokmuyor mu? Yahu adamın ismi bu dersiniz de, rizikolu bulurum. İlk bölümde Mehmet Öz’ün Fetö üzerinden göndermelerine değindim örneğin. Şimdi bakıyorsunuz, rakip parti benzeşim yapan isimde bir adayı çıkartıyor. Mücadele Pennsylvania’da geçiyor. Fethullah hoca Dakota ya da Ohio’da yaşamıyor ki. Sonra adamın tipine, fotoğraflarına bakıyorsun, hani Hollywood filmleri vardır, hapishane filmlerinde azılı mahkûm tipi. Fetterman bu çizgide bir tipolojiye sahip. Demokrat partiden ziyade Cumhuriyetçi bir aday belki olur. Cumhuriyetçi Öz’ün karşısına Cumhuriyetçi tipli bir aday çıkartılıyor. Bunun sosyal psikolojiyi nasıl tetiklediğini düşünelim.
Amerikan sisteminde bilirsiniz, Cumhuriyetçiler şahindir. Kavramları şişirmez, kanırtırlar yerine göre. Büyük Amerika, büyük Amerikalı derken, yabancılara, azınlıklara yaban yaban bakan bir dünyadır bu. Demokrat çizgide ise iç siyasette insan hakları, azınlık hakları, yurttaş hakları daha ziyade kavramlaşır. Harp çıkartılacaksa Cumhuriyetçiler gelir ekseri, savaş sonrası barış sürecinde Demokratler görevdedir genelde. Türk Amerikan ilişkileri açısından Cumhuriyetçiler daha uygun bir mesai arkadaşı teşkil ederler o ayrı. Açık oynar bunlar çünkü. Amerikan çıkarları açısından alacaklarına, vereceklerine bakar, insan hakları sondajına girmezler pek. Demokrat muhitte Türkiye antipatisi işler alttan alta. Arka planda Rum, Ermeni lobisinin pustuğu bir dünya serde. Yönetmen Alan Parker’in “Geceyarısı Ekspresi” filmindeki perspektif bu çizginin Türkiye algısıyla birebir örtüşür demek bilmem ki mübalağa mıdır?
Hiç kuşkusuz aykırı örneklerde dikkat çekmektedir. Örneğin soğuk savaş döneminde Vietnam’ı sonlandırmak ve bunun bir batak halini aldığını kamuoyuna duyurmak, Çin ve Sovyetler ile münasebetlerin yumuşaması süreçlerinde Cumhuriyetçi başkan Nixon dikkat çeker. Kuvvetli anti komünist politikacıdır çünkü, güven verir topluma. Şu kadar ki, aynı Nixon’un rakiplerinin odalarını dinlemeye almaktan istifa edip Amerikan tarihinin yüz karası haline dönüşmesi ise hiçbir Demokrat dönemde kolayca karşılaşılacak bir durum olmasa gerek. Yaşanmamış bir çocukluğun nişanesi, şuuraltı bozukluklarına bağlı arazlar mıdır bilinmez desem, yok artık dersiniz de; ilk döneminde önemli meseleleri halleden bir kurt siyasetçiden bahsediyoruz oysa. Öyle ki, ikinci döneminde azalma gösteren yoğunlukla birlikte delicesine bir iktidar tutkusuyla sarmallanan, hasımlarımız arasında ve rakip partide neler konuşuluyor hakkımızda tecessüsüyle uyanan bir şımarık çocuk sendromu mudur patlayan, bilen yok.
Öte yandan Afro-Amerikan yapılara daha sıcak mesaj veren de Demokrat kesimdir genel olarak. Irkçılığa karşıtlık gösteren Demokrat siyasetçiler karşımıza çıkabilir de. Gerçi kimi zaman kuzu postuna bürünmüş kurt siyasetidir izlenen. Söz gelimi bin dokuz yüz altmış dört başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı Barry Goldwater olmaktadır. Meşhur demokrat siyasetçi Hillary Clinton’un henüz bir kolej öğrencisiyken bu Goldwater’in başkan kampanyasında görev alması ilginç bir deneyim olmalı kendisi adına. Cumhuriyetçilerin şahin vizyonlarının en aykırı örneklerinin sergilendiği gerçek bir laboratuvardır çünkü. Vietnam’da nükleer silah kullanmaktan çekinmeyeceğini söylemektedir ünlü siyaset adamı konuşmalarında. Yine zencilere dönük yurttaş hakları söylemlerine sıcak bakmadığını açıkça dillendirmektedir. Siyah toplumsallık benden hiçbir şey beklemesin demektedir açıkça. Geniş kesimler çekinmiş olmalı. Bari şu Goldwater gelmesin denir de, bir şey gözden kaçmakta burada. Johnson açık ara kazanıyor. Yüzde altmışa kırk gibi. Sistemin sosyal psikolojiyi ters köşeye yatırdığı açık, net.
Hatta ünlü siyah Müslüman Malcolm X, Johnson’un vaatlerindense Goldwater’in açık sözlülüğünü desteklerim diyecektir. Hiç değilse ondan bir şey beklemezsiniz, düşmanı tanır, bilirsiniz der. Johnson’un güvenilmez, sinsi bir şahsiyet olduğundan söz etmektedir konuşmalarında Malcolm. Ona cansın deyip de tongaya düşmeyin boşuna hesabı. Sonrası malum, bir suikast kurbanıdır.
Yine, siyahların önde gelen tarihi şahsiyetlerinden Martin Luther King başlarda kendi orta sınıf kimliğiyle de örtüşen barışçıl mesajlar vermektedir. Ünlü “I Have A Dream” Bir hayalim Var konuşması akla gelebilir. Güçlü idealizmi ve romantizmiyle geleceğe dönük önemli mesajlar vermektedir. Kendisini takip eden nice zenci misali beyazlar arasında da ilgi uyandırır yer yer. Tam tersi başkan Kennedy’nin zarif eşi Jackie misali, King’i şarlatan bulanlarda vardır. Otuzlar Amerika’sında doğup büyümüş kolej eğitimli First Lady süs bebeği, ponpoş bir dünyadan bakmaktadır, ne hazindir ki. Gerçi bin dokuz yüz altmış dörtte aldığı Nobel Barış ödülü ünlü Aktivist rahibi sistemin adamı da göstermiş olabilir kimi çevrelere. Halbuki hadiselerin gelişimi bunun tam tersine işaret etmektedir. Johnson döneminde Beyaz Sarayla başlarda yakınlaşan King giderek beş çaylarının bir palavradan başka bir şey olmadığını anlar. Sistemle aradaki köprüleri atar. Şöyle ki, bin dokuz yüz altmış yedide ilk defa Vietnam’ı eleştirecektir. Muhammet Ali ile bir araya da gelirler. Bu kısa dönem sonun başlangıcıdır gerçekte.
Bugün toprağı bol olsun Martin Luther King’in mirasına sahip çıkma nutukları atan, sahip çıkar görünen kimi siyahi yapılar dahi benzeri bir samimiyeti göstermezler. Söz gelimi eski başkan Obama. Siyah maskeli beyaz ruhlu değil midir acaba? Başkanlığı dönemine denk gelen Muhammet Ali’nin cenazesine ailevi bir bahaneyle katılmaması misal. Uç bir kişilik miydi toplumda Ali? Aksine geniş kesimlerin dünyanın dört bir yanında sempatisi vardır. Hakikatte Barack Hussein Obama üç dini temsil eden kartvizitiyle, yeryüzünde yürüyen bir Kudüs misali sistemin döneminde tasarladığı hamleleri kamufle etmektedir.
Aynı Obama başkan değilken artık, Mehmet Öz’e karşı John Fetterman’ı desteklemekte, seçim çevresinde kendisiyle bir araya gelerek enteresan bir konuşma yapmaktadır. Doktor Öz bizlere yıllardır kocakarı ilaçları satmaktadır der konuşmasında. Haydaa, de buyur buradan yak denmez mi? Oysa başkanlığı döneminde Dr. Öz Show’un konukları arasında eşi First Lady Michelle Obama’da yer almaktadır. O dönemde Öz siyasete atılmış değil çünkü. Demokratlerin rakibi bir Cumhuriyetçi senatör adayı henüz değil. Soralım öyleyse, şimdiki başkanın Fetterman’ı destek mitingi yapması elbet yadırganmaz da, Obama farklı eyaletlerdeki tüm senatör adaylarını gezip destek mitingleri yaptı mı acaba? Bilakis Demokrat Partinin kimyasıyla kel alaka bir Fetterman’a karşı çıkması, Cumhuriyetçi tipli biriyle mi rakibimizin karşısına çıkıyoruz demesi ancak kendisini samimi kılmaz mıydı? Görünen o ki, üst akıl arka plan büyük tecrübelerini aktarmasını istemektedir kendisinden.
Sözün özü, yukarıda yer verdiğim resimdeki manzara elbette aradaki boy farkına bağlı fizik irtibatta değerlendirilir de, hiç umulmadık biçimde bir mana derinliğini de önümüze koymasın sakın? Baksanıza Fetterman Obama’yı öyle bir kavramış, eski başkanın Dr. Öz yıllarca bizlere kerameti kendinden menkul ilaçları pazarladı, Fetterman asıl halkımızın dürüst politikacısı demekten, bülbül gibi şakımaktan başka şansı yok deme de dur.
-SON-
L.T.
YORUMLAR
Yurtdışına gitme konusu tartışılacak bir şey. İnsan kıymeti, okumuş yetişmiş insan kıymeti maalesef kalmadı ülkemizde. Yedi sülalesinde mühendis, doktor olmayanlar neler neler söyleyebiliyor, nerelere gelebiliyorlar malumun sevgili dost.
Benim başımda.
Daha fazla yazamıyorum. Anla lütfen.
Amerika'ya gelince ırkçılığın, adam kayırmanın daniskasını yapıyorlar. Ağzıyla kuş tutsa Öz'ü seçmezler.
İlber Ortaylı hocamızın sözünden oraya gelmek elbette ustalık işi. Var ol.
Mehmet Öz burada kalsaydı o popüleriteyi yakalayamazdı. Burada sıradan bir doktor olurdu. Servetinin de yüz milyonlarca dolar olduğu söyleniyor. Aday olduğunu bilmiyordum. Keşke kazanabilse de ABD başkanı olsa. Kötüsü mü olur. Teşebbüs etmesi bile önemli.
Sonuçta çok güzel bir yazı tebrik ederim
Selam ve saygılar üstadım.
levent taner
Öz'ün kendisi de böyle yorumlamakta bir röportajda
"Türkiye’de kalsaydım Mehmet Öz olamazdım ama Türk olmasaydım da ABD’de başaramazdım." demesi anlamlı elbette
Türk insanının pratik bir yapısı var, şartlara uyum sağlamakta maharetliyiz
Amerika gibi teorinin değil pragmatik aklın öne çıktığı bir dünya Türklere uygun denebilir
Ancak farklı sistemsel ögeler, detaylar olunca iş biraz değişmekte sanırım
"Teşebbüs etmesi bile önemli" demenizde kritik değerde kuşkusuz
Medeni cesaret, artı gelecekteki Türkî teşebbüslere bir zemin kazandırma, yatırım misali
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla...
mükemmel bir paylaşımdı
Emperyalist A.B.D'de
Cumhhuriyetçiside demokratıda
yönetimdeki isim kim olursa olsun
Önce ülkelerinin çıkarlarını düşünür
levent taner
Hoş geldiniz, safa geldiniz
Noktayı koymuşsunuz inceden
Şiirin özünü veren kalem erbabı olmak bu elbette
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.