Çok Vahim Halimiz, Çok!
Bir yerde zülüm varsa edilen hayır duaya karşı yapılan karşı dua da vardır. Çatısı delik bir yetim çocuk, elini açıp da “Allah’ım yağmur yağdırma!” diye dua ediyorsa; istediğin kadar yağmur yağsın diye dua et dur. O çatı kapanmadıkça, o çocuk yağmur yağsın diye dua etmedikçe hiç yağmur yağar mı?
Komuşumuz açken tok yatıyoruz…
Komuşumuza selam vermiyoruz…
Komşumuzu yüksek sesle, gereksiz gürültü ile rahatsız ediyoruz… Uyumuyor bu yüzden. Bu kişi, “Allah belanı versin!” diye dua ediyorsa, bizde huzur olur mu? bizim işlerimiz rast gider mi? Hastalıktan ve dertten başımız kurtulur mu?
Namaz kılıyoruz, hatta üç aylar oruçları tutuyoruz. Hatta ilk fırsatta ümreye gidiyoruz. Hacca gitmeyi düşünüyoruz. Bunlar güzel hasletler… Diğer yandan ahlakımız bozulmuş, sigara içerken “Ne yapayım bırakamıyorum!", içki içene neden içiyorsun dersek “Derdim olmasa içer miyim!” diyoruz… Her kötülüğe masum bir çare arıyoruz/buluyoruz ve masummuş gibi başımız dik, her yaptığımız doğruymuş gibi geziyoruz, konuşuyoruz… Sonra da diyoruz ki, “Ben Allah ner derse yapıyorum, niye duam kabul olmuyor, niye işlerim rast gitmiyor!” diye veryansın ediyoruz.
Neymiş Afrika’da dünya kadar para vermiş kuyuyu açmış, insanlar su içsin diye…
Neymiş dünya kadar para vermiş okul, cami yaptırmış…
Neymiş öğrenci okutuyormuş…
Parayı vermek marifet değil. Hani çocuğa para verince her şey düzeliyormuş gibi. Para veriyorsam en iyisi olacaksın mantığıyla… Oysa o çocuğun paradan önce sevgiye ihtiyacı var. Sarılıp okşanmaya, onunla koşup oynamaya da! Övüne övüne hayır yaptığını anlat dur. Bu hayırdan sana ne fayda var ki, sen içine girmiyorsan. Yahut adını okula yazdırıp, bunu ben yaptım demekle… Allah için yapıyorsan, kul neden bilsin ki… Övgüyü Allah’tan beklemek varken, Ondan medet ummak varken… Kula göstermek ve sanki, haşa, ben Allah’ım dercesine…
Üstelik bu parayı nasıl kazanıyorsun?
Hangi yollardan geliyor eline?
Haram mı diye hiç sordun mu? Böyleyse yaptığın hayırın sana ne faydası olur ki?
İşin gerçeği, Çok para kazanan insanlar bu parayı Allah’ın dilediği yollardan kazanmıyor… Fakir fukaranın parasını yaptığı hilelerle elinden alarak, az bir kısmını onlara geri veriyor. Bu yaptığından ise minnet duyulmasını bekliyor. Bu yapılan zalimlikle, Mevla bizi rahmetiyle sarmıyor. Bu zalimlerle savaşmadan, onları içimizden yok etmeden de daha çok kıtlıktan, kuraklıktan, yağmursuzluktan, karsızlıktan, pahalılıktan konuşur olacağız. Bunların düzelebilmesi ancak ahlakın ve insanlığın yeniden tesis edilmesi… Rabbimin Kur’an öğütlerine kulak verilmesi ile mümkündür. Kalp yalnızca Allah’tan korkmadıkça bunun sona ermesi de mümkün değildir…
Seçim yaklaştıkça, çözümlerin sıralandığı ve vaatların zenginleştiği şeyler… Çözüme cılız bir etkisi olacaktır. Anlayın artık, insanlığı inşa etmedikçe hiç bir çözüm bizi kurtaracak kadar faydalı olmayacaktır. Maddesel çözüm bir cepten diğerine akıyor. ölüyor durmadan. Ruha değinen, kalbe inen ve ahlakı isteyen çözümler göz ardı edildikçe, aynı tas aynı hamam, bu sefer çileyi çeken başkası olacaktır. Şikayetin adı değişmeyecektir. Hayırlısı olsun diye dua ediyorum ama bir yetimin çatısı akmaya devam ederken ve üstelik onun halini görmek için bir arayış içinde olmazken bu duanın ne faydası var ki…
Çok vahim halimiz… Çok!
Saffet Kuramaz, 29.01.2023, Ankara
YORUMLAR
Bugün varlıklı iken yoksulu görüp kibirleniyorsan vay haline!
Türlü yiyecekle donatılmış masanda yemek yerken onları düşünüp boğazına bir yumru oturmuyorsa vay haline!
Sen sıcacık odanda zevke dalmışken, ısınmak için birbirine sokulan yavruları düşünemiyorsan vay haline!
Sadece kendi nefsi için yaşayanların vay haline!
Etkileyici bir yazıydı. Gönlünüze sağlık!
saf şiir
Ne sanıyoruz?
Rabbimiz "Hayır öyle değil, yakında bilceksiniz" buyuruyor.
Demek ki çat kapı, kolay yapı, yok...
" Sosyal sorumluluğumuzu giyinmek" sözünü çok severim.
Çünkü onlar yaşayanlardır.
Allah razı olsun.
Çok doğru.
Çok saygımla Üstadım.