- 384 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BUGÜN VE ŞİMDİ
BUGÜN VE ŞİMDİ
Şu günler bizim manevi iklimimiz için elde edilmiş en peşin varlığımızdır. Dün bütün iyilerimizle ve kötülerimizle hanemize yazıldı. Tarih sahnesinde yerini aldı. Öğretmen okulundaki aşçımızın dediği gibi’’ Beşeriz şaşarız’’ İnsan nisyan ile malumdur. Bu hayat yolculuğunda elimizdeki tek sermayemiz olan zaman içinde anlam kazanan ömrümüzü harcayıp tüketiyoruz.
Ben bir atlet olarak şunu biliyorum: Mesafeler sınırlıdır. O sınırlı mesafeyi o an için iyi değerlendirirsen başarılı sayılırsın. Yol boyunca atlete uyarıcı levhalar olur ve o uyarılarla sen koşacağın yolu kestirirsin. Hayatı da bir maraton ve zamanı maratonun yolu olarak düşünecek olursak: Yaşam boyunca bize verilen gösterilen uyarıcı levhaları iyi okumalı ve neticeye sağlam bir inanç ve sonuç olarak verimli olsun. Uyaranlara duyarsız kalırsak yanlış bir yola düşmüş ve koşuyu kaybetmiş oluruz. Buna spor dilinde diskalifiye derler. Hayatta da böyle uyaranlara dikkat etmez isek başka bir yola sapmış ve sona ulaşamamış olabiliriz. Bu koşunun tekrarı olmadığı gibi dönüşü de yok.
Hayatımızın akışı gereği elimizde zaman denen büyük sermayemizi yani hayatımızı kendi elimizle koşarak tüketiyoruz. Dönüşü olmayan sona doğru gidiyoruz. Bedenimizdeki bir kılın oynaması bile Allah’ın ol emriyle oynadığını ve hareket ettiğini düşünün her adımın her dakikanın da bir ol emri ile hayat bulduğunu düşünün Öyleyse hayatımızı yaratılış gayemize göre dizayn edelim. Bir adım atmak için binlerce künfeyekün emrine muhatap oluyorsun ki yürüyebiliyorsun. Aldığımız her nefes ol emrine uyup ciğerleri doldurur oradan gücünü alır ve seni rahatlatarak dışarıya verilir.
Her nefesimiz yeni bir zaman dilimine isabet ediyor. Biz her nefes alıp vermede yeni bir zaman dilimine şahitlik ediyoruz. Her nefes alışverişimiz bize zaman diliminde yeniliklere kapı aralıyor. Bilinçli olursak her bir yeni zaman diliminde hayata renk katmaya çalışırız. Yeni umutlara kapı aralıyoruz. Bu arada bizlerden de sürekli bazı şeyleri kopardığını göz ardı ediyoruz. Akşam günün stres ve yorgunluğu ile ulaştığımız evimize vardığımızda eksilenlerle değilde değer katanlarla varmalıyız. Dünyanın yükünden ve stresinden kurtulmayı istiyoruz. Gecede bizim zamanımızı harcıyor.
‘’Her geceyi kadir’’, her gördüğünü hızır bil düşüncesiyle incinmeden ve incitmeden bir yaşam yolunu seçmeliyiz. Her gececiyi kadir gecesi gibi geçirirsek sabaha her yeni bir günün başlangıcında daha zinde hayata başlarız. Daha güçlü, daha umut dolu başlarız, güne. En azından o hevesle uyanmak ve yeni güne başlamak ümidiyle koyuyoruz yastığa başımızı. Ancak her doğan güneşin, battığında koca bir günü geride bıraktığı gibi ulaştığımız her yeni zaman dilimi veya imkân da bizden bir şeyler eksiltiyor şüphesiz. Bizim hayat yolumuzu belirleyen yaratıcının koyduğu kurallar esas yaşamımızı teşkil etmeli, diğer yaşadıklarımız tali şeylerdir, ama bize emanettir sahip çıkmamız için.
Bu bakımdan, gelmesiyle sevindiğimiz, bize heyecan katan her yeni bir gün, yeni bir hafta, ay ve yıl, yeni bir mevsim de böyle düşünülebilir. Yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde fırsat verildi ve üç aylara girdik. Yeni yılın ilk ayında da başta dini günler olmak üzere önem atfettiğimiz, bizde önemli bir yere sahip olan zaman dilimleri, -yaşadıklarımızı tekrar bir yenisiyle yaşama fırsatı yakalamamız için- peş peşe gelmeye başlıyor.
Şu yazıyı yazma fırsatı verene şükürler olsun ki, Regaip Kandil’ine ulaştırdı. Sevinçle ve şükürle ihya edeceğiz. Geçmiş günlerin ahını çekip üzülüp durmaktansa, senin olan bu anı yaşa ve dolu dolu geçir. Geçmişin elinden nasıl çıkıp geride kaldı ise gelecekte daha sana gelmedi. O zaman anını yaşa ve gündüz şükür gece tefekkür ile geçir. Geçmiş ve gelecek senin değil şu an senin’’ Yakalayabilip de hakkını verdiğin, yaşadığın zaman dilimi senindir. ’’Kısa ifade ile: Bugün ve şimdi. Göreyim seni. Geçenleri geri getirmek mümkün değilse hayıflanıp durma şu anı değerlendir.
Yakalamak istiyorsan, iyi amellerde bulunmaya talipsen çek besmeleni, yap niyetini ve anın farzı, vacibi, sünneti ne ise başla ondan. Unutma! Yaşadığın an itibariyle yapman gerekenlerden mesulsün. Ve her şeyden önce en çok kıymet vermen, ihtimam göstermen gerekenler bunlardır. “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına kavuştur. “Namazına durduğun zaman veda edenin namazı gibi namaz kıl…” Gecenin kadrini, semanın bedrini, zamanın hızırını aramanız dileğiyle bereketli ömürler dilerim.
=========================AR==============================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.