- 453 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
-NEREDE SENATÖR GLİSS KALEMİM?- (1)
Teflon Başkan…
Bin dokuz yüz seksenli yıllarda iki dönem Beyaz Saraya konuk olan Ronald Reagan ülkesinin kamuoyunda teflon başkan olarak nitelendirilirdi. Elbette Teflon tava, tencerelerin özelliğini düşünmek yeterlidir, manasına varmak bağlamında. Dünya umurunda değil profili dairesinde üzerine hiçbir şey yapışmadığı, bulaşmadığı şeklinde yerleşik bir kanı vardır açıkçası.
İkinci sınıf rollerde de oynasa aktör kökenli Reagan iletişimi bilen, medyayı, televizyonu etkin kullanan bir figür olmaktadır. Öyle ki, şovmen kimliğiyle Amerikan toplum ve siyaset dünyasının gökte ararken yerde bulduğu yüzdür o artık. Yetmişlerde Amerika’nın süper güç imgesinin yerlerde gezdiği; bir tür sarsak jandarma misali Vietnam batağı, Watergate skandalı, İran ile rehineler krizi, Ülkemizin Kıbrıs harekatı, Kaddafi’den rest ulan restine derken, allak bullak olduğu yılları takiben kendi toplumunun ihtiyaç duyduğu tebessümü, sıcaklığı tavırlarıyla, söylemleriyle uyandıracaktır. Sovyet Rusya’dan şeytanın imparatorluğu diye söz ederdi söz gelimi. Humeyni’de aynı dönemde Amerika’dan büyük şeytan şeklinde bahsederdi ya, ayrı bir fasıl o da. Kesin olan bir şey varsa, şeytanın yeryüzüne indiği tartışılmazdı o vakitler. “Şeytan bunun neresinde” diyenlere “şeytan azapta gerek” şeklinde dönüş yapılırdı.
Teflon başkan imgesinin tesadüfi, şahsa münhasır olduğunu da düşünmemek gerekir. Modern siyasetin dünyanın pek çok yerinde medyatik bir yüzü vardır da, hiçbir memleket bu konuda Amerika ile s… yarıştıramaz demek bilmem ki mübalağa mı olur?
Mesela El Nino kavramını da hava durumu programlarından, haberlerinden bilir, duyarız. Okyanus sıcaklığındaki dengesizlikler misali, iklimsel yapıdaki ani değişimlerin beklenmedik alt üst edici etkisi akla gelebilir. “İsimler İspanyolca "oğlan çocuğu" veya "velet" ve "küçük kız" anlamına gelmektedir. "Çocuk", İsa’yı simgelemektedir, çünkü El Niño Güney Amerika’nın batı kıyılarında Noel zamanında etkili olur.” Şeklindeki Vikipedi notu da dikkat çekmektedir. Buna paralel olarak Amerikan toplumsal, kültürel ortamına bağlı geliştirilen bir şımarık çocuk kavramlaştırması da enteresandır. Mevsim normallerinin dışında ani, apansız meydana gelen sıra dışı iklimsel haller popüler kültürde çocuk şımardı şeklinde tanımlanır, bir de bakarsınız. Yaşamla bağ kurmak noktasında belirli bir iyimserlikte göze çarpabilir hani. Öyle ya, iki okyanusa kıyısı olan, kasırgalarla da örülü, şehirlerin dönem dönem boşaltıldığı haller her an her şeye hazır olmak düzleminde hayatın akış ritmini paniklemeden karşılamak üzerine kurulu kriz yönetimi becerilerini geliştirebilir hiç şüphesiz. Daha açılımlı biçimde siyasi, kültürel, toplumsal her alanda örneklerini verebilir de.
Öte yandan böylesi bir toplumda yaşama alışkanlığı edinmiş niceleri arasında Türk ya da Türkiye kökenli pek çokları da yerini alır elbet. Geçtiğimiz asırda Ertegün kardeşler, Arif Mardin gibi isimlerin futbol ve müzik sektörüne damgasını vurduğu akıllara gelebilir de. Bu çizgide önde gelen bir kişilikte Amerika’da doğup bugünlere gelen Doktor Mehmet Öz olmaktadır elbette. Babası rahmetli Mustafa Öz’ün gençliğinde göç etmek suretiyle saygın bir Tıp adamı olduğu dünyada Amerikan rüyasının bayrağını sevgili Mehmet Öz taşımaktadır gün itibarıyla. Harvard mezunu ünlü hekimimiz dünyaca ünlü bir kalp cerrahı olması yanında mesleki formasyonuyla yakından bağlantılı olarak ülkenin şov dünyasında da yer almış bulunmaktadır. Evet, The Dr. Oz Show. Başlangıçta ünlü siyahi sanatçı Oprah Winfrey’in Talk Show ve Stand-Up programına katılan Dr. Öz giderek alıp yürümektedir bu alemde de. İkinci kuşak doktorumuz tam Amerikan dünyasının adamıdır artık. Alanlarının en ünlü, önde gelen simalarını konuk eder yıllarca. Doktor Öz dünyaca ünlü bilim ve ekonomi yayınları tarafından yılın doktoru, milenyumun iyileştiricisi, yarının küresel lideri seçildiği ve ödüllendirildiği dönemlerle de karşımızdadır.
Ne ki, Tıp konusunda sunduğu reçete ve öneriler zaman zaman tartışmalı da karşılanır üstadın. Şöyle ki, alternatif tıp, akupunktur, hipnoz, bitkisel ürünler dünyasına da meyyaldir otoritemiz. Şu kadar ki, alternatif tıp yöntemleri geleneksel ve güncel uygulamalar olarak ayrışsa da modern bilimin analitik, deneysel çizgide ispata muhtaç bulduğu bir metodoloji olmaktadır. Hele ki, ticari bir rant alanına dönüştüğü durumların nasıl bir şarlatanlığa kapı araladığını düşünsenize. Hiç kuşkusuz modern tıbbi tedaviye paralel, destekleyici nitelikte, hastanın kabulüne göre ya da tedavi alanın başka hiçbir ümit kalmadığı ve beraberinde kendisinin talebine dayalı haller aranan saygınlığı zedelemeyecektir.
Yine ünlü kalp doktorumuz ve tıp adamımıza dönersek, Mehmet Öz’ün siyasi çalışmaları da dikkat çekmektedir. Cumhuriyetçi partide siyaset yapan Öz, eski başkan Trump ile de yıllara dayanan yakın bir ilişkiye sahiptir. Hah aranan kan bulundu dersiniz ya, bunun dezavantaj teşkil ettiği eleştirileri de yapılmaktadır özünde. Eh, Donald Trump’un özellikle başkanlığının sona ermesi sürecinde sergilediği tutum ve davranışların Amerikan toplumunda yankılanma biçimi tayin edici bir unsur olmalı.
Bu arada, daha önce Mehmet Öz’ün Amerikan toplumunda tanınmasında önemli rolü olan ve kendisinden Amerika’nın doktoru şeklinde bahseden Oprah Winfrey ise adaylık sürecinde Öz’ü desteklemeyeceğini, Demokrat aday Fetterman’ın yanında yer alacağını bildirmektedir. Üstteki resimde Winfrey bu kararını açıklarken Dr. Öz’ de; tamam! Oprah, bi yapmadığın bu kalmıştı bana, bunu da yaptın ha, tamam! Okey! Mi diyor bilinmez ama, Dr. Öz’ün senatörlük doğrultusunda adaylığı ve mücadelesi ile sürecin neticelenme biçimi çok yönlü söz götürecek niteliktedir açıkçası.
Kendi hesabıma doktor Mehmet Öz’ün kariyeri, birikimi, portföyü, duruşu, karizması gibi ögeler üzerinden Amerikan senatosuna seçilmeyi hak etmediğini düşünmek ve söylemek bana oldukça zor görünmekte. Hak edenler kim ve neye göre hak etmekteler, sorulmaz mı aksi bir düşünce etrafında? Şu kadar ki, başarısızlığının kendisi üzerinden okunacak, okunmaya müstahak yönleri de yok değil. Artı bazı noktalarda, başarısız olmasının hakkında hayırlı olduğunu dahi düşündürebilir.
Söz gelimi kampanya sürecinde FETÖ kapsamında sunduğu düşünceler, Türkiye ve Türklük kökeninin Amerikan siyasetinde yer alma biçimine etki etmediğini, etmeyeceğini izah ve ispat eder görünse de, içine düştüğü tutarsızlığın o dünyayı dahi tatmin etmediği o kadar açık ki. Kendisi bir yıl kadar önce On Beş Temmuz 2016 hadiselerinde Fethullah Gülen’in rolünün olduğunun ispatlanmadığını ve Gülen’in Türkiye’ye iadesinin insan hakları ve hukuk dışı olacağını öne sürmektedir mesela. Oysa bu arz ettiği hususa aday olduğu Pennsylvania’da halkın böyle bakıp bakmadığı hususu üzerinde de durmak gerekir. Bu minvalde Gülen’in kaldığı ve etrafı çitlerle, duvarlarla çevrili, kuş uçurtulmayan ortamın civar ahaliyi son derece rahatsız ettiği yönünde şayialar yayılmakta. İnsanlar şunu sunmaktalar örneğin. Bizde bahçeli bir ev yapılsın, biri taşınsın, oraya yönelir ve hal hatır sorarız denilmekte misal. Bundan dolayı FETÖ nün oradaki konumlanmasının gizli kapaklı vaziyeti insanları rahatsız etmekte, kamuoyu yoklamalarında ya da röportajlarda, bence Türkiye bu adamı buradan alsın demeler hiçte azımsanacak gibi görünmüyor hani.
Dolayısıyla Mehmet hocanın Pennsylvania adaylığı ile Gülen’e oynaması arasındaki etkileşim ateşle barut misali tepkimeye girmeye adaydır ve görünen o ki, üstat bu noktada itimat telkin etmez. Yanı sıra vaatleri arasında yer alan bir hususta var ki, Cumhuriyetçilerin ayırıcı yönlerinden görünse de bir sağlık adamının bilimsel kariyeri noktasında evlere şenlik durmakta. Efendim! Seçildiği takdirde silah ruhsatı edinme ve silah sahibi olmayı kolaylaştıracağını açıklamaktadır. Vaadi klasik Cumhuriyetçi tipolojisine uysa da, tepki almaktadır Öz bu tip beyanlarında. New Jersey’de yaşarken adaylık sürecinde Pennsylvania’ya yerleşmesinin de ahali arasında bir ikilem uyandırdığı öne sürülmekte.
Nihayet seçildiği takdirde Türk vatandaşlığından çıkacağını beyan etmesinin ise Türk Amerikan kamuoyunda tepki çekmesi kadar, rakipleri açısından ne gibi bir artı değer yaratacağı, ehemmiyet taşıyacağı ise tam bir muamma olmalı. Sistem gerçekte Türk ve Müslüman kimlikli bir senatöre hazır görünmüyor. İstediğin kadar şirinlik yap, takla at. İki kere iki dört kadar kesin ve net güzel kardeşim. Adamlar hangi kariyere, birikime sahip olsan, niteliklerin artıların olsa, sen bir şekilde o statüde değilsin demekteler vücut dili üzerinden. Hasım yapılanmanın biçimlenmesi buna dalalet etmekte çünkü. Kör parmağım gözüme çizgisinde yürümüyorsak eğer. Kör parmağım gözüme…
-DEVAM EDECEK-
L.T.
YORUMLAR
Bilgi ve edebiyat iç içe geçmişken ne güzel bilgilendirici mahiyette eşsiz bir makale idi, değerli kadim dost yazarım.
Issız iklimlerde yanıp sönen bir ışık gibi hicvi yüreğin ve kaleminizin gücü ve esintisi.
Hiç bir yazı ve şiir öksüz kalmamalı.
İçten selam ve saygılarımla değerli Levent Bey
levent taner
Hanımefendiliğini her an belli etmeye namzet bir kalem erbabı, önce kişiliği ve zarafeti tayin edici
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam
Selam ve saygılarımla.
Bir günlük yoksunluk, yıl boyu var olanın değerini bir kez daha anımsattı, şahsen bana
E her nimet bir külfet karşılığı
Vücuttaki bir ağrı, sızının o organın kıymetini anımsatması misali
Yönetime ve kalem arkadaşlarıma en derin selam ve saygılarımla
Hafif bir rötuş bu arada
Yetmişlerde Amerika’nın süper güç imgesinin yerlerde gezdiği; bir tür sarsak jandarma misali Vietnam batağı, Watergate skandalı, İran ile rehineler krizi, Ülkemizin Kıbrıs harekatı, Kaddafi’den rest ulan restine derken, allak bullak olduğu yılları takiben kendi toplumunun ihtiyaç duyduğu tebessümü, sıcaklığı tavırlarıyla, söylemleriyle uyandıracaktır
Sağlıklı, huzurlu, bereketli bir yaşam dilerim.