- 205 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ağ Kayalar Efsanesi
Erkek çocuğu olmayan Ağca Bey çok güzel olan tek kızıyla evlenmek isteyenleri ona layık görmez. Eski Türk geleneği uyarınca defâlarca kaçırmaya çalıştıklarında ise zaten küçüklüğünden beri iyi bir savaş eğitimi almış olan kızını erkek kılığına sokar. Bir kaç yıl sonra baharda sürülerini Ağ Kayalar’a (Akdağlar’ın Akçakışla yakınlarındaki kısmı) çıkaran bir çoban dolunaylı bir gecede kavalını öyle bir çalar ki, kız büyülenmiş gibi uyanır ve sese doğru gider. Görür görmez de çobana âşık olur. Ama babası aklına gelince korkarak atına atlayıp gider. Diyar diyar gezen çoban kızı bulamayınca obasına geri döner. Ancak ertesi yıl yine Ağ Kayalar’a gelir. Kız, çobanın kavalını duyar duymaz atına atlayıp bir kez daha sese doğru gider ve onun yanına varır. Ertesi yıllarda yine böyle buluşurlar. Bir yıl fırtınalı bir günde kız yine yola çıkar ama esinti kavalın ezgilerini alıp farklı yönlere götürdüğü için sesin ne yandan geldiğini anlayamaz. Rüzgarın oyunuyla şaşırarak farkına varmadan yolunu yitirir. (Burada rüzgar aldatıcı bir motif olarak görünür.) Uzaklaşan kaval sesiyle yanlışlıkla Akdağ’ın (Ağ Kayalar’ın) tepesine yönelir. Bir uçuruma vardığının farkına bile varmadan aşağıya Kaldırak Irmağı’na düşerek boğulur. Çoban da yiter gider, kimse ondan haber alamaz.
Akçakışla köyünün adı da bu efsaneden kaynaklanmaktadır ve anlatılanlara göre köy, Ağca Bey tarafından kurulmuştur. Sultan adlı kızın düşüp boğulduğuna inanılan yere Akçakışla halkı tarafından "Sultan Gölü" denir. Ayrıca köyün ortasından geçen Kaldırak Özü (deresi, ırmağı) üzerindeki sulama amaçlı kurulan bazı bentler de yöre ahalisince "Sultanın Bendi" olarak adlandırılır.
Farklı adlarda yinelenen bir biçimde Ak/Ağ sözcüğünün kullanılması ve suyun asıl belirleyici olarak en sonda ortaya çıkışı arasındaki bağlantı asıl belirleyicidir ve Ak rengin su ile özdeşleştirilmesinin en güzel örneklerinden birisini ortaya koymaktadır.
Açıklama:
Efsane, Emin Kuzucular ve Deniz Karakurt tarafından farklı dönemlerde (yaklaşık 35 yıl arayla) iki kez yazıya geçirilmiştir. İki versiyon büyük oranda benzer olsa da arada bazı önemli farklar da bulunur. Örneğin Kuzucular varyantında Kızılırmak adı geçerken Karakurt varyantında Kaldırak Çayı’ndan bahsedilir. Ayrıca Emin Kuzucular tarafından derlenen öykü çok daha uzun ve ayrıntılıdır. Aradan geçen zaman içerisinde sözlü geleneğe dayalı toplumsal hafıza çeşitli etkenlerle zayıflamış hatta yok olmaya yüz tutmuştur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.