- 396 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
KARA KAPLI DEFTERİMDEN NOTLAR (11)
Dünya edebiyatına özellikle ölümünden sonra pek çok eser bırakmış yahudi asıllı bir yazar var. Adı Franz Kafka. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun topraklarında, Prag kentinde, Almanca konuşan Yahudi bir ailenin ilk erkek çocuğu olarak 1883 yılında doğmuş, birçok kez nişanlanmasına rağmen hiç evlenmemiş ve 1924 yılında 40 yaşındayken veremden ölmüş.Kafka 20. yüzyılın Modern Alman Edebiyatı’nın öncülerinden biridir. Dönüşüm adlı öykü kitabı Kafka’nın hayattayken basılmış tek ünlü eseridir. Yaşadığı süre boyunca çok bilinmeyen Kafka yakın arkadaşı Max Brod’a tüm eserlerini verdiğinde bir şartı vardır: Eserlerinin ölümünden sonra arkadaşının yakması. Arkadaşı ise Kafka’nın ölümünden sonra bu isteğine uymayarak, kendisinde bulunan yazılı eserlerin yayınlanmasını sağlamıştır. Kafka keşke daha uzun yıllar yaşasaydı. Zaten kısacık hayatında yazmış olduğu hikâyeler ve romanlar yıllardır pek çok dile çevrilip okunuyor.Bu anlamda sanatçılar, şairler, yazarlar ölümsüzdürler.
Kafka, hukuk tahsilli donanımlı, bilgili, ileriyi gören, dünyaya yazmak için gelmiş önemli yazarlardan birisidir. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma gibi dönemin edebiyatında sıklıkla işlenen temalara ve konulara değindi.Kafka’nın çok sevdiğim bir sözü var. Demiş ki, "Dışarıya kapanmak esasen içeriye açılmaktır. Huzur mu istiyorsun? Az eşya, az insan." Ben bu sözüne bayılıyorum. Kendime de bu felsefesini rehber edindim. Anlatayım. Aslında hayat çok güzel de sıfatları insan olan bazıları çok şerefsiz! Hayatın olağan akışını bozan da karakter yoksunu bu tipler. Durum böyle olunca şöyle insanca yaşamak da bana pek bir keyif vermiyor. Gerçi şerefsizliğin azı, çoğu olmaz. Şerefsizliğin cinsiyeti de olmaz. Şerefsiz, adı üstünde şerefsizdir. Bunlardan kurtuluş yok. Ulan bir bitmediler, her yerde karşıma çıkıyorlar.
Hayatım boyunca ciğerleri beş para etmez, meymenetsiz, götü başı ayrı oynayan sahte insanların sahte tavırlarından Allah’ıma, kitabıma bıktım, usandım. Bunların pis suratlarını görmemek, lakırtılarını duymamak, bir şekilde bir yerlerde karşılaştığımda hiç biriyle muhatap olmamak için körü, sağırı oynayıp duruyorum. Bunların bir defa dünyaya gelmeleri hata, her biri birer imalât hatası. Hiç de haksız olduklarını görmedim, duymadım. Çünkü empati yapıp hatalarını kabul etmiyorlar, kurnazlık yapıp sürekli bildiklerini okuyorlar, haksız olan ise nedense ben oluyorum.Böyle bir durumda diyaloğu sürdürmenin de bir anlamı yok, çünkü beni çok yoruyorlar. Bunları gördükçe şalterlerim atıyor, ben, ben olmaktan çıkıyorum, fabrika ayarlarım bozuluyor, psikolojim alt üst oluyor. Bunlarla konuşmamak, maskeli yüzlerini görmemek için yolumu değiştiriyorum.
Bu haysiyet, şeref yoksunlarının suratlarına tükürmek, tüm kemiklerini kırmak istiyorum, bu kez de kanun bunları adamdan sayar, cezayı bana keser diye vazgeçiyorum.Ben bunlarla sidik yarıştıramam, onların seviyesine inemem, hepsi çok büyük oyuncu, hem de oskarlık. Bense kendi ayaklarım üzerinde kendi çapımda hiç kimseye zarar vermeden yaşamaya çalışan, her türlü kötülüklerden, kanunsuz işlerden, fesat düşüncelerden uzak durmaya çalışan bir insanım.Ben bu dünyada herkes gibi misafirim ve zamanı gelince herkes gibi öleceğim. İnsan en önce ne için yaşaması gerektiğini bilmelidir. Bir insanda zaten olması gereken değerler insan gibi yaşaması değil midir? Öyleyse bizler neyi paylaşamıyoruz? Bu dünyayı zindana çevirip hem kendimize, hem doğaya ve hem de insanlara neden zarar veriyoruz?
Vecdi Murat SOYDAN
Kara Kaplı Defterimden Notlar
18 Ocak 2023, Isparta
YORUMLAR
Beğenerek okudum,en fazla puan vardı o sebeple 10 puan da verdim.
Yüreğine kalemine sağlık ...