- 411 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALFRED DE VIGNY.
ALFRED DE VIGNY KİMDİR?
Fransız romantizminin önde gelen adlarından şair, oyun yazarı ve romancı.
Fransız Devrinli’nden sonra yoksul düşen soylu bir asker ailesinden geliyordu. Paris’te büyüdü.
Politeknik Okul’a girebilmek için Bonaparte Lisesi’ne yazıldı. 1814’te Bourbonlar yeniden iktidara gelince, aileden gelme krala bağlılık duygusuyla kralın muhafız alayında teğmen oldu. 1827’de ordudan ayrıldı.
İlk şiiri Le Bal"i (Balo) 1820’de yayımlamış, bunu 1822’de ilk şiir kitabı izlemişti. Bir yandan da Victor Hugo’nun tutucu bir siyasal çizgiyi savunan edebiyat dergisi La Muse Frmıçaise’de yazıyordu. J826’da yayımlanan Poernes antiques er modernes de (1826; Eski ve Yeni Şiirler) büyük ilgi topladı.
Vigny yalnızca şiir alanında en iyi olmakla yetinmedi. Şiir onun için, " felsefi düşüncelerin epik ya da dramatik biçimde sahnelendiği bir türdü. Roman alanındaki yeteneğini Cinq-Mars’la (1826; Cinq Mars, 1950) ortaya koydu. Bu tanlı el roman, kralın yakın çevresinden Cinq-Mars markisinin Kardinal Richelieu’ye karşı giriştiği komplo çevresinde gelişiyordu. Vigny, bir kişiliği yansıttığı ya da bir tezi aktardığı bölümlerde tarihsel gerçeklerden uzaklaşıyordu.
O dönemde romanları çok gözde olan Sir Walter Scott’un yapıta hayran kalmasına karşın, eleştiriler yüzünden Vigny yapıtın dördüncü basımına (1829) bir ön öz yazmak zorunda kaldı. Burada, sanat ve tarihin felsefi bir amaçla kullanılabileceği görüşünü savundu. Sonradan bu görüşünden vazgeçecekti.
Bütün öteki romantikler gibi Vigny de Shakespeare’e özel bir ilgi duyuyordu. Otlello ve The Merchant of Venice’in (Venedik Taciri) erbet uyarlamalarını yaptı (1829). Romantik çevrelerden bir ölçüde uzaklığını korumakla birlikte Alphonse de Lamartine, Hugo ve Sainte-Beuve gibi romantizmin öncülerinin övgüsünü topladı .
Güzelliği ve yeteneğiyle ünlü yazar Delphine Gay’le beraberliğinin ardından 1825’te varlıklı bir ailenin kızı olan lngiliz Lydia Bunbury ile evlendi.
Temmuz Devrimi (1830) Vigny’yi siyasal konularda giderek karamsarlığa sürükledi. Chateaubriand gibi o da bir onur orunu saydığı için monarşiye bağlılığını sürdürdü.
Bourbon kralı X. Charles’ın davasının, zengin burjuvazi tarafından tahta çıkarılan Louis Philippe’inkiden farklı olmadığını biliyordu. Var olan siyasal inançları sarsıldı ve sonunda Saint-Simon’un sosyalist felsefesine ve Lamennais’nin önderliğindeki ilerici Hıristiyanlara yakınlaştı.
Düş kırıklığını daha 1831’de, "’Elevation" (Yüceltme) adını verdiği yeni bir türde yazdığı "Paris" şiirinde ortaya koymuştu. Cinq Mars’dan sonra tarihsel roman yazmayı bıraktı.
Stello (1832), şairin yalnızlığı temasıyla birbirine bağlanan üç öyküden oluşuyordu. Öyküleriden biri XV. Louis’nin düşüncesizliği yüzünden yokluk içinde ölen Nicolas Gilbert’i, ikinci Robe pierre’in fanatizminin kurbanı olan Andre Chenier’yi, üçüncüsü de Londra belediye başkanı William Beckford’un bencilliği yüzünden intihara sürüklenen Thomas Chatterton’ı konu alıyordu.
Vigny’ye göre bütün siyasal rejimler şairleri ’’sürekli sürgün"e mahkum ediyorlardı. Bütün öteki romantikler gibi Vigny de Stello’da bunun nedenlerini araştırıyordu. Kitapta Stello muayene olmak için Doctor Noir’a (Kara Doktor) gidiyor, doktor onu dinledikten sonra kurtulması için şiir yaşamıyla siyasal yaşamını birbirinden ayırmasını ve toplumu yakından, ama büyük bir tarafsızlıkla gözlemesini öneriyordu.
Vigny, Stello’da Chatterton’ın intiharını anlattığı bölümü sonradan Chatterton (1895: Chatterton, 1943) adıyla üç perdelik bir oyun olarak tiyatroya uyarladı. Oyunda Chatterton’ın son anlarını aktarırken seyirciyi maddiyat düşkünü ve acımasız bir toplumda şairlerin çektiği acılara tanık olmaya çağırıyordu. Vigny’nin oyun yazarlığının doruk noktasını temsil eden Chatterton, romantik tiyatronun da en iyi örneklerinden biri sayılır.
Chatterton ve Stello’daki kibirli kötümserlik, sonraki yapıtı Servitude et grandeur militaires’de
de (1835; Askerliğin Kulluğu ve Büyükklüğü, 1947) belirgindi.
Vigny, gene üç öyküden oluşan yapıtta, kendi askerlik anılarına dayanarak, askerlerin saygınlığını ve çektikleri sıkınlıları tartışma konusu yapıyordu. Yapıtın kahramanı, kardeşi şair olan bir askerdi. Şair gibi asker de "parya" muamelesi görüyor, mesleği nedeniyle öldürmek zorunda kalıyor ve gene bu nedenle edilgin bir boyun eğişe zorlaruyordu. Yapıtta Vigny bu "toplum dışı" kahramanın öyküsünü anlatırken, onun kulluğu ile büyüklüğü arasındaki ilişkiyi büyük bir titizlikle kurmuştu.
Bu arada şiir yazmayı bırakmıştı. Tümüyle içe kapanık bir yaşam sürmeye başladı; bu essizlik yalnızca 1840’larda, Revue des Deux Moudes dergisinde yayımladığı altı şiiriyle bozuldu.
Vigny 1841 ’de Balzac ve Lamartine’le birlikte yazarların telif hakları kazanması için açılan bir kampanyaya öncülük etti. Bir süre sonra da Academie Française üyeliğine başvuruda bulundu. Başvurusu beş kez ertelendikten sonra ancak 8 Mayıs 1845’te üyeliğe kabul edildi.
Vigny geride yayımlanmamış birçok yapıt bırakmıştı, bunlar: Les Destinees ( 1864; Yazgılar), Le Journal d’un poete (1867; Bir Şairin Günlüğü), Daphne (1912) ve Memoires inedits (1958; Yayımlanmanış Anılar) adlarıyla yayımlandı. Ölümünden sonra yayımlanan şiirleri dinsel görüşlerindeki değişimi bütün açıklığıyla yansıtır.
Son şiirlerinde önceki yapıtlarındaki şüpheciliği bırakarak onur ve acıma duygusu gibi insani değerleri savunduğu görülür. 1863’te yazdığı "L’Esprit pur" (Saf Ruh) Şiirinde Tanrı’nın yerini alacak bir kutsal ruhun gelişini haber verir.
Vigny sağlığında Lamartine ya da Hugo kadar ünlü olamamışsa da, ölümünden sonra Charles Baudelaire, Henri de Regnier, Charles Peguy, Andre Breton ve Jules Roy gibi birçok şair onun mirasına sahip çıkmıştır.
Günümüzde Vigny "L’Esprit pur" gibi kehanetle dolu şiirleriyle, Batı da onun ölümünden yüz yıl sonrasına değin süren metafizik başkaldırının ilk habercilerinden biri kabul edilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.