..................................................
KARINCA ve DEV
Çok özlemiştim. Kaçkarlar yine beni çağırıyordu. Yola koyuldum sabah erkenden. Tek başıma yürüyordum, birden irkildim, bir devdi karşımda öyle heybetli duruyordu.
Sonra seslendi, "Hey! Sen, ne arıyorsun burada?
Ürkmüştüm, sesizce,"Ben dağa geldim" Dev biraz düşündü ve sordu, "Ne yapacaksın dağda?" "Ben dağı severim, dağ da beni sever. Biz tanışırız dağla, çiçek toplayacaktım, çiçekleri çok severim. Bir de, su içmeğe geldim. Çok susadım, içim yanıyor" Dev birden güldü. Sonra bana, "Senin adın ne? Nereden gelir nereye gidersin?" Ve ben başladım anlatmaya:
"Benim adım Erdem, dağları severim. Dağcıyım, aslında ben bir karıncayım. Küçücük bir dünyam var. Dünyamı sırtlandım geziyorum. Avcıları hiç sevmiyorum. Ceylanları öldürüyorlar, onları öldürülmelerine tahammül edemiyorum. Gözleri çok güzel, kömür gibi. Vuruldum ben o ceylanların gözlerine.
Onlarla karşılaştım geçen gün, onlar bana baktı, ben onlara, öyle bakıştık. Sonra ayrıldık, aradan kısa bir zaman geçmişti ki, bir el silah sesi duydum. Koştum gittim hemen sesin geldiği yöne. Baktım bir ceylan yatıyor ağacın dibinde. Etrafta cıvıl cıvıl kuşlar uçuşuyordu. Çiçekler açmış mis gibi kokuyordu orman. Durdum baktım, ceylan yaralıydı. Az sonra soluk soluğa avcı geldi. Ben ceylanın yarasına bakıyordum ki avcı bana, "Hey! sen kimsin?, Çekil, bırak, onu ben vurdum, ver onu bana" Ben sinirlenerek dikildim Karşısına, "Hayır vermem, ben onun yarasını iyileştireceğim" ve kızgın bir sesle, "Ona nasıl kıydın? Senin hiç vicdanın yok mu? Sen, hey avcı, ne kötü bir insansın"
Sonra avcı silahını bana doğrulttu,
"Ver onu, yoksa seni vururum. Ben sakince başladım konuşmaya, "Bak avcı kardeş, sen aslında kötü bir insan değilsin, bırak onu, git buradan, yoksa beni de öldürmen gerek, onu vermem sana, istersen vur beni ama bu ceylanı bırak... Görmüyor musun gözlerinden akan yaşları hayvancağızın?“
İşte o zaman avcı insafa geldi. Ben işime bakıyordum, ceylanın yarası bir sıyrıktı ama derindi, kan akıyordu, çıkardım gömleğimi yırttım, sardım yarasını. Ceylanın başını okşadım, sevdim. O da bana bakıyordu, gözleri öyle güzeldi ki, baktım, o benim vurulduğum güzel kara gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Dayanamadım, başladım ben de ağlamaya. Bir ara başımı kaldırıp avcıya baktım. Avcı da ağlıyordu. Kalktım ayağa, avcı bana, “Sen kimsin? Sen nasıl güzel bir insansın, ben seni çok sevdim, gel otur yanıma“ dedi. Birlikte oturduk ve ben anlatmaya başladım:
"Ben aslında bir karıncayım, ismim E r d e m, dağlarda pınarlardan su içer, çiçek toplar, gezer dolanırım. Özgürüm bu dağlarda. Ne riya ne de yalan, yoktur onlarda... İtmezler... Sarılır dağlar insana.
Gece dolunayı seyrederim, beklerim o hep bana yansın gökte, baksın... Galaksimin en güzel kızı. O, dünyaya yanıyor, ben Ona yanıyorum. Benim sevgilim O. Ona aşkımı anlattım. Anlattım ama duymadı beni. Sonra bir gün dağa söyledim. Dağ da meleklere söylemiş. Dolunay da bana aşıkmış meğer. Melekler geldiler, anlattılar her şeyi. Dolunayın beni nasıl sevdiğini.
O uzaklarda, ben uzaklarda öyle bakışır dururuz.
Platonik bir aşk bizimkisi aslında. Ben onu her haliyle severim. Ama en güzel olduğu gece ayın on dördündedir. Yusyuvarlak çıkar geceyi aydınlatır. Ona yakın olmak isterim hep. Her sene Ağustos ayında o yaz gecelerinde dağın en yükseklerine çıkıp Ona giderim, şarkılar söylerim, aşkımı anlatırım. Pırıl pırıl gece dağların aralarından çıkar, dorukların üzerinden ilk göründüğü an içimi nasıl sevinç kaplar.
Adeta bana,"Erdem; bak sana geldim" der. Doya doya seyrederim, hiç uyumam o gecelerde. O bana yanar, ben Ona yanarım. O gökte, ben yerde yanar dururuz.
Sonra, vakit geç olmuştu, sohbete doyum olmaz ama avcının gitmesi gerekiyordu. Avcı bana avcılığı bırakacağını söyledi. Bana teşekkür ederek elimi sıktı. Ben de buna çok sevindiğimi söyledim. Onunla sarılarak vedalaştık. Avcı son kez ceylana baktı. Avcı, "hadi hoşcakalın" deyip uzaklaştı. Tam tepeden kaybolmadan son kez, "Erdem... Karınca, seni çok sevdim, hiç unutmayacağım" dedi ve el salladı. Öyle gözden kayboldu.
Sonra hava karardı, gece bastırdı. Ben uyku tulumumun içine girdim, ceylanın yanında uyuya kalmışım. Birden bir sesle irkildim, ceylan ayağa kalkmış geziniyordu. Bana baktı, anladım gidecekti karanlıktı ama gördüm gözlerini. Sanki,"Beni annem bekler, arıyordur. Ben anneme gidiyorum. Erdem amca, sen benim hayatımı kurtardın. Seni hiç unutmayacağım" diyordu. Son kez okşadım başını. Yavaş yavaş gidiyordu, geri bakıp bakıp sanki bana bir şeyler anlatıyordu. Son olarak, tam o tepeden bana baktı... Baktı... Sonra ceylan koşmaya başladı, ayağı biraz sekiyor olsa da ormanın derinliklerinde kayboldu.
Gözlerine vurulduğum ceylanım, koştu gitti. Kara gözlü ceylanım... Gitti, ben ağlıyordum...
Ben anlatırken farketmemişim, baktım, dev de ağlıyordu. Dev bana, “Erdem, karınca, bu dağlar senin. Git, gez” dedi. Son kez o koca eliyle başımı okşadı.
Baktım tepeden kaybolmadan, dev bana el sallıyordu, ben de ona el salladım.
Ben küçüçük bir karıncaydım, o kocaman bir devdi.
Karınca; cesur ve korkusuz, yürüdü dağlara.
.....
ERDEM, durdu dağın karşısında .
Dağ ona o dağa baktı
ve sordular:
“O R A D A İ N S A N V A R M I ? “
---
ZERRE/ Fikret Şimşek
YORUMLAR
Baktım tepeden kaybolmadan, dev bana el sallıyordu, ben de ona el salladım.
Ben küçüçük bir karıncaydım, o kocaman bir devdi.
Karınca; cesur ve korkusuz, yürüdü dağlara.
.....
ERDEM, durdu dağın karşısında .
Dağ ona o dağa baktı
ve sordular:
“O R A D A İ N S A N V A R M I ? “
şu dünyada o kadar çok güzellik var ki..ama sadece sevgi dolu olan yürekler bunu görebilir hissedebilirler..çok güzel mesajlar içeriyordu.ders almak gerekir... ve okurken zevkle okundu..bizden de selam olsun..o güzel ceylanlara..gökteki dolunaya ve ders alan avcıya..ders veren kocaman yüreği olan cesur karıncaya ve dağlara selam olsun..muhteşemdi..tebrikler..sevgiler..
Gece dolunayı seyrederim, beklerim o hep bana yansın gökte, baksın... Galaksimin en güzel kızı. O, dünyaya yanıyor, ben Ona yanıyorum. Benim sevgilim O. Ona aşkımı anlattım. Anlattım ama duymadı beni. Sonra bir gün dağa söyledim. Dağ da meleklere söylemiş. Dolunay da bana aşıkmış meğer. Melekler geldiler, anlattılar her şeyi. Dolunayın beni nasıl sevdiğini.
O uzaklarda, ben uzaklarda öyle bakışır dururuz.
“O R A D A İ N S A N V A R M I ? “
**************
Ne söyleyecek tek bir sözüm var ne de anlatacak mkemmelliğini dermanım ben yalnızca ayakta alkışlarım sevgilerimle NeNa
Ceylan, boynuzlugiller (Bovidae) familyasından Gazella cinsini oluşturan çift toynaklılara verilen ad.
Uzunluğu 200-230, yüksekliği 60, kuyruğu 20 cm'dir. Boynuzları yay biçiminde, gözleri iridir. Rengi toprak rengine benzer. İnce ve güzel görünüşlü , çevik bir hayvandır. 10 yıl kadar yaşar, kolay evcilleşir (Gazella dorcas). Bunun bir başka türü olan Gazello granti nin yüksekliği 100, boynuzları 75 cm'dir. Eti ve derisi için avlanır.( hiç bir canlıya kıyılmamalı derim..) Afrika ve batı Asya'da çöl ve bozkırlarda yaşar.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ceylan
ceylana dair bir bilgi...
Soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Sıcakkanlı her canlı, ısı kontrolü için birçok mekanizmaya sahiptir. Afrika’nın hızlı koşan ceylanı, sık sık düşmanlarından kaçmak için koşmak zorunda kalır. Bu sürat koşusu ceylanın vücut ısısını yükseltir. Fakat ceylanın hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir.
Ceylan beynini serin tutmak için, başının sağ tarafında, kendine has bir soğutma sistemine sahiptir. Ceylanların ve benzer hayvanların, soluk alma kanallarının ardında uzanan, büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur, bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur. Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarı içerisinde biraraya gelirler. Beynin soğutulması için bu sistem olmasaydı ceylan da hayatını devam ettiremezdi
..
ERDEM, durdu dağın karşısında .
Dağ ona o dağa baktı
ve sordular:
“O R A D A İ N S A N V A R M I ? “
---
değerli yazar dost zerre
çok özel yazınızla ne güzel mesajlar vermişsiniz...
insan olmanın erdemini yaşayan bir dünya dileklerimle bu çok anlamlı düşünülesi yazınızı ve dağlar kadar yüce güzel yüreğinizi gönülden kutluyorum ...
saygılar..selamlar..
hani o ceylanın gözyaşını görmek var ya, onu gören gönül ayın güzelliğine vurulur...bir güzellik bulmak aslında belki de önemli olan...herkesin görmediğini görmek, hissetmediğini hissetmek, erdemin güzelliği de bu değil mi...dağlara vurup da yüreğini onda bulmak güzelliği...neden dağlar, belki de rüzgar alip götürüyor insanlardan arta kalan nefteri, kini...kim bilir...
sevgi ile..güzel bir anlatımdı.
..................................
Dağların doruklarına doğru son bir hızla uçtu yaralı şahin. İstedi ki aşsın şu dağı, varsın ötelere ama örselenen bedeni götüremedi onu...Yavaşça süzüldü ağaçlara doğru...Bir selvinin dalına penceleriyle tutundu nefes nefese. Yaralı kanadı ince ince sızlıyordu. 'Ne istedin avcı benden? Etim yenmez ki lokma olayım kursağına... Evcilleştirmek istesen bile, ben sana bükmem ki boynumu! Her daim uzaklar için çarpar yüreğim...' diyerek son bir gayretle çırptı kanatlarını ve...
Etme şahin etme, yolun çok mudur
Kime gider bu yol, özlem hak mıdır
Yarin sesin özler, ulak yok mudur
Kim yaktı yüreğin, sevdalı şahin?
Avcı, silah elde dağ bayır gezerken şahinin cansız bedenini bulunca kanlar içinde, baktı ak pak kara bulaşan kana....Ezildi içi... Pişman oldu ama yanlışlardan dönmenin artık zamanı geçmişti. SERAP HOCA
karıncanın cesaterti.çok ders alınacak bi yazıydı amcam,karınca küçük zerre kadar belkide tum dunyası üstünde...tek başına daglarda...hadi dalara...hadi...hep seni hatırlayacagım karlı daglara baktıgımda...paylaşımın için teşekkürler birşeyler kazandırıyorsun hala bana;)
“O R A D A İ N S A N V A R M I ? “
Bu dünyada her türlü çeşidimiz bulunur
kötüler olmasa iyilerin değerini nerden bileceğiz?
..........
Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?
Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır
MEVLANA
"Ben küçüçük bir karıncaydım, o kocaman bir devdi."
küçük karınca yüreğin dev!
Karınca; cesur ve korkusuz, yürü dağlara!!!
"şarkımın gizemini, yakınlığına rağmen,
kimse göremez, kimse duyamaz
ah, işareti görse bir dost
ve ruhuna katsa benimkini!
...................
________sazın şarkısı
Mevlana
Ah be dost Zerrece yazmışsınız...
size hiç bıraktım ..sevinin
saygılarımla