- 2185 Okunma
- 15 Yorum
- 27 Beğeni
ATA TOHUMU
Önümde duran kırmızı kurdeleli kutunun içine özenle yazılıp yerleştirilmiş ismime dalgın dalgın bakarak kendime "mutluluk nedir? " diye soruyordum.
Atalarımızın Orta Asya’dan bin bir zorlukla Anadolu’ya göçü sırasında yiyeceklerinin yanında sırtlarında taşıdıkları ata tohumlarımızı bir yandan da düşünüyordum. Son yarım yüzyılda Hibrit tohumuna yenilen ata tohumlarımızı.
Geçen İlkbaharda yönetim kurulu başkanımın ricasıyla şirketi temsilen bir iş adamının oğlunun düğün törenine katıldım.
Masamda bürokrasiden tutun Türkiye’den dünyanın dört bir yanına ticaret yapan tanınmış üst düzey iş adamları ve yöneticilerle beraberdim. Merhabalarla birlikte başlayan tanışmalar sonrasında içimden " şimdi herkes yüksek enflasyonu, ülke meselelerini konuşacaklar. Zaten ambale olan beynim yorgun ve ben bir an önce saatler geçse de evime gitsem" geçirmedim değil. İşim gereği her türlü üst düzey yöneticilerle zaman zaman bir arada olsam da sade yaşantımı daha çok seviyordum.
Düğün kocaman bahçe içeresinde açık alandaydı. Taze tomurcuk kokularının etrafa yayılmasıyla üzerimdeki" düğün bir an önce bitse de gitsem’ tedirginliğini ortadan kaldırınca, rahatlayarak masamdaki insanların sohbetlerine eşlik etmeye başladım.
Ülkemizde çiftçilikle uğraşan insanların ata tohumlarını öldürerek, çok daha verimli olur ve çok daha çok para kazanırız düşüncesiyle Hibrit tohumuna yönelmelerinin sebepleri, nedenlerini kendi düşüncelerimizle ortaya koyuyorduk. Sohbetimizde konu konuyu açıyor ülkemizin dört bir etrafında farklı meyve ve sebzelerin yetiştirilebileceği üzerine bitkisel üretimde, üstün nitelikli ender ülkelerden biri olduğumuzu anlatarak gururlanıyorduk.
Ama bir eksiklik vardı. Ülkemizin dört bir etrafına saçılmış Hibrit tohumundan nasıl kurtulacaktık. Gidişata dur diyebilecek gücümüz olmasa da en azından bizler, yerli ata tohumunu yaşatmak, çoğaltmak, değerlerimizin kaybolmaması için neler yapabilirdik. Bunun üzerine bir hayli görüşler öne sürdük.
Firma ismi söylemeden, önemli bir yönetim ve icra kurulu başkanı kendisinde yerli mısır tohumu olduğunu hasattan sonra isteyenlere gönderebileceğini söylediğinde bende taze topladığım ata fasulye tohumu olduğunu söyledim. Değiş tokuşla artırarak çevremizdeki duyarlı insanlarla bu işi yapabilirdik.
Nikah hariç düğün boyunca piste kurtlarımızı dökmeden saatlerce sohbet etmenin keyfini yaşamak bambaşkaydı. Üst düzey yöneticisi olsan da bürokrasi insanı olsan da, benim gibi normal müdür de olsan, ayakların toprağa basıyorsa eşitsin demekti ve bu duygu masamıza yansımıştı.
Mısır tohumu göndermek isteyen yönetim kurulu ve icra kurulu başkanı ve öğretmen eşiyle birlikte koyu sohbetimizde kendilerinin Şile’de çiftlikleri olduğunu öğrendim. Çiftliğe ait arazide temel amaçlarının ata tohumlarını çoğaltmak olduğunu, her hafta sonu bizzat eşiyle birlikte bahçelerinde çalıştıklarını, artırdıkları tohumları gönüllü insanlara dağıtmak istediklerini ifade ettiler.
Ertesi gün adreslerine taze fasulye tohumundan gönderdim.
Aylar sonra kocaman bir kutunun içinde yılbaşına denk gelen günlerde hayatımda aldığım en güzel hediye mısır tohumu hediyesiydi. O an, baklava ve çikolataları şirket çalışanlarına dağıtmaları için mutfakta görevli ablama verirken yerimde duramayan zıpır çocuklar gibiydim
Yaşadığım mutluluğun değerini anlatabilmem imkânsızdı.
Zira, bilmemiz gerekir ki daha çok kazanacağız derken her yıl hibrit tohumuna ödediğimiz milli servettir.
Ata tohumlarımızı yabancı döllemeden el birliğiyle koruyalım.
Ümmühan YILDIZ
YORUMLAR
Ümmühan hanım
Mesele çok derin
Uzantılarına erişmek mümkün değil!!!
-Saklı Seçilmişler-
Yazari Soner Yalçın
Okumadıysanız tavsiye ederim
Sağlığını ve gelecek nesillere bırakacağımız yaşam kalitesini önemseyen her insanın okuyup bilgilenmesi gereken bir kitap.
Ümmühan Yıldız
TRT Belgesel de Ukrayna'daki dağ köylülerini seyrediyorum.
Doğrusunu söylemem gerekirse imrendim. Yaşlıların bilinçli konuşmaları, geleneklerine olan bağlılıklarını, yaşam değerlerini genç nesillerine şevkle aktarmalarını birbirlerine olan saygıları ilginç ve ilgi çekici.
Bizde ki anneler- babalar "biz tarlalarda, bağlarda hayvancılıkta çok çektik çocuklarımız çekmesin." anlayışından.
Okuyacağım mutlaka.
Teşekkür ederim
Sevgiyle saygıyla selamlar.
Bir belgeselde izlemiştim; yabancı ülkede insanların genetiği değiştieilmemiş tohumları ,topladıklarını;sakladıklarını ve gelecek nesilleri düşünerek yaptıklarını izlemiştim...
Geleceğe ve bizden olanı korumaya ,gel3ceğe aktarmaya çalışan uğraşan tüm insanlara sizin nezdinizde saygılarımı sunarım.Varolun ,varolsunlar.
Ümmühan Yıldız
İnşallah bizde ata tohumunun önemini daha iyi anlarız. Elimizde var olanları çoğaltmak için daha çok istekli ve çaba sarf ederiz.
Güzel gün bir gün dilerim.
Çok önemli bir konuyu işlemişsiniz.ben de elime geçen ata tohumlarını kullanırım.bunlar bizim sağlıklı geleceğimiz. Saygılarımla
Ümmühan Yıldız
İsyerimde küçücük bir bahçem var. Bulduğum ata tohumlarını çoğaltmam kısıtlı bu yuzden eline geçen tohumları kardeşime Rize'ye gönderiyorum. Çoğalsın diye uğraşıyorum.
Saygılarımla iyi akşamlar dilerim.
"Son yarım yüzyılda Hibrit tohumuna yenilen ata tohumlarımızı."
Ata tohumu asla yenilmedi.
2006 da çıkan yasa ile yerli tohumların pazarlarda, elde ele, köylü ve yerli üreticiler aracılığı ile satışı yasaklandı. Sertifika altına alınması ve Gıda Bakanlığı nca yetki verilen şirketlerce satışına izin verildi. Bunun ne anlama geldiğini anlamak için okur yazar olmak yeterli.
Başta Monsanto olmak üzere emperyal şirketlerin istediği oldu.
F serisi ile çeşitlilik kazanan hibrit tohumlar gdo lu tohumlara kadar dönüştü. İş bununla da kalmadı kimyasal gübre ve tarım ilaçları ile sistem tamamlanmış oldu.
Yani insan ve toprak yok olmaya, ölmeye başladı. Bu konuda belgeseller mevcuttur.
Bir avuç gönüllü ve amatör çiftçilerce ata tohumlarında sahip çıkıldı, çıkılmaktadır.
Bu konuda Oktay Sinanoğlu nun " ölüm tohumları" kitabı mutlaka okunmalıdır.
Rahatsız etttiysem ablam bacım,
Özürle...çok özürle.
Ümmühan Yıldız
Benim annem tarlalarımızı ektiğimizde hepimizi yanına toplayarak,
-şu şu şu fidelerden hiçbir şey toplamayın. Tohuma bırakacağız.
Güz ayı geldiğinde tohumlarımızı kurutur Güve ’den korumak için önlemlerimizi alırdık.
İlkbaharda hiçbir ücret ödemeden kendi ürettiğimiz tohumlarımızı tarlalarımıza ekerdik. Artan tohumları hiçbir ücret almadan ihtiyacı olan komşularımıza bölüşürdük.
Devlet kendi ihtiyacımızı karşılamak için ektiğimiz çoğalttığımız tohumlara hiçbir zaman müdahil olmadı.
Annemin vefatından sonra neden tüm tohumlarımız yok oldu.
Neden mi?
Genç nesil bende dahil kendimi eleştiriyorum. Annem, büyükannelerim zamanında mart ayı geldiğinde tarlalarımızı ekerdik. Şimdilerde tembellik üşengeçlikle uğraşmayalım boş verelim nasıl olsa hazır fideler var mayıs ayı geldiğinde ekeriz düşüncesine kapıldık....
Kendimizi en alttan başlayarak düzgün yetiştirmeliyiz. Üste çıktığımızda ruhumuz, dilimiz, elimiz temiz kokmalı.
Selamlar
TARIM BAKANINA GÖNDERİN BENCE DEĞERLİ ÜMMÜHAN HANIM;))
ASIL NASİPLENMESİ GEREKENLER POLİTAKCILAR OLMALI DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
BİRDE BU KONUDA İZMİR BELEDİYE BAŞKANI TUNÇ SOYER BAYAĞI YOL ALDI MİLLİ VE YERLİ TOHUMLAR KONUSUNDA, Bİ İNCELEYİN DERİM.
BELKİ FAYDALI BİRKONU ÇIKAR FARK YARATMAK GÜZELDİR.
TEBRİKLER SAYGILARIMLA
KUTLARIM.
Ümmühan Yıldız
İnsan çocukluğunda annesinin göğsünde merhamet duygusunu hareketlendirir
Toprağı ne kadar beslersen sana o denli mükafatını verir.
Bakanlığa hiç birimizin gitmesine gerek yok.
Önce birey olarak kendimizi, çok kazanma hırslarımızı, tepeden bakma egolarımız terbiye etmeliyiz.
İşte o en tepeye çıktığımızda insan olduğumuzu biliriz ve diğer insanlara harmanladıklarımızı sunarız
Kalbi saygılarımla sevgilerimle selamlarımla.
MÜSLÜM BAYRAM
kişisel çabanızı takdir ediyorum
bireysellik kümülatif bir akıma da dönüşmelidir.
aksi halde kişisel olur bu çabanız.
bu bakımdan değerli görülen bir kıvılcımsa eldeki kıymet,
kurumsallığa dönüştürmek daha büyük açılımlar sağlayabilir düşüncesiyle yazdım
ve de inanarak özellikle çalışmalarını takdir ettiğim kurum adı verdim.
umarım anlaşılmışımdır.
sevgilerimle.
Ümmühan Yıldız
Biliyorum, mertçe yaratılışa sahipsiniz.
Selamlar.
O paketi göstermeyecektiniz Ümmühan Kardeşim.
Payımı ayırmazsanız Nezahat Kardeşime şikâyet vacip olur bilesiniz.🤷♂️
Çook önemli bir konuya değinmiş, yaramıza parmak basmışsınız.
Duyarlı insanların varlığı tek tesellimiz.
Tebrik eder, hayırlı günler dilerim.
Selam ve saygılar...
Ümmühan Yıldız
Mecit Aktürk değerli abim günaydınlar
Seve seve ayırırım.
Dün Nezahat ablamın eşini Türkiye’den Hollanda'ya uğurladık. Tohumdan ablamda nasibini aldı. Birkaç kişiye gönderdim. Bendede sayılı kaldı bölüşürüz.
Tohumları verdiklerime çoğaltıp sizde dağıtın diyorum.
Sevgimdesin güzel abim
Saygılarımla selamlar.
Yağmurun içine işlediği toprağa binlerce tohumu at çiçeğin kokusunu dinle çay içerken Ümmühan…
Atadan dededen gelen tohum mirasımızı gelecek nesillere iyi anlatmak gerekiyor. Ata tohumundan çok daha pahalıya aldığımız Hibrit tohumları çoğaltama özelliği yok. Dediğin gibi her yıl yeniden tohum almak durumundayız. Dünyada yaşanan iklim krizleriyle yapay tohumlarla sebze yetiştiremeyeceğimiz günleride getireceektir. Hatta ve hatta yapay tohumların toprağımızın humuslu yapısını değiştirerek körleştireceğine düşünüyorum
Ankaralı olarak Ankara’ya gittiğimde ata tohumu Ayaş domatesi yememek zülüm demektir.
Ümmühan Yıldız
Abim işte olsun defterde olsun beni bırakmayan kol kanat geren varlığını seviyorum.🙏
Yıldız ablama selamlar sevgiler ☕️
Guzel anlatım olmuş
Kaleminiz daim olsun
Başarılarınızın devamını dilerim.
Ümmühan Yıldız
Huzurlu pazarlar dileğiyle
selamlarımla
Bilgi yüklü, ders verici eserinizi beğeniyle okudum. Başarılarınızın devamını beklerim.
Ümmühan Yıldız
saygı ve selamlarımla
İnsan hırsıyla işledi şeytan tuzağı
Gözler kör olmuştu heyhat görmez uzağı
Daha çok şatafatlı olur, olur olmazı
Çoğu heder oldu bize kaldı pek azı
Efendim gerçekte neyle karşı karşıyayız?
Nesil bozuluyor, hedef maymunsu insan.
Var mı ispatı?
Yakında dinleyecek de, hayıflanacak ta kimse kalmayabilir.
Çok saygımla Şairim.
Ümmühan Yıldız
Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin. Fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin!..”
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Başladığı noktaya iyice yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis; Pahom’un mezarının başında durur şöyle der:
“Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…
Bazı insanların 15-20 yıl boyunca ödemek kaydıyla faizli banka kredisi çekmesi neyin alametidir… Bazen insan ömründen daha çok borç biriktirmiş olur. Bazen de elinde olan ama fark etmediği nimetleri hoyratça harcayıp durur.
Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…
Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın mülkün yanında zamanı tüketir, sözleri tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…
Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çaya, zeytine ve ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz?!. Dolu bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız?
Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakiriz hepimiz."
Bu sabah okuduğum yazıyı paylaşmak istedim.
Yarın daha güzel olur mu bilemem.
Ama bugün dünden insanlık adına saygı ve sevgide daha kötü olduğunu gözlemlemek istemezdim.
Hep var olasınız değerli büyüğüm Deniz Tayanç Bey.
saygı ile sevgilerimle selamlar.
Ümmühan Yıldız
Güzel sözlerin için kalbi teşekkürlerimle saygılarımla sevgilerimi gönderiyorum.
İçimde hep değerlisin.
Sağ ol var ol.
Çok güzel ve kutsa bir sosyal sorumluluk görevi üstlenip yerine getirmişsiniz tebrik ederim Ümmühan hnm.
Son yıllarda Eskişehir Büyükşehiir BelediyeBaşkanı Yılmaz Büyük Erşen ve İzmir Belediye bşk Tunç Soyerin de girişim ve katkıları var Ata tohumana tekrar dönüldüğünü görmek bu konuda yapılan çalışmaları izlemek hepimizi sevindiriyor emeklerinize sağlık Bize dayatılan bu zehirli hirbit İsrail tohumlarından tamamen kurtulacağız inşallah. Selam ve saygılarla
Ümmühan Yıldız
Bilmiyorum başarabilecek miyiz?
Dün yurtdışında yaşayan ablama kiraladığı bahçesi için pazı ata tohumu bulabilir miyim diye semtimizdeki tohumcuya gitmiştim. Çiftçinin biri geldi direk şu şu şunun Hibrit tohumu var mı diye direk sordu.
Uzun sohbetimizde anladım ki insanoğlu ölümü düşünmüyor parayı daha çok seviyor.
saygı ile selamlar
Tohum ve toprak.....
Ata Tohumu...
Adı üstünde. bizim kodlarımızı taşıyor.
Toprak en büyük zenginliğimiz, içinde yetişenlerde sağlığımızı belirliyor, bizlere hayat veriyor.
Bunun bilincinde olup topyekun ikisine de sarılarak bizden sonraki gelecek kuşaklara aktarmamız boynumuzun borcudur. Atalarımızın izinde gidip yitmeyeceğiz.
Bacım her nerede olursan ol, oraya yakışır, etrafını sana yakışan en asil tavrınla gereken üzere temsil edersin. Buna yürekten inanıyorum....
Duyarlı yüreğinden, toprağa tohum atan ellerinden, şanlı alnından öpüyor, seninle gurur duyuyor, bacım olduğun için bir kez daha Rabbime şükrediyorum....
Nicelerine, bereketle....
Ümmühan Yıldız
Her gün bizi sevgiyle uğurlayan annemin kızları olarak mücadele dolu bu hayatı sevgiyle tamamlanacağımızı biliyoruz.
Ben senin izini takip ediyorum.
Yüreği cömert ablam seni KOCAMAN seviyorum ❤️🌺🦋🥰🫂😘
Muhteşem!..Duyarlı kalemlerin izdüşümleri hep duyarlı yüreklerinin sesi olmuştur.Yazıları okuyup sesleri duydukça göğsümüz kabarıyor.İşte bizim Anadolu insanı..Kalkınmanın dinamikleri hakkında kafa yoran ve çözüm üretmek için el ele veren güzel insanlarımız ..Vatan ve Millet sevgisiyle toplu atan yüreklerimiz.Bizim bizden başka dostumuz yok..Her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik vaktidir.Tarım,sanayi ve ekonomik alanda sağlıklı kararlar alıp paylaşımlarda bulunanlara ne mutlu..Yine yürekten yazıp yürekleri fethettiniz.Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla.Saygıyla.
Ümmühan Yıldız
İnan bana yüreğime inci gibi dökülen pozitif ruhunu okudukça kıymetli dostluğa sarılma mutluluğunu yaşıyorum.
Hep var olasın...
sevgilerimle 🌸🍀☕️
Ne kadar güzel bir öneri nakış nakış nedenleriyle anlatılan bir gerçek çalışmayı içtenlikle kutluyorum saygılar sunuyorum
Ümmühan Yıldız
Huzurla dopdolu pazarlar diliyorum.
Gelen tohumlar, emaneti bir kez daha nasıl koruyacağımı hatırlattı.
Daima sevgi ve saygimdasınız.