- 352 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Siyaset
Hemen hemen herkesin sayfasında boy boy yazılar, videolar
ve resimleri ile, saldırgan bir yapıya sahip olan siyasetin,
dostluk, akrabalık, aile içi geçimsizlik ve arkadaşlığımıza kadar üzerimiz de nasıl
bir etki bıraktığını gelin bir kez daha hatırlayalım.
Yapı olarak aslında çok mütevazi olmamıza rağmen,
söz konusu siyaset olduğun da,
içimiz de yatan canavar sanki birden uyanıyor
ve bizi olduğumuzdan daha
farklı bir kişiliğe büründürüyor.
Bir süre önce ben de,
kendi fikir ve düşüncelerime uymayan siyasi paylaşımlar
gördüğüm de, dayanamıyor, ’’ya bile bile nasıl yanlışı savunurlar’’ diye,
doğruyu göstermek adına bir çok paylaşımlar yapıyordum.
Çünkü karşı tarafın savunduğu düşünce,
beni ve ülkemi batıracak,
içinden çıkılmaz bir karanlığa sürükleyecek diye üzülüyor,
kendimce, haksız tarafta yer aldıklarını, onlara göstermeye çalışıyordum.
Tabi onlar tarafından bakınca da,
aslında ben yanlış yerde duruyormuş gibiydim...
Tüm paylaşımlarıma rağmen,
aldığım karşılığın sadece hüsran olduğunu gördüm.
Fark ettim ki siyasi düşüncelerim yüzünden en sevdiğim,
akrabalarım ve arkadaşlarımdan yavaş yavaş kopup uzaklaşmışım.
Oysa ki, bizler,
inançta ve düşünce de, özgür bir kişiliğe sahip bireyler olarak,
kendi doğrularımız sonucunda seçimlerimizi yapabilecek kadar,
hür iradeli, yetişkin kişileriz.
Ve bu konuda sonuç ne olursa olsun, kendi düşüncelerimizi
başkalarına kabul ettirme tavrımız fazlasıyla yanlış.
Haklısınız... Diyorsunuz ki;
’’ Yaaaa...
Göz, göre göre, yanlış tarafa gidip, yanlış kararlar alıyorlar.
Arkadaşı ve dostu olarak,
ya da kendisini tanımasam bile,
hata yaptığını ona izah ederek, uyarmak istiyorum.
Kör gözleri açılsın diye gerçeği görmesini sağlıyorum.
Çünkü, onun seçimi yarın bizleri de etkileyecek.
Bu ülke de sadece onlar değil, hepimiz yaşıyoruz. ’’
Tanıdığımız ya da tanımadığımız kişilerin,
ülke geleceğine dair yapacağı seçimler de
bizim de hayatımıza yönelik değişiklikler olacağından,
elbette ki, onları yönlendirmek,
belki hepimizin birer görevi gibi hissettiriyor olabilir.
Lakin bu uyarıyı yaparken, hepimiz ahlak düzeyini aşacak şekilde,
hakaretlerle, tartışmalarla, laf sokmalar, kırmalar, dökmeler, küfürler v.s.
gibi tavır ve davranışları takınarak yaptığımız da,
bir kişiyi doğruya çekeceğim derken, aslında binlerce kişiyi,
daha önemli bir durumdan uzaklaştırdığımızı fark edemiyoruz.
(Bağlılığımızdan, birliğimizden, düzenimizden, toplu yaşam dilini kullanışımızdan,
güven duygumuzdan, samimiyetimizden, dürüstlük ve doğru davranış kurallarından...)
Bu ve bunun gibi binlerce değerlerimizin,
bir siyaset yüzünden, dengesinin sarsıldığını göremiyoruz...
Yok efendim...
Çalıştığı iş yeri X partili olarak...
Kendisine istediği bir yerde görev vermemiş diye,
o partinin doğru hedeflerinin olduğunu ve doğrusu neyse onu yaptığını bile bile,
geneline kızıp fikir değiştirenler...
Ailesi yıllardır x partisini tutuyor diye...
Nedir...? Ne değildir...?
Nasıl bir partidir...?
Eğri midir..? Doğru mudur ..? Diye düşünmeden,
babam iyisini bilir diyerek,
aynı parti yolundan devam edip, bilip bilmeden savunanlar...
’’Bizde gelenektir.
İyi olsun olmasın biz hep bu partinin peşinden gittik,
gitmeye de devam edeceğiz’’ diyerek,
tüm ailesini o partiye oy vermesi için zorlayanlar...
Kendi çıkarı doğrultusun da, x partisinden nefret edilsin diye,
yalan yanlış haberler ile ortalık karıştıranlar...
Doğruya eğridir diyerek, eğriyi doğru göstermeye çalışıp, ortamı gerenler...
Siyaset yüzünden, sırf kendi tuttuğu partiyi iyi göstermek adına,
ülke ekonomisinin üstünde, fahiş fiyatlar belirleyerek,
zam üstüne zam yapıp,
ülke ekonomisini kötü göstermeye çalışanlar...
Ülkenin normal gidiş hattının yolunu değişmeye gayret gösterenler...
Ve tüm bunları yaparken de,
içinde ki tüm çıkarcılık pisliklerini kusarak yapan,
kendi istek ve doğrultuların da,
ülkeyi ve için de yaşayanları hiç düşünmeden,
kaosa sürükleyenler...
Siyasi düşünce yüzünden çekip bir birini vuranlar...
Tatlı tatlı konuşurken, açılan siyasi konu hakkında birden tartışmaya başlayıp,
kalp kıranlar, dostluk bitirenler...!
Yurdum inanı bunca şeyi yaparken,
içlerine kötülük fidanı ekmekten başka,
acaba ne kazanıyor, neyi elde ediyorlar ...?
Bu tartışmalar sayesin de, saygı ve seviye düzeyini aşarken,
bir insanı değil bir ülkeyi batırıp,
kendi içimizde bir iç savaşa meyil verilmesini sağlarken,
bizdenmiş gibi görünüp,
dış ülkelerin casusu olarak aramıza sızan kişilerin,
ekmeklerine yağ sürdüğünüzün nasıl farkına varamıyorsunuz?
Siyasi düşünceleri bahane ederek ,bizi birbirimize düşürenlerin,
ülkemizdeki ahlak ve görgü kurallarını sonuna kadar yok etmeye çalışanların,
nasıl kuklası ola biliyorsunuz?
Yapmış olduğunuz bu tartışma ve kavgalarla onların,
hedeflerinin gerçekleşmesini sağlamaktan başka ne geçiyor elinize...?
Siz söylediniz diye fikirler değişiyor mu?
Yaptığınız kargaşalar, küfürler,
ve tartışmalar diğer tarafın tavrını ve düşüncelerini,
iyi yönde etkileye biliyor mu?
Siyaset öyle bir fabrikadır ki... Seni de öğütür, çevrendekileri de...
Kendisi, bir şekilde kendi kendini büyütüp geliştirirken,
sırf sana da o fabrika da bir yer olsun diyerek,
çevresine atık zehirler dağıttığını göre göre,
o ortamda yer almak istemen,
gelecekte hem sana, hem yakın çevrene, hem de ülke insanlarına
yıkımdan başka bir şey getirmeyecektir.
Siyaset öyle bir balondur ki,
İçine her hava üflediğinde o kendisini büyütürken,
sen sadece üflemek için nefesini tüketirsin...
Ve üfleyerek şişirdiğin balon,
gün gelir yine senin başında patlar...
Ülke yönetimin de idareyi biri alıp, biri bırakırken,
verdiğimiz mücadele sonucun da, kaybettiğimiz o
çok değerli ailemizin ve arkadaşlarımızın yerine koymak için,
onlar kadar değerlisini bulmak ne yazık ki çok zordur.
Öz abiniz babanız, anneniz, kardeşleriniz,
birlikte yiyip, birlikte içtiğiniz candan ciğerden arkadaşlarınız...
Hatta şu ortam da bile bir güzel söz ile tanışıp,
sevdiğiniz şeyleri paylaşarak sırdaş olduğunuz kişilerle,
bir siyasi düşman yüzünden, gönül kırgınlığı yaşamak,
param parça olmaktan başka, ne kazandırır size...?
Tabi ki, ülke geleceği ve huzuru için,
bir birimizi uyarıp, doğruyu göstermeye çalışacağız.
Özellikle de toplum içerisinde birden fazla kişiye yapmış olduğunuz uyarıları,
hakaret, küfür, iftira ve nankörlükle,
yıkıp dökerek değil de,
tatlı dil, gülen yüz, samimi duygularla,
kırmadan incitmeden,
karşı tarafın düşüncelerine de anlayış göstererek yapmak,
görgü kurallarına olan saygı ve değerimizin kalitesini,
bir kez daha, gözlerimizin önüne sererek,
insan sevgisinin hala içimizde var olduğunun kanıtını, görmemizi sağlayacaktır.
Baktınız ki bu kişiler,
söylemlerinize karşı yine bildiğini okuyor,
dostluğunuz adına, bırakın o kendi düşüncesiyle kendi yoluna devam etsin.
Bir siyaset yüzünden kimsenin gönlünü kırmaya değmez.
Siz ne kadar söylerseniz söyleyin o yine nasılsa, bildiğini okuyacaktır.
Ne demiş atalarımız..
’’ Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir.
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir...’’
Seçimleri kendisine öyle bir kötek atacaktır ki, işte o zaman anlayacaktır,
seçimlerinin ne kadar yanlış olduğunu...
Elbette ki, onunla birlikte, olanlar,
bize de olacak düşüncesi hepimizi endişelendiriyor.
Ama unutmayın ki son söz, her zaman Allah’ın dediği gibi olur.
İnsanların başına gelecek olan her şey,
iyi ya da kötü, daha doğmadan önce,
Cenâb-ı Allah tarafından takdir edilmiş, kaçışı olmayan alın yazılarıdır.
Doğduğumuzdan bu yana duyduğumuz
ve tekrar tekrar duyacağımız bir cümle var.
’’ Ahir zaman ve ahir zamanda olunacaklar.’’
Hepimiz Allah tarafından, Kur’an-ı Kerim de yer alıp,
bizlere durmadan söylenen bu zamanın,
elbet bir gün geleceğini bile bile yaşadık.
Bu zaman içerisinde de, şeytana uyan insanların,
kendi çıkarları doğrultusun da, akıl karıştırmak için,
gerek siyasette, gerek, yaşam kuralların da,
türlü oyun ve sözlerle, ruhumuza kadar işlediğini hepimiz görüyoruz.
Eğer bir ülke batacaksa ve buna Rabbim müsaade etmişse,
onun yapacaklarına hiç bir kuvvet mani olamaz.
Dolayısıyla, yine bir ülke refaha ulaşıp, gelişimin de ve yaşam şekillerin de
ayağa kalkıp, düzelecekse de,
yine bu konu da Allah’ın gücüne kimse karşı koyamaz.
İzlemiş olduğum bir tv programında ki, söyleşi de bu konuya dair,
şöyle bir söz duymuştum.
Eğer bir ülkenin başına bir bela gelecekse ve
bunu göre göre belanın peşinden koşuyorlarsa,
sizler bu konuda, uyarı da bulunduğunuz halde,
sizi dinlemeyip, görmezden geliyorlarsa,
bırakın istediklerini yapsınlar.
Çünkü bu Allah izin verdiği için olmuştur.
Demek ki, o ülke
ve o ülke için de yaşayan insanlar,
başlarına gelecek bu belayı, hak etmişlerdir.
Müslüman bir ülkede, eğer ;
Eller yalan dualara açılıyorsa,
diller, devamlı yalan sözler sarf edip, yalandan yemin ediyorsa,
aile yetiştirmesinin tertip ve düzeni iyice bozulmuş ve gevşemiş ise,
kimsenin haramı, helali düşünmeden yaşadığı,
nefsi duyguların her şeyin önüne geçtiği, nankörlüğün diz boyu olduğu,
komşuluk ilişkilerinin kalmadığı, güven duygusunun en aza indirildiği,
yanlışa doğru, doğruya yanlış denildiği bir düzen tutulmuşsa,
bencillik duygusu ön plana alınarak,
trafikte, sağlıkta, inançta, giyim de, yiyecekte, alış verişte, arkadaşlıkta,
mal ile mülkte, kısacası yaşantımıza dair her ne varsa, haksızlık yapılıyorsa,
büyüğün küçüğe, küçüğün de büyüğe saygısı kalmamışsa,
o ülke de yaşayan çoğu kişi,
başlarına gelecek olan her türlü kötülüğü, hak etmiş,
zalim biri tarafından yönetilmeyi göze almış, demektir.
O yüzden inançlı bir kul olarak sabır göstermeli,
bu konuda, insanlara değil Allah’a dil dökmelidir diyor,
hepinizi Rabbime emanet ediyorum.
13 / 01 / 2023 / Cuma
Mercan Nur
YORUMLAR
Bir toplumda siyaset can sıkıcı bir yaşamı getirmiş ise koyverin gitsin cehennemin dibine kadar yolu var bu yaşananları çok akıllıca izah eden bir çalışma kutluyorum