Müslüm baba filmi
Müslüm gürses’i 1980 yılından beri dinleyen biriyim. müslüm bir fenomen. filime gelirsek, ayla filminde olduğu gibi sahneler arası geçişler kötü, film kopuk kopuk ilerliyor. ama ajitasyon seviyorsanız tam sizlik.
mesaj nedir? hayat çok kötü, acılar var.
peki eylem planın nedir? kadere isyan ediyorum.
nasıl isyan ediyorsun? şarkı söylüyorum, konser veriyorum, film yapıyorum gariban, varoş çocuklarının 30 günde gözlerini ve ciğerlerini kanatarak kazandığı parayı cebe atıyorum.
müslüm bir şekilde hayata tutunan biriydi, işte onu anlatsana filmde sen, yada neden bu topraklarda hayatın zorluğu drama, ajitasyona evrildiğinde nakte çevriliyor, onu anlatsana filmde.
bu toprakların insanları neden neolitikten beri, ağıt kültürü, destan kültürü maduru?
bu toprakların insanları neden hala dinozorların neslinin tükenmesinin yasını tutuyorlar, onu anlatsana filmde.
müslüm gürsesin hayatı çok zormuş, seninki dahamı kolaydı sanki, ama hep ajitasyon, hep drama hep trajedi kültürüyle hangi sorunu çözeceğiz?
bu topraklarda henüz dilsiz acılar çeken halklar var, henüz alfabesi olmadığı için kelimelere dökülememiş acılar var, onları anlatsana filmde.
’’bir zamanlar anadoluda’’ diye bir film var izledinmi? o yolculuk esnasında bir gerçek yoğurt mevzusu var dinledinmi. ne savcı, ne komser, ne doktor kimse gerçek yoğurdun ne olduğunu bilmiyor ve biz bu adamlardan adalet ve güvenlik bekliyoruz.
örneğin, muhterem nur yani namı değer olga’nın hikayesi var, onu anlatsana.
hayatta hep çok ağlayan çok bağıranınmı canı yanıyor sence? git dostoïevski’nin kahramanlarını oku, ne acılar var gör. bazısı oyyy yanıyorum diye bağırır, bazısı o acıyı 150 kat mendile sarar cebinde taşır. siz acı çekmeyide bilmiyorsunuz.
amaç bol bol ajitasyon, bol bol trajedi sahneleyip anadolunun ağlak halkını salona çekip, biraz ağlatıp onların gazını almak, elindeki üç kuruşu ceplemek ve bu harami saltanatının ilelebet bekası. sahtekarsınız, hırsızsınız, ahlaksızsınız çünkü karşılığında onlara bir ümit, ellerine bir formül vermiyorsunuz.
’’ne karaymış şu bahtımın yazısı’’ şarkıyı ilk dinlediğimde resmen kör oldum, kafa gitti aq nevrim döndü. diyorum ya müslüm bir fenomen. filme gitmiş biri aynen şu yorumu yapmış: hayatta az bir ümidim vardı artık oda kalmadı!!
abi sizin amacınız nedir ya, ayaklarımından beni neden sürekli aşağı çekiyorsun ki? insanlara bir fikir, bir proje, bir formül verin ellerine ki yüzleri güneş görsün.
kız arkadaşım rus, sol bacağı küçükken dönmüş, şu anda bazen resmen yerinden çıkıyor. nasıl bir şey biliyormusun, kadın yüzünü ekşitmeyi bilmiyor, onun yerine gülüyor ve canı çok yanıyor olmalı ki gülerken gözlerinden yaş geliyor. sen bunun nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyormusun? bizim insanlarımız sulu gözlü, hemen gözlerinden yaş gelir, sinemada hüngürt foşurt herkes ağladı aq. peki biz hangi sorunu çözdük? hiç bir sorunu çözemedik. peki ne oldu? birikmiş gazımızı aldılar, görevini yapmış tatlı su komünistleri olarak eve geri geldik. ohh miss!
schopenhauer, müzik için ’’bilinçsiz metafizik deney’’ tabirini kullanır. müzik ruhun gıdasıdır, bilmem müzik dinleyen tavuklar daha büyük yumurtluyormuş, müzik dinleyen inekler daha fazla süt veriyormuş??
bu yaptığın müzik hangi sorunumuzu çözüyor?
bu film bizim ne işimize yarıyor?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.