- 549 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aç Gözlülük
Aç Gözlülük
Çağın vebası olan göz açlığının,
bitmeden devam ettiği bu ülkede nankörlükte yüksek lisans yapanlar...
Söylesenize...!
Hâlâ mı açsınız...?
Söylesenize...
Hâlâ mı, Doymadı mı şu ne yediği belirsiz karnınız...
İnsanların merhametini ve duygusal yanlarını yiyip bitirirken,
hiç mi bulanmıyor mideniz...?
Ahhh... ahhhh...
Ahhhhhh benim midesi doyup da, kalbi aç kalanlarım.
Şöyle bir baktım da ruhunuza...
En şehvetli nefislerden, hırs ile dolu içkilerle,
türlü türlü menüler hazırlayıp kendinize,
duygu fakirliğinin dibini sıyırarak
nefsinize bandıra bandıra, öylede güzel yiyorsunuz ki...
Nerede bir benlik duygusu var, nerede bir hadsizlik var,
ısmarlayıp, ısmarlayıp, içiyorsunuz inceliğinizi...
Nefis öyle doyumsuz bir şeydir ki, kainatı yese doymayacak kadar geniş bir
mideye sahiptir.
Ve siz onun istek ve arzularına göz yumduğunuz taktirde,
sadece esir ve kölesi olarak kalmayacak, yaşam sofrasındaki,
her türlü yiyecekle, merhamet denen midenizin dengesini,
tamamen bozmuş olacaksınız.
Kendinize yakıştırdığınız kıyafet insanlıktan çıkmak,
güzel ve düzenli yollar dururken, çamurlu ve çukurlu yollarda mı ilerlemek.
Yön verdiğiniz geleceğinize yönelik planlarınız,
hır, gür ile yaşamak, çalıp çırpmak, kandırıp, dolandırmak mı...?
Aslında anlıyorum, şükrü bilmeden,
kalbini aç tutanların halini...
’’Aman boş versene, ben mi değiştireceğim yaşam kurallarını..!
Söylesem sanki kim anlayacak ki...
Ben yemeyeyim de başkaları mı yesin.
Onlar iyi yaşarken ben niye yaşamayayım.
Bende bir kez geldim bu dünyaya,
benim de hakkım değil mi güzel yaşamak.
Zaman kötüyse ben ne yapayım.
İyi olayım da hep ezileyim mi?
Sanki düştüğümde, başkası beni kaldıracak mı?
Bende çok çektim. Bir daha mı geleceğim bu dünyaya...?
Bu günah sadece bana mı, ben yaparken günahta, başkası yaparken sevap mı?’’
Diye diye, yiyip bitirdiniz vicdanlarınızı...
Tamamı ile tükettiniz iyilik düşünen yanlarınızı...
Alıp, belki de bir daha veremeyeceğiniz nefesinizi
şehvetle süsleyeceğiniz bir ömür için, yok edip parçaladınız.
Şiddet yanlısı, benlik çılgınlığı, düşüncesizlik hastalığı ile,
sarıp sarmaladınız her tarafınızı...
Size ölümü unutturan, düşüncelerinizden,
kıyamet gününün hesabını sildiren,
yerde ve gökte, canlı cansız ne varsa hepsinin yaratıcısı olan Allah’ın isteklerine karşı
geldiren o kudretli güç,
sizi ölüm sonrası çekeceğiniz acıdan kurtarabilecek mi ?
Sorun kendinize...
Bu dünyada çektiğiniz sıkıntılara karşılık,
bu dünyanın şehvet ve coşkusuna aldanmadan yaşayarak,
kazanacağınız kat be kat güzellikte ki, ebedi bir aleme dönüş için,
bunca rezilliği yapmanıza değer mi?
Bugün şan şöhret içinde, çalıp çırparak yaşadığınız,
hakaret edip, her kızdığınızda şiddet göstererek kan döktüğünüz şu dünyada,
bir mum ateşine tutup bekletemediğiniz parmağınızı,
bu dünyanın ateşinden, lavından
ve hatta güneşin kendisinden bile daha beter olan, cehennemin ateşine,
tüm bedeniniz olacak şekilde nasıl atacaksınız...?
Dünya sofrasında ki, yediklerinize ve içtiklerinize dikkat edin derim.
Unutmayın...! Vicdanlı bir hayat için
Sağlıklı davranış, sadece bedene değil, ruha da iyi gelir...
Ruha iyi gelen en önemli vitamin de insanlıktır.
İnsanlığı bulmanın tek yolu ise, kendinize duyduğunuz saygıdan geçer.
Kendisine saygısı olan herkesin başkasına da saygısı olur.
Saygıdan ve sevgiden korkmayın...Bu duyguları, nefes aldığınız
sürece bol bol tüketin...
İnsanlığın yan etkisi, kalbinizi ve ruhunuzu tok, sizi hep sağlıklı tutar.
O yüzden...
Kurduğunuz şu hayat sofasındaki, abur cuburla dolu aç gözlülüğünüzü,
bir güzel temizleyip, ortadan kaldırın.
Yaşam kalitenizi en üst düzeye çekerek,
hem bu dünyanızı, hem de ebedi hayatınızı güzelleştirin.
Doğru yaşam, nefsinize sağır, tüm yanlış isteklere kör bakmanızla sağlanır.
Gönül gözünüz hep güzelliğe baksın...
22 / 12 / 2022 / perşembe
Mercan Nur