- 609 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
TİMUR
Bu Timur başka Timur. Yıldırım Beyazıt’la Ankara Savaşını yapan Timurlenk(Topal Timur) değil yani.
O tarihçilerin işi. Benim demem o değil.
Benim anlatacağım; Önceleri KUZUM, şimdilerde CEYLANIM Timur…
Apartman komşum aradı.
“Abi biz kendi arabamızla Ankara’da okuyan kızımızı ziyarete gideceğiz. Biliyoruz sizin de Ankara’da kızınız var. Arzu ederseniz sizi de götürelim.”
Hiç planda olmayan bir teklifti. Benden evvel hanım cevap verdi;
“Olur… Olur Memedim. Özledim kızımı. Gideriz, gideriz… Gideriz değil mi adamım?”
“Yahu hanım marketten ekmek almaya mı gidiyorsun? Gideceğimiz yer Ankara. Hem havalar soğudu. Dur hele.”
Hemen telefona sarıldı:
“Kızımm baban seni ne çok sever bilirsin. O seni benden daha çok özledi. Bize bir teklif geldi. Ben: ”Gitmeyelim” desem de o beni dinlemez. Bak göreceksin baban bana:
“Hazırlan hanım kızıma gidiyoruz” diyecek.”
Temel atılmış, üstüne birkaç tuğla döşeme işi de kurnazca bana bırakılmıştı.
Neşeli bir yolculuktan sonra geldik Ankara’ya. Damat, kızım karşıladı bizi. Eve geldiğimizde genç bir kız sarıldı boğazımıza:
“Anneanne, dede hoş geldiniz.”
Aman Allahım… Bu O muydu? En son oniki yaşında görmüştüm dört sene evvel. Benim KUZUM(ben onu öyle severdim.) CEYLAN olmuştu. O güzellik, o boy pos, o endam, o hanımlık…
“Dede yarın maçımız var gelirsin değil mi?”
“Ne maçıymış bu?”
“Voleybol. Ben voleybol takımındayım.”
Gençliğimde sporculuğum olsa da, genç kızların kendi aralarında yapacağı bir maçın beni sıkacağını düşünsem de, onu kırmak istemedim:
“Olur, kızım gideriz.”
Meğer benim düşündüğüm gibi değilmiş. Bizim kızımız lisanslı bir sporcuymuş. Aynı isimden birkaç sporcu olduğu için onun takımdaki ismi soyadı olan TİMUR muş. Maçını seyrettik. Seyirciler bağırıyorlar Timur… Timur… Benim ceylanım kendisine verilen pasa yükseliyor bazen sert vuruyor, bazen de gördüğü boşluğa bırakıyor. Genelde takımına sayı kazandırıyor. Hocaları birçok oyuncuyu değiştirmesine rağmen maç boyunca benim ceylanımı hiç oyundan almadı.
Maçı da 3-1 kazandılar. Çok duygulandım. Gözlerim doldu.
Emekliler için 24 saat uzun bir zamandır. Hedefleri olanlara ise bir gün yetmiyor. Kör sabahta üçü birden çıkıyorlar, akşamları da öyle karanlıkta geliyorlar eve. Annesi, babası işlerinde benim ceylanım okulunda, dershane de. Antrenmanda. Çok yoruluyorlar kendilerine ayıracak neredeyse hiç zamanları yok. Ama olsun yorulsunlar. Hani derler ya: “Emeksiz yemek olmuyor, ekmeden de biçilmiyor.”
Bir aya yakın kaldık yanlarında. Hanım yemeklerini pişirdi. Ben ufak tefek tamiratlarını yaptım. Yakın zamanda döndük evimize. Bazen düşünürdüm:
“Hayatta hiçbir hedefim kalmadı benim. Allahlım çektirmeden al canımı.”
Artık bir hedefim var şimdi:
“Allahım bana beyaz gelinlikli ceylanımın parmağındaki kırmızı kurdeleyi kesmeyi nasip et.”
Gönül:
“ Yürüüü” diyor.
Mantık kolumdan tutup çekiyor:
“Kendine gel Bedri Tokul ya kimlik kartına bak ya da aynaya.
Ya nasip…
YORUMLAR
O derin duyguna , yüce gönlüne ,güzel yazılar yazan ellerine sağlık babam.Bedeninden sağlık ,yüreğinden sevgi ,elinden kalem eksik olmasın ...
Bedri Tokul
Öperim gözlerinizden.
TEŞEKKÜRLERR...
Ne güzel bir torun sahibi olup da onun büyüyüp serpildiğini görmek... Evlatlarda gurur, torun da başka gurur... Hiç bir şeye değişilmez... Ne diyelim Allah uzun ömürler versin Abim daha ileride büyük mürüvvetlerini de gör inşallah... Kutlarım içtenlikle...
Bedri Tokul
Allah razı olsun.
Allah herkese gönlündekini nasip etsin.
Selam ve saygıyla...
Bedri Tokul
Sağ olasın.
Var olasın.
Hep olasın.
Selam sevgi saygılarımla...