- 383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zamansız aşk
Yıllar sonra evli bir kadın Nazlı. Sanşsız bir evliliği vardı. Sevdiğini sandığı eşi bir kaç ayda onu köşe yastığı gibi bir odaya atıp, kendi hayatını yaşamaya devam etmişti. Ailecek yaşadıkları bir apartmanın en üst katında olan evine adım dahi atamıyordu Nazlı. Çünkü eşinin ailesi buna müsaade etmiyordu. Yabancı olduğu bu ailenin birde gelenek ve göreneklerine uyum sağlamaya çalışıyordu Nazlıcık. Nereden nereye. Boş zamanlarında kitap okuyan, müzik dinleyen gezmelere giden çekirdek bir ailenin biricik kızıyken, okuma mesleğini sürdürme hayali kurarken nasıl buralara gelmişti hayatı. Asla koşturmacaları, kalabalığı, günleri, düğünleri telaşları bitmeyen bir grup kadına bakıp onlar gibi olmanın kabusu içinde çoğu zaman uyuyor, çoğu zaman kendini odasına kitleyip tüm bu hislerini günlüğüne yazıyordu. Tek dert ortağı günlüğü idi. Akşam olunca aile büyüklerine yemek hazırlayıp, çay servisi yapıp bir hizmetçi gibi odasına çekiliyordu. Onunla başbaşa doyasıya aşk yaşayıp, gezip dolaşıp kendilerine ait evlerinde başbaşa vakit geçireceği ortalarda bile olmuyordu çoğu akşam. Gece yarınlarına kadar kendini İstanbul sokaklarına atıp onu camda bekleyen zavallı Nazlı çoğu zaman incecik geceliğiyle o camın kenarında ki koltukta uyuuakalıyordu. Eşi geldiği zaman ya sızıyor, ya da onu dinlemeyip sırtını dönüp yatıyordu. İşte o gecelerin unutulmaz bir yanı vardı. Öyle tenhaydı, öyle soğuktu ki, üşümekten alamıyordu kendini. Camdan dışarı bakışında ona eşlik eden sokak lambaları arada bir göz kırpıyordu ona. Köşe deki bakkal her gece aynı saatte kapatıyordu. Çok yalnızdı o kadar yalnızdı ki yalnızlıktan ölüyordu. Bir tek sevilmek, sevmek isteyen bir kadına unutamayacağı nefret günlerini yaşatıyordu bir adam. Evliğinin yılı dolmadan canına tak etmiş annesinin evine gitmişti Nazlı. Ardından onu almaya gelmişlerse de geri dönmemiştir. Bir gün kendini kötü hissedip hastaneye gittiğinde öğrenmişti ki anne olacaktı. ANNE olacaktı. Hem sevinçten hemde kederden oturup ağlamıştı. Yine de bir umut eşiyle uzlaşabilmenin yolunu arayıp buluşmuşlardı. Eşi çok sevinmişti sevinmesine ama ailesini bırakıp evlerine çıkmayacağını söylemişti. Nazlı orda onu bırakıp sokak sokak gezip bir iş bulup çalışmaya başlamıştı. Yalnız çalıştığı yerde hamile olduğunu sakladığı için kısa sürede işine son vermişlerdi. Aylarca uğramayan aramayan eşini artık umursamıyorudu. Tek sırdaşı, arkadaşı olan biricik kızına döküyordu içini artık. Karnı büyüdükçe onu hissettikçe daha bir güçleniyordu Nazlı. Gel zaman, git zaman sekizinci ayını doldurmuştu ana evinde. Doğuma yakın elaleme ne deriz telaşına giren eşinin ailesi onu almaya gelmişlerdi tekrar. Gitmemişti Nazlı. Bu yapmacık göstermelik ilgiye kanıta gitmemişti. Doğumuda annesinin evinde yapmıştı nihayet. Eşide gelmişti ailesinde, hastaneye. Hastane çıkışı bebeği alıp götürmek istedilerse de vermemişti ve tekrardan ana ocağına dönmüştü. Kırk gün sonra bebek için bir tören hazırlayacağını söyleyen eşinin ailesi sonrasında evlerine eşya alıp yerleşmelerine yardım edecekleri konusunda söz vermişlerdi. Eşide artık kendine çeki düzen vereceğini söylemiş ikna etmişti Nazlı’yı. Ama ne var ki, bu sözler tutulmamış aylar sonra bir gece herkesten habersiz eşyasız, ısıtmasız evine bir gecede çıkmıştı Nazlı. Eşide mecbur kalıp gelmişti gelmesinede bu kez daha zor günler bekliyordu kendini. Sıkıntı ise sıkıntı birlikte olunca çekilirdi. Ama bu kezde çalışmaktan eve gelmiyordu eşi zamanla bunca sorumluluğa katlanamayıp sürekli Nazlı’yı suçluyordu.
Nazlı’ nın bir odası vardı boş bir oda orda dua eder orda ağlardı. Zamanla bir kaç eşya almıştı iyi kötü bir yuva olmuştu ona bu kez eşi ile sorunları başlamıştı sürekli boş anı olmadığından yakınan eşinin bu hallerine katlanamayıp bir işe girmişti Nazlıcık çocuğunuda götürdüğü kreşte çalışmaya başlamıştı. Herşey düzelir diye umut ederken eşinin yine gece yarılarına kadar eve uğramaması, kendi hayatını yaşaması, Nazlı’yı kızına vakit ayırmaması sık sık tartışmalarına neden oluyordu. Bir gün tartışırken eşinin onun boğazına sarılıp "seni öldürürüm" derken gözlerinin kıpkırmızı olmasından korkan Nazlı ağlayan çocuğunuda alıp ertesi gün evi terk etmişti. Evde eşyalarını toplarken çekmecede bulduğu şeylerse eşinin neden öyle davrandığını açılıyordu. Uyuşturucu kullanıyordu...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.