- 600 Okunma
- 2 Yorum
- 5 Beğeni
Kemale Erebilmek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadim kültürümüzde kemale ermek tabiri ilmi ve ruhi olgunluğun nişanesi olarak kulllanılır.Kemale ermek sadece çalışmak çabalamakla mümkün olmaz.Zamanla da olan bir durum değildir. Bu bir nasip meselesidir.
Henüz 15’indeyken olgunluğa kavuşan olduğu gib 75’ine geldiği halde en ufak bir olgunluk emaresi göremediğimiz nice nadanlar var maalesef.
İnsan olan insan, yaşı ilerledikçe hem kendinden hemde etrafından daha usturuplu haller bekliyor. Zamanla hassasiyet seviyesi artıyor.Etrafındaki insanlar yavaş yavaş azalıyor.Kabası elenip habası kalan şahsiyetimizi şekillendirmede kendimizden beklediğimiz en büyük vazife irademizi devreye sokarak kendi kemâlimizin arşına ulaşabilmeyi başarmamız olacaktır.
İnsan son demlerine doğru ilerledikçe hem çevresi hem de hayatı nicelik yönüyle zafıylamaya maddi imkanları artsa da bedeni imkanları günden günden azalmaya başlamaktadır.Nitelik yönünden de hem kalitenin hem de insani ilişkilerin seviyeli bir artış gösterdiği gözlenmektedir.
Hayat ırmağında şekillenen insan,beden olarak olarak çöküşe geçse de manevi yönden kendini muhafaza edip insan olmanın gerektirdiği vasıfları üzerinde taşıyabildiği sürece ruhen gençleşmeye devam eder.İşte kemale ermekten gaye ruhi olarak gelişmektir.Her kemâle eren zevale doğru yolculuğa çıkmaya hazırlanır.Ancak tohumun toprakla buluşma vakti de gelmiştir artık.
Bu dünya düzleminde görünüşte zevale yok oluşa doğru giden bu olgunluk seviyesi ölümle taçlanır.Nasıl mı? Tohumun toprağa gömülmesindeki amaç nasıl ki yeniden yeşermesi için bir temenniyse insanın vefatıyla naaşının toprakla buluşması da onun başka bir alemde sümbüllenmesi ve yeşermesi için bir ümit bir dua bir temennidir.Ölüm ötesine inanan için bu böyle inanmayan içinse zeval kesindir.
İnsan yavaş yavaş sonunun yaklaştığını anlıyor.Bu anlayışta her kula nasip değil. Yaş aldıkça kalbiyle bağlarını güçlendirip duayla yaratan arasındaki irtibata her gün yeni bir santral kurarak her gün yeni bir ağ bağlantısıyla gönül dünyasına kattığı yeni yeni zenginliklerle insan, insan olmanında lezzetine varabiliyor nihayetinde.
İnsan bilgi ve erdem yönünden ergin olma vasfını taşıdığını anlamamız için bir çok emareler taşır.Neredeyse eksiksiz ve kusursuz kıvamda bir yetkinlikte olduğunu anlamak için elimizde nasıl bir ölçüt olmalıdır?Bu oldukça zor bir iş ancak belli bir kıstas ve mikyasa vurmadan da bir değer atfetmemiz zor gözüküyor.
En yüksek değer diye bildiğimiz kemal, bilgimizle aklımız uyuşmadığı zaman tezahür etme imkanı asla bulamaz.Sözünüzle hareketlerinizin uyumuna bağlı olarak özde,bu yetkinlik cevherini çıkaracaktır.Yoksa hayatımız çelişkilerle dolar. Hiçbir haliniz samimi olmaz, kendinize karşı dürüst kalma özelliğimizin bile katili olabiliriz.
Nezaketle vücut bulan nezahetle süslenen vakarla ciddiyetini sürdüren bir anlayışla şahsiyetini inşa eden bir insanın ekmeliyeti toplum için bir iksirdir.Topluma yön veren toplumu ayakta tutan insanlarda bu şahsi olgunluğa ulaşmış olanlar arasından çıkar.
İnsanın yaşıyla birlikte büyüdüğü gibi yaşadığı tecrübelerle de büyür.Büyümekten maksat elbette ruhi olgunluk ilmi ve tecrübi yetkinliktir.Herkesin ilimle iştigal etmesi ve bu şekilde olgunlaşmasını bekleyemeyiz.İlim bir yoldur tek yolda ilimdir elbette diyemiz.Lütufla nasiple duayla beliren nice yollarda vardır.
Yaşanan acılar ve çekilen ıstıraplar insanın nice badireler atlattıktan sonra mükemmeliyete doğru ilerlemesinde büyük etkilere sahip olabilir.Bu yolların bazısı üveysi gönüllülere bazısı vehbi kalplere, sadık karakterlilere bazıları da nice bilinmez letafete mazhar olanlara açılır. Ehli bilir elbet bizim naklimiz cüzi bilgiden ibarettir.
İnsanın insandan beslendiği gerçeğini unutmadan bazı hakikatleri vurgulamakta fayda olduğunu düşünüyorum . Her başarılı bireyin arkasında güçlü bir ebeveyn vardır. Daha bilindik bir ifadenin uyarladığımız haliyle her başarılı kadın ve erkeğin arkasında dirayetli bir anne veya bir baba olmalıdır.
Ebeveynler şahsiyet inşasındaki başat rolleriyle çocuğun kaderine çok büyük oranda etki edebilir.Çocuklarımıza doğru zamanda doğru müdahalelerde bulunmadan etraflarında dönüp durur ve onlara sürekli çocuk muamelesi yaparsak onların olgunlaşmaları noktasında en büyük engel biz olmuş oluruz.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki çocuklarımıza gösterdiğimiz aşırı hassasiyetteki ölçüsüzlüğümüzün çok acı sonuçlarını çok çabuk görebiliyoruz. Ne acıdır ki kemalata giden yolda en büyük çıkmaza girilmesine istemeden de aileler sebep olabiliyor.
Modern çağın getirdiği teknolojik gelişmeler aile yakın çevre ve toplumun etkilerine nispetle daha fazla etkiye sahip olduğu su götürmez bir gerçektir.Medya okuryazarlığı ve teknoloji kullanımında yaşadığımız handikapların bizi başarıya götürmesi zor. Ancak çağın getirdiği imkanları etkili ve verimli kullanma becerisini kazanabilir bunu geniş bir zemine yayabilirsek yakın çevremizden uzak çevremize kendi semtimizden ülkemizin tümüne kadar büyük etkiler gösterecek olumlu sonuçlar doğurabilecek büyük sonuçların fitilini ateşleyebiliriz.Olgunluk ve yetkinliğe giden yolda teknoloji bir amaç olmaktan ziyade bir araç olmadıktan sonra başarı ışıltılı bir yıldız gibi uzaktan bize gülümseyerek bakacaktır.Kem alet olmasına fırsat verdiğimiz her eşya bizi kemalata değil hamakata sürükleyecektir.
İçtenlikle yoğrulan ciddiyetin bizi ulaştıracağı samimiyetle ortaya çıkan olgunluk hayatımızın en yüce gayesi olmalıdır.Bizi bayağılıktan kurtaracak yetkinlik hedefimize ulaşmak için yılmazlık karakterimize perçinlenmeli azim rehberimiz olmalıdır.Bizi hedeften uzaklaştıracak sebep ve etkenleri izâle etmesini bilmeliyiz.
İttika kelimesinin ihtiva ettiği bir lügat dolusu anlamdan mana süzerek elde ettiğimiz birçok ifadenin konumuza bakan yönünü ele alacak olursak bütün kötülüklerden kendimizi geri çekilme becerisini ihtiva eden haliyle bizi apayrı bir derinliğe sürükleyen bu muhteşem kelime hedefimize erişmemiz için en yeterli ve gerçek çıkış noktalarına ulaştırmaya yetecektir.İnsan çekineceği bir merci olmadıkça kontrolden çıkmaya meyyal bir varlıktır.Onu iyiye sevk eden bir sebep olmalıdır.Burada inanç devreye girer.Hiçbir kutsalı tanımayan biriyse kalıpça insan görünümünde ve suretinde olsa da kendi ilahlığını ilan etme de asla geri kalmayacaktır.İşte insanın inancı sağlam olmalı ki maksudu olan kemâli elde edebilsin.
Bütün bildiğinin hiçbir şey bilmediğini itiraftan ibaret olan bu uzun meşakkatli kemal yolculuğun özeti bu idrakin ruha kalbe ve akla nakledilmesiyle ancak mümkün olabilecektir.
Kemal sahibinde olmayan en belirgin özellik kibirdir. Kibirle kemalin bir arada olması ne mümkün.Kendini kemal sahibi zannetmekten daha meyus bir illet ne olabilir? Kibrin pis kokusu her an burnunuzun direğini kıracak kadar keskin bir vaziyettedir.
Çağın manevi bir çok hastalığı arasında kibir öyle bir aynadır ki sahibini kendine hiç olmadık şekillerde gösterir.Artık hamın olmuş,çiğin pişmiş,hatta yanmış gösterildiği bu büyülü ayna şeytanın oyuncağı olan kibirlileri halden hale sokar. Bazen adını değiştirir özgüven olarak kendini lanse eder.Kendine ait sanal bir dünya kuran bu zihniyetteki insanlar her gece maskeli bir balo düzenler.Kimin ne olduğunun bilinmediği bu metaverse oyunun oyuncağı nice hasta ruhlar gün be gün kendinden uzaklaşır. Kendinden uzaklaştıkça kendi özüne erişimi engellenen nefis şeytanın soytarısı olan bu yeni model ve tiplerin kanında damarında kan yerine şeytanın gezindiği en kılcal damarlara kadar nüfus ettiği çok açıktır.
Dünya hayatının oyun ve oyalanmadan ibaret olduğunu telkin eden inancımızın şahsiyetimizle örtüştüğü idrakimizle kesiştiği noktada biz kendi kemalimize ait emareleri hissetmeye başlarız.İç içe matruşkalar gibi hayatımızı kuşatan belki yedi belki yetmiş belki yedi yüz belki bin kat metaverseden ancak oyunun farkına vardığımızda sıyrılmayı başarabiliriz.
Masallarda mücadele edilen kötülüğe sembol olan yedi başlı ejderhanın izdüşümü kendi hayatlarımızda, yedi başlı belki 700 başlı süfli telkinlerle bizi tarumar eden nefsimizle onun ayrılmaz ekürisi şeytan olarak karşımıza çıkar.Mücadele mezara kadar sürer gider.Bu mücadelenin galibi olmak için erdem sahibi olmak aklen kalben ve ruhen kemale ermek gerekmektedir.
Her erdemin alt yapısında olması gereken en temel özelliklerin özetini en güzel ifade eden elbette rehberimiz biricik efendimiz olacaktır.Kolaylaştıran zorlaştırmayan müjdeleyen ve asla nefret ettirmeyen bir anlayış ve gayelerle donanmak vasıflarımızı em güzel şekilde resmeden ifadelerdir.İnsanlar arası münasebetlerin nasıl olması gerektiği çağlar üstü ve çağlar ötesi bir üslupla en güzel şekilde ne de güzel ortaya konulmuştur. Tüm erdemleri kemale erdiren bu özellikleri taşımadıkça hiç kimsenin şahsiyetinin tam anlamıyla tamamlanamayacağını bilmemiz gerekmektedir.
İnsanın kemale erişimine en büyük mani ümitsizliktir. İnsanı ümitsizlik girdabından çıkaracak tek ve biricik inanç ümidimizi canlandıracak yegane çare inandığımız Rabbimize iltica etmektir.Kemale vasıl olanlardan olmanız be dualarınıza talip kardeşinizi en güzel dualarınızda anmanız temennisiyle selamün aleyküm ve aleyküm selam.
Vesselam…
08.01.2023
Murat Canbolat