- 302 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇITLAN İLE PITLAN
ÇITLAN İLE PITLAN
Bir varmış bir yokmuş, uzakmı uzak bir yerde iki kız kardeş yaşarmış,bunların adları; çıtlan ile pıtlan mış.bunular küçükken önce babalarını,sonra annelerini kaybetmişlerdi. o dehliz gibi evlerinde yalnız yaşamaya başlamışlardı,ev edikleri yer mağaradan bozma bir yerdi.dehlizler derinlere doğru gidiyordu.baba ve anneleri bu dehlizleri ot, toprak ve taş parçalarıyla kapatmış olsada zaman zaman bu dehlizlerin derinliklerinden böğürtü ve acaip sesler geliyordu.bu sesler onları ürkütse de zaman içinde bu seslere alışmışlardı.Bu sesler Onları eskisi gibi korkutmuyordu,hatta merak bile etmeye başlamışlardı ev sakin olduğundan sesleri eskiye göre daha çok duyar olmuşlardı.Bu kızkardeşler birbirlerini çok sever, sıkı sıkıya birbirlerine bağlıydılar.Büyük olan çıtlan bir gün kardeşine “pıtlan bu taraftaki dehlizde sanki insan sesine benzer bir ses duyuyorum ben bu sesi çok merak ettim gel burayı açalım acaba ne var burada belkide bizim gibi kimsesiz yardıma muhtaç biri var ,yardım ederiz” dedi. Pıtlan “sen bilirsin abla başımıza bir iş açmasın sonra” dedi.Çıtlan “ ne olacak ki kötü bi şey olursa yine kapatırız” dedi.evde tükenmekte olan azıklarından biraz yedikten sonra ses gelen dehlizin önündeki toprak ve otları temizlemeye başladılar.onların temizlik yaparken çıkardıkları seslerden dolayı dehlizin derinliklerinden gelen sesler de kesilmişti.iki kardeş yorulana kadar uğraşmışlar ve yine de dehlizin önündeki engelleri tam olarak kaldıramamışlardı.Çıtlan kardeşine dönerek pıtlan bu günlük bu kadar çalışma yeter ikimizde yorulduk gidip biraz meyve ve evelik otu toplayalım bir yemek yapıp yeriz, sonra da uyuruz dedi.Dışarıya çıkıp yandaki bayırdan evelik otu ve ormanın girişindeki ağaçlardan yaban mersini toplayıp evlerine döndüler.bir çorba yapıp içtikten sonra yaban mersinlerinden yiyerek karınlarını doyurdular.Yorgun olan iki kardeş yataklarına girerek koyun koyuna uyumaya başladılar.Temizlemeye çalıştıkları dehlizin son haline bakmadılar bile, halbuki yıllar yılı orada hapis kalan dev, sesler kesildikten sonra hafiften açılan o dehlizin ucuna doğru gelmeye başlamıştı.Acaba neler oluyordu? sonunda hapsolduğum bu yerden kurtulacakmıyım diye düşünmeye başlamıştı.Dev dehlizin eve açılan ucuna geldiğinde o büyük elini duvara vurdu, duvardaki son kalan molozlar aşağıya doğru döküldü,nihayet ışık hüzmeleri görünmeye başlamıştı.Dev 20 yıla yakın süre orada bu ailenin sebep olduğu bir esaret hayatı yaşamıştı ve kendi kendine söz vermişti ki buradan çıktığımda bu esarete sebep olanlar bedelini fazlasıyla ödeteceğim demişti..o ışık gelen yöne doğru yürüyerek çıtlanların evine girmişti,çıtlan ile pıtlan evdeki bu gürültüyü korkulu gözlerle anlamaya çalışıyorlardı.Korkunç gürültülerin ardından içeriye büyükçe bir yaratık girmişti, bu dev yaratık eve sığmadığı için duvar ve kapıları da kırarak içeriye girmişti.İki kardeş korkarak çığlık atmışlar,dev ise bir nara atarak onları susturmuştu.iki minnacık insan türünden canlılar ayaklarının dibindeydi,onların korktuğunu gören dev korkmamalarını söyledi.”size bir zarar vermek istemiyorum, eğer benim dediklerime uyarsanız size dokunmam” .çıtlan ve pıtlan korkuyla birlikte “ tamam”diye bağırdılar.”Bundan sonra siz bana hizmet edeceksiniz ne desem onu yapacaksınız,aksi takdirde sizleri bir lokma yaparak yiycem” dedi iki kız kardeş korkudan tir tir itriyorlardı.O günden sonra iki kız kardeş bir yandan hayatta kalabilmek için devin isteklerini yerine getirmeye çalışırken bir yandan da bu devden kurtulma planları yapıyorlardı. Dev ise bunlar küçücük lokmalar biraz besili olsunlar bunları mideye atayım diye planlar yapıyordu.Böylece aylar geçmişti,artık devin sabrı tükenmeye başlamıştı.onlara birazda olsa alıştığından onları gözleri açıkken yemek istemiyordu, uyurken onları yemeyi düşünüyordu,onun için her gece onları kontrole geliyor ve uyuduklarından emin olmak için soruyordu;
“Kim yatmış, kim uyanık “ çıtlan devin planını anlamıştı,onu oyalamak için her gece deve cevap veriyor uyanık olduklarını söylüyorlardı.Dev hiddetlense de çaktırmadan soruyordu “çıtlan ve pıtlan uyanık diye kardeşler karşılık verince
Dev; “çıtlan ve pıtlan neden uyanık” diye soruyordu.Çıtlan; “her gece annemiz biz yatmadan bize kavrulmuş buğday ve mısır verirdi, öyle uyurduk” dedi, dev kızsa da belli etmeden “pekala getiririm şimdi” diyerek gidip mısır patlatmış ve buğday kavurarak getirip kardeşlere vermişti. kardeşler uyuma konumuna geldiğinde ağır cüsseli dev de yorgunluktan oracıkta uyuyakalmıştı.günler böyle geçerken her gün birşeyler isteyerek devin yorulup uyumasını sağlıyorlardı.
Bu arada kızlar parlak bir fikir düşünmüşlerdi.onlar, devi uzun süre meşgul edecek bir yol buldular.Bu fikri uygulayacaklardı.Devler genelde iri cüsseli yaratıklar olsada çok akıllı yaratıklar değildi. sabırsızlanan dev artık yeter bu gece onları uyutup yemeliyim dedi ve odaya gidip kardeşlere sordu;”kim yatmış kim uyanık “ kardeşler ise her zamanki gibi ”Çıtlan ve pıtlan uyanık” dediler.Dev kızgınlığını belli etmeden sordu;; “Çıtlan ve pıtlan niçin uyanık?” diye sordu,çıtlan ise şöyle dedi “Annem bize uyumadan kalburla su getirirdi biz içip öyle uyurduk”dedi.Artık dev’in gözleri kıvılcımlar saçıyordu, “bu son” dedi içinden, bunuda yapayım onlar uyusun onların tatlı etleriyle karnımı doyurayım dedi.ve “Tamam birazdan size kalburda su getireceğim dedi ve duvarda asılı kalburu aldı, gitti dere kenarına. Kalbura suyu doldurdu ve kaldırdı, su kalburun içinde durmuyordu.Bunun bir çaresi olmalıydı diye içinden söylendi ve tekrar tekrar denemeye koyuldu.Dev kalburla su getirmekle meşgul iken çıtlan ve pıtlan tasını tarağını toplayarak oradan bir an evvel uzaklaşmaya başlamışlardı, onlar biliyorlardı ki dev, bu işle epey zaman kaybederken onlar yeterince uzaklaşıp canlarını kurtarabileceklerdi.Böylece insan zekası bir defa daha kaba kuvvete galip gelerek dev gibi yaratığı yenmişlerdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.